Blog

Mar22

Yeni Zelanda'nın deprem ve arkeoloji ile sıradışı imtihanı!

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  Yeni ZelandaarkeolojidepremCanterburyChristchurchtarihi eserarkeoloji kazısıHeritage New Zealand



Arkeoloji Sanat Yayınları - Yaşar iliksiz - Eğitmen - Tarihçi - Yazar

Depremler, Yeni Zelanda'yı arkeolog cennetine çevirdi. Depremlerin yıkıcı etkisi genelde tarihi ve arkeolojik eserleri de tehdit eder ve Kültürel Miras'ın korunması açısından büyük risktir. Ancak Yeni Zelanda'nın Canterbury ve Christchurch kentinde yaşanan depremler her ne kadar sosyal yaşamda büyük acılar doğursa da şaşırtıcı şekilde Tarihi Mirasın ortaya çıkarılması açısından arkeologların işini kolaylaştırdı. 

Yeni Zelanda'da arkeoloji bilimi, sıradışı bir şekilde depremle imtihan edildi. Bir çok ülke arkeolojik  mirasının depremlerle yok olmasına çare ararken, Yeni Zelandalı arkeologlar, deprem sonrası ortaya çıkan tarihi eserleri koyacak müze bulamıyorlar.

4 Eylül 2010'da Yeni Zelanda'nın Canterbury bölgesinde 7.1 büyüklüğünde  deprem meydana geldi. Bir yıl sonra 22 Şubat 2011'de Christchurch şehri  6,3 büyüklüğündeki depremle sallandı ve binlerce artçı sarsıntı yaşadı. Depremler topluma büyük acılar yaşattı, çok sayıda bina yıkılırken, 200'e yakın insan hayatını kaybetti. Depremlerin yol açtığı  sosyal ve psikolojik hasarın telafisi, açılan yaraların sarılması onlarca yıl sürdü. 

Canterbury depremleri, Yeni Zelanda yasalarındaki arkeolojik hükümleri de bir nebze sarstı ama yıkamadı hatta bir anlamda  ülkenin tarihi mirasını korumakla sorumlu kurumu Heritage New Zealand'ın daha da güçlenip, büyümesini sağladı.

Yeni Zelanda Mirası Pouhere Taonga Yasası uyarınca, 1900'den önce inşa edilmiş binalar ve yapılar  ile 1900 yılı öncesine ait insan yerleşimi alanları arkeolojik alan sayılıyordu. Herhangi bir kişinin önceden yetkisi olmadan Yeni Zelanda'da bir arkeolojik alanda çalışması  yasa dışıydı ve  değiştirmesi veya yok etmesi ağır ceza içeriyordu.  Arkeolojik bir alanda inşaat işleri, toprak işleri, keşif veya bilimsel araştırma yapmak isteyen herkesin Heritage New Zealand'dan izin alması gerekiyordu. 

Depremlerden önce mevzuata göre izin isteyenlerin üç aya kadar beklemesi gerekiyordu, 15 iş gününe kadar da temyiz süresi vardı. Ancak deprem sonrasında, binaların güvenli hale getirilmesi ve altyapının onarılması için acilliyet gerektiğinden 23 Eylül 2010 tarihinde toplanan Konsey Kararı uyarınca Heritage New Zealand,  bir arkeolojik alanda çalışma için izin isteyenlerin başvurusunu üç iş gününe kadar (izin istenen alanın yerli halk Maorilerle ilgili olması halinde beş gün) işleme koymak zorundaydı.

3 güne kadar izin verme zorunluluğu ve başvuru sayısının çokluğu Heritage Yeni Zelanda'nın Christchurch ofisinin çalışma kapasitesini aşıyordu. Öte yandan izin verilen her alandaki çalışmaların başında bir arkeolog bulunması da gerekiyordu.  Bunun üzerine depremlerden önce, ofiste yılda ortalama 35-40 kişi itihdam edilirken,; sonraki yıllarda bu sayı 900 kişiye kadar çıktı.

Canterbury depremleri sonrasındaki yıkımların ardından ortaya çıkan tarihi eserler, Yeni Zelanda'daki en büyük arkeolojik projelerinin başlatılmasını sağladı.  Her ne kadar binalarının yıkıldığı arazide tarihi eserlerin ortaya çıkmasından sonra arkeoloji kazıları başlatılması halkın hoşuna gitmese de Yeni Zelandalı arkeologlar çok sayıda kazıdan  Canterbury kentinin geçmişteki yaşamı hakkında pek çok bilgi elde ettiler.

Christchurch'te de durum çok farklı değildi. Hatta bu kentte, bazı binaların altından kazıya bile ihtiyaç kalmadan bir çok tarihi eser çıkmıştı. Kentteki deprem, çok sayıda yıkım ve ölüme neden olurken, binaların altında gizli hazineleri ortaya çıkarmış ve alanı eşsiz bir arkeolojik cennet haline getirmişti. Deprem sonrası Christchurch, en çok arkeolonjik kazı yapılan şehirler arasına girdi. Christchurch'ta depremlerden bu yana 4000 alanda çalışmalara izin verilirken, her çalışmayı denetleme için de bir arkeologa yetki verildi.

Öte yandan ortaya bir anda çok sayıda tarihi eser çıkması, on binlerce tarihi kalıntının nasıl korunacağı sorununu doğurdu ve tarihi eserler belirsiz bir gelecekle karşı karşıya kaldı.

Son olarak şehrin yeni Saray Tiyatrosu'nun temelini atmak için kazı yapılan alanda arkeolojik bulgulara rastlandı.

Arkeolog Clara Watson alandan geçmişi 1850'lere uzanan 55 kutu eşya ortaya çıkardıklarını açıkladı. Çoğu Avrupa'da üretilmiş malzemeler arasında yüzlerce deri ayakkabı, cin şişesi ve cam eşya yer alıyor. Sitenin bir çizme fabrikasına ve bir lüks eşya mağazasına ev sahipliği yaptığı tespit edildi. Alanın şehre gelen ilk yerleşimcilerin iskan ettiği  “muhtemelen ilk ana cadde” olduğu tahmin ediliyor.

Mevzuat gereği kazılardan çıkan ürünlerin bir kısmını devlet korumaya alırken, bir kısmı da toprak sahibine zimmetleniyor. Çoğu toprak sahibi, eşyaların kaybolup, hasar görmesinin kendisini sıkıntıya sokacağından dolayı riskten korkarak, kalıntıları istemiyor.

Mevcut yerel müzelerin bu kadar çok eşyayı saklayacak yeri yok. Müzelerin İstenmediği kurtarılmış eşyalar, tıka basa dolduruldukları üç konteynerde akibetini bekliyor.

Arkeolog Watson, "koleksiyonun geleceği güvenli değil ve tehdit altında, her an atılabilir, Ancak  bir gün birisinin araştırmak veya sergilemek isteyeceği umuduyla saklanmasına gayret ediliyor.

----------------------------------------------

Kaynaklar: https://ial.uk.com/earthquakes-and-archaeology-the-case-of-christchurch-new-zealand/

https://www.newshub.co.nz/home/new-zealand/2022/03/thousands-of-historical-relics-found-in-christchurch-shine-light-on-past.html

https://quakestudies.canterbury.ac.nz/store/collection/32

https://www.nationalgeographic.com/adventure/article/130221-christchurch-new-zealand-2011-earthquake-demolition-science-archaeology-artifacts-pictures

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için