Blog
Ağrı Dağı'ndaki Nuh'un Gemisi oluşumu nasıl keşfedildi, dünyaya nasıl tanıtıldı?
Ağrı Dağı’nın Telçeker köyü yakınlarında keşfedilen, Nuh'un Gemisi ve Durupınar Oluşumu olarak da adlandırılan şeklin doğal bir oluşum mu yoksa gerçekten kadim zamanlardan kalma insan elinden çıkma bir yapının izi mi olduğu yıllardır tartışılıyor.
www.arkeolojikhaber.com
İnanç turizmi ve dağcılık sporu açısından küresel çerçevede çok yüksek ilgi potansiyeline sahip Nuh'un Gemisi'ne ait kalıntıların bulunduğuna inanılan alan, popüler kültür meraklılar kadar arkeologların da ilgisini çeken bir oluşum. Kültürel ve Doğal Mirası İzleme Platformu yöneticisi Arkeolog Nezih Başgelen, bu oluşumun keşfinden bugüne yaşanan gelişmeleri özetledi.
Ağrı Dağı’nın Telçeker köyü yakınlarında keşfedilen, Nuh'un Gemisi ve Durupınar Oluşumu olarak da adlandırılan şeklin doğal bir oluşum mu yoksa gerçekten kadim zamanlardan kalma insan elinden çıkma bir yapının izi mi olduğu yıllardır tartışılıyor.
Ağrı Dağı’yla ilgili ilk çalışmaları yapan isimlerden biri olan Kültürel ve Doğal Mirası İzleme Platformu yöneticisi Arkeolog Nezih Başgelen, bu oluşumun ilk tespitinin 1959 yılında Yüzbaşı İlhan Durupınar tarafından yapıldığını hatırlattı ve "Ekip ayrıca Nuh’un Gemi’sini doğrulayabilecek nitelikte olan bir iz bulduğunu da açıkladı. Yapılan radar taramalarında yüzeyin birkaç metre altında dikdörtgen bir yapının olduğu tespit edildi. 160 metre uzunluğundaki düz, oval bir tepenin içinde yer alan yapı Nuh’un gemisiyle aynı uzunlukta" dedi.
Başgelen, söz konusu yapının bulunuşuyla ilgili şu ifadeleri kullandı: “Efsanelerden teolojik aktarımlara Ağrı Dağı Nuh'un Gemisi ve tufan söylencesinin geçtiği yerlerinden en bilinenidir. Tufanın sona ermesiyle Nuh'un gemisinin oturduğu dağ ismi Tevrat’ta ‘Ararat’, Kur’an'da ise Cudi olarak belirtilmektedir. Doğubayazıt ilçesi Telçeker köyünde arazideki gemi biçimli ilginç izin Nuh’un Gemisi olduğuna dair iddia ve haberler 1960'lardan bugüne dünya gündeminde yer almaktadır. Bu yapı HGK'nda Harita Mühendisi olan Yüzbaşı İlhan Durupınar tarafından 1959 yılında tespit edilmiştir. İlhan Durupınar Doğu-bayazıt ilçesinin haritasını yapmak için
Ağrı Dağı bölgesinde çekilen binlerce hava fotoğrafını incelerken, Telçeker (Sürbehan) ile Üzengili (Meşar) köyleri arasını gösteren fotoğraflardan birinde daha önce hiç karşılaşmadığı bir şeklin bir gemiyi andırdığını fark etmiştir.”
Başgelen, yapının ilk kez 1960 yılında incelendiğini kaydederek şu bilgileri verdi “Fotoğraf üzerinde bu gemi şeklindeki izin ölçülerini hesapladığında bu ölçülerin Tevrat’ta Nuh’un Gemisi’yle ilgili olarak verilen tanıma da uyduğunu da görmüştür. Bu sansasyonel bulguyu yerinde incelemek üzere Dünya Kiliseler Birliği tarafından görevlendirilen altı kişilik bir heyet İlhan Durupınar başkanlı-ğında 3 Haziran 1960’ta Doğubayazıt’a giderek ilgili alanı incelemişlerdir. Bu heyetin yaptığı saha gözlemlerinin değerlendirmesi 22 Temmuz 1960 tarihli Hayat Dergisinde Nuh’un Gemisi mi? başlığıyla yayımlanmıştır.
Bu haber yurt içinde ve dışında büyük ilgi ile karşılanınca Hayat Dergisi 1961 yılında bölgeye Ara Güler'i göndererek alanda onun çektiği profesyonel resimleri haberleştirerek bu ilginç alanı tüm dünyaya tanıtan yayınları sürdürmüştür. Bu yayınlar bölgeye pek çok ilginç kişinin de gelmesini sağlamıştır İlk astronotlardan J.T. IRVIN başta olmak üzere Amerika Birleşik Devletleri’nden pek çok araştırmacı söz konusu sahayla ilgilenmiştir.”
Ağrı Dağı’nda bulunan yapının Nuh’un Gemisi olduğu şeklindeki iddiaları aktaran Başgelen kendisinin de bu bölgede inceleme yaptığını belirtti. Başgelen, bulunan yapının “gemi izi” şeklinde yorumlandığını belirterek şöyle konuştu:
“Bu haberlerden etkilenen ABD'den Ron Wyatt, bu konuda araştırmalara başlayarak 1980’lerde yapı üzerinde arazi radarı ve diğer ekipmanları kulla-narak ayrıntılı taramalar yapmıştır. Bu araştırmalarının sonuçlarını ve yorumlarını 1989 yılında Discovered Noah’s Ark adlı kitapta yayınlamıştır. Bu alandaki kalıntıların İncil’de bahsedilen Nuh’un Gemisi’nin boyutları ile eşleşen bir geminin kalıntıları olduğunu iddia etmiştir.
Bu geminin halen bulunduğu yerden daha yüksekte olduğunu ve zamanla yamaçtan aşağıya doğru taşındığını ifade etmiştir. (Ben de 1985 yılında 9. Kolordu'da asteğmen olarak askerlik hizmetimi yaparken konuya ilgi duyan Kolordu komutanımızın emri üzerine bir arkeolog olarak ilgili sahaya bizzat gidip yerinde inceleme imkanım olmuştu.)
Bu gelişmeler yaşanırken Kültür ve Tu-rizm Bakanlığı Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları Yüksek Kurulu da 17.09.1989 tarih ve 3657 sayılı kararı ile gemi izi olarak yorumlanan bu alanın korunması gereken taşınmaz kültür tabiat varlığı özelliği gösterdiğini dikkate alarak söz ko-nusu sahayı doğal sit alanı olarak koruma altına almıştır.”
TURİZM POTANSİYELİ YÜKSEK MODERN TEKNOLOJİ İLE ARAŞTIRMALI
Konunun spekülasyona açık olduğunu belirten Başgelen, günümüz teknolojisiyle daha güvenli sonuçlara ulaşılabileceğini söyledi. Bölgenin turizm potansiyelini vurgulayan Başgelen sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Her türlü spekülasyona açık olan bu konu son yıllarda tekrar tekrar gündeme gelmektedir. Bu açıdan hızla ilerleyen drone teknolojisi, lidar taramaları, arazi radarları ve laboratuvar teknikleri kullanılarak günümüzde karşılaştırmalı olarak ele alınabilir ve daha güvenli sonuçlara ulaşılabilir.
“Öte yandan inanç turizmi ve dağcılık açısından küresel çerçevede çok yüksek ilgi potansiyeline sahip Telçeker'deki gemi izi olarak tanımlanan alan bu bağlamda çok yönlü olarak ele alınarak yeni araştırmalarla hikayesini zenginleştirerek turizm açısından hak ettiği değeri kazanabilir.”
Mert Sagit - Aydınık
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >