Blog

Ağu1

2.500 Yıllık Kavanozlardaki Yapışkan Madde Nihayet Tanımlandı

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  AdakAntik RomaBalİtalyaPaestum



2.500 Yıllık Kavanozlardaki Yapışkan Madde Nihayet Tanımlandı

Güney İtalya’da bulunan 2.500 yıllık bronz kavanozların dibinde keşfedilen yapışkan madde kimyasal olarak tanımlandı ve böylece 70 yıldır süren arkeolojik tartışma sona erdi.

 

www.arkeofili.com

 

Uzmanların 70 yıldır tartıştığı 2.500 yıllık bronz kavanozların içinde bulunan madde, son teknoloji kimyasal analizle sonunda tanımlandı.

Arkeolojik alandaki kavanozlarda bulunan yapışkan maddenin bal olduğu ortaya çıktı. C: Luciana da Costa Carvalho

Güney İtalya’da bulunan 2.500 yıllık bronz kavanozların dibinde keşfedilen yapışkan madde kimyasal olarak tanımlandı ve böylece 70 yıldır süren arkeolojik tartışma sona erdi.

Bu madde baldı, antik bir tanrıya sunulan adaktan arda kalan tatlı bir kalıntı.

Oxford Üniversitesi’nden kimyager Luciana da Costa Carvalho liderliğindeki bir kimyager ve arkeolog ekibi, bu macun kıvamındaki kalıntıyı test etmek için son teknoloji analiz yöntemlerini kullandı. Elde ettikleri sonuçlara göre, MÖ 6. yüzyılda kurulmuş Paestum kentinde bulunan bu kavanozlar aslında petek bal içeriyordu.

“İlginç olan şu ki, antik Yunanlar balı gerçekten bir ‘süper gıda’ olarak görüyordu” diyor Carvalho. Araştırma, Journal of the American Chemical Society adlı bilimsel dergide yayımlandı.

Bal ve bal arıları, antik Yunan ve Roma dönemlerinde tıpta, ritüellerde, kozmetikte ve gıdada önemli bir yer tutuyordu. Bu nedenle arkeologlar 1954 yılında yer altındaki bir tapınakta sekiz bronz kavanoz bulduklarında, bu kapların ölümsüzlüğün simgesi olarak bal içerdiğini varsaydılar. Ancak sonraki 70 yıl boyunca en az dört ayrı analiz girişimine rağmen bu tatlı, yapışkan maddenin şeker içerdiğine dair hiçbir kanıt elde edilememişti.

Ancak Carvalho ve ekibi, kimyasal analiz tekniklerindeki son gelişmeleri kullanarak bu yapışkan maddenin kökeni sorusunu yeniden ele almaya karar verdi.

Kütle spektrometrisi (mass spectrometry) tekniğini kullanan araştırmacılar, antik kalıntılarda ilk kez sağlam heksoz şekerlerini tanımlamayı başardı. Araştırmaya göre taze balın yaklaşık yüzde 79’u heksoz şekerlerinden oluşuyor; bunların en bol olanı fruktoz.


1950’lerde Paestum’daki bu yeraltı tapınağının içinde yapışkan sıvı dolu kavanozlar keşfedildi. C: Wikimedia Commons

Ayrıca, örnekte yapılan protein analizi, işçi arıların ürettiği süt beyazı bir salgı olan “arı sütü”nün (royal jelly) izlerini ortaya çıkardı. Araştırmacılar ayrıca, yalnızca Avrupa bal arısı türüne (Apis mellifera) özgü kısa amino asit zincirleri olan bazı peptitleri de tespit etti.

Bu analizlerin tamamına dayanarak ekip, çalışmanın “büyük ihtimalle petek bal olarak sunulmuş balın varlığına dair doğrudan moleküler kanıtlar sunduğunu” belirtiyor.

“Antik kalıntıdaki şeker miktarı, modern balla karşılaştırıldığında oldukça düşük” diyor Carvalho. “Bu kalıntının tadının, yıkanmış bal peteğine benzediğini ama biraz daha asidik olduğunu düşünüyorum” diye ekliyor Carvalho, ancak tadına gerçekten bakmadığını belirtiyor.

Araştırmacılar ayrıca bal karışımında bakır iyonları da tespit etti. Bu iyonlar mikrop öldürücü (biyosidal) özellik taşıdığından, “şekerlerin yüzeyde korunmasına katkı sağlamış olabilirler” diyor Carvalho. Bu da balın binlerce yıl boyunca bozulmadan kalmasını açıklayabilir.

Bu yapışkan maddenin analizi, arkeologların antik ritüel ve tapınakları daha iyi anlamasına yardımcı olabilir. Kavanozlar, Paestum’daki bir yer altı tapınağında, yani bir heroon’da bulunmuştu. Aynı tapınakta, üstüne yün sarılı demir çubuklar yerleştirilmiş büyük bir ahşap masa da vardı.

Bu adak, antik Yunan kenti Sybaris’in efsanevi kurucusu sayılan Helice’li İs’e sunulmuş olabilir. MÖ 6. yüzyılda Sybaris yıkıldığında, halkı buradan kaçarak Poseidonia adlı yeni bir şehir kurdu. Ancak Roma İmparatorluğu, MÖ 3. yüzyılda şehri ele geçirince adını Paestum olarak değiştirdi.

Carvalho, “Bu çalışma, müze koleksiyonlarının yeniden analiz edilmesinin ne kadar değerli olduğunu gösteriyor, çünkü analitik teknikler sürekli gelişiyor” diyor.


Live Science. 30 Temmuz 2025.

Makale: Luciana da Costa Carvalho, Elisabete Pires, Kelly Domoney, Gabriel Zuchtriegel, and James S. O. McCullagh. 2025.

 

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için