Blog
Antalya'da dünyanýn en eski batýklarýndan daha eski batýk bulundu
| Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri | Yorum: 0 yorumAntalya'da dünyanýn en eski batýklarýndan daha eski batýk bulundu
Sualtý Arkeolojisi'nde bugüne dek bilinen en eski batýklar, 3 Bin 400 yýllýk Uluburun batýðý ile 3 bin 200 yýllýk Gelidonya Batýðý idi. Ancak Antalya'da bulunan ve çok sayýda in situ vaziyette ingot içeren bir enkaz daha var ki Mýsýr duvar resimlerindeki yastýk biçimli ingot çizimlerine göre 3 bin 600 yýllýk olduðu sanýlýyor.
Akdeniz'de Türkiye Karasularý içerisinde keþfedilen M.Ö 12. yüzyýla tarihlenen Gelidonya Batýðý ile M.Ö. 13-14 yüzyýla tarihlenen Uluburun batýðý dünya üzerinde bilinen en eski tarihi batýklar olarak biliniyordu. Doç. Dr. Hakan Öniz, Çorum'da Hitit Üniversitesi'den katýldýðý konferansata çok daha eski tarihli bir batýðýn bulunduðuna dikkat çekti.
Sualtý Arkeoloðlarýnca 2018 yýlýnýn Kasým ayýnda keþfedilen ancak Sualtý Arkeolojisi çalýþmalarýnýn bu sene baþlamasý plananan batýk Antalya kýyýlarýnda yatýyor.
Selçuk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öðretim Üyesi Doç. Dr. Hakan Öniz, batýkla ilgili ayrýntýlarý, Çorum'da Hitit Üniversitesi Arkeoloji Bölümü tarafýndan organize edilen "Sualtý Arkeolojisi” konulu konferanstaki “Akdeniz Kýyýlarýnda Sualtý Arkeolojisi” adlý sunumda paylaþtý.

Bugüne kadar Türkiye’de iki tane Tunç Çaðý batýðý kazýsý yapýldýðýný hatýrlatan Doç. Dr. Öniz, “Ýlk kazýlan Gelidonya kazýsýydý. Gelidonya batýðý M.Ö 12. yüzyýla tarihleniyordu. Ana yükü de öküz gönü formunda bakýrlardý. Sonra 1984 yýlýnda baþka bir salganyozcunun göstermesiyle merkezi Teksas’ta olan Gemi Arkeoloji Enstitüsü ikinci kazýya baþladý. Bu Uluburun batýðýydý. Uluburun batýðý ise M.Ö. 13-14 yüzyýl diyelim. Daha çok 14. yüzyýla tarihleniyor. Onunda ana kurgosu öküz gönü bakýrlardý. Ingot kronolojisinde yani bakýr külçe kronolojisinde öküz gönü formlar M.Ö. 14 yüzyýl sonlarýna doðru baþlar, 12. yüzyýla kadar devam eder. 11. yüzyýldan sonra kaybolur artýk bunlar Bir de önceki formlar var. Bunlar M.Ö. 16 ve 17. yüzyýlda yastýk formlu Ingotlar olarak geçer. Þu ana kadar bilinen Uluburun batýðý yani M.Ö. 14.-13. yüzyýl batýðý en eski batýk olarak nitelendirilir. Birçok Tunç Çaðý derslerinde de bu konu geçer. Ama ondan önceki Ingotlar yastýk türü ingotlardýr. Bunlardan bir tanesi 1910 yýlýnda bir Rum süngerci tarafýndan Newyork Metropolitan Müzesi’ne verilmiþtir. Þu an orada sergilenmekte. Tek bir tane var. 4 tane de Atina Milli Arkeoloji Müzesi’nde var. Bu da bir tanesi Girit’te 3 tanesi Atina yakýnlarýnda karaya vurmuþ þekilde bulunmuþ. Bunlar dünyanýn en eski Ingotlarý. Yastýk türü Ingotlar” dedi.
Dünyada bilinen 5 tane Ingot varken bu batýkta in sutu halde 74 tane
Dünyanýn en eski batýðýnýn Kasým ayýnda bulunduðunu dile getiren Doç. Dr. Öniz, “Bunu açýklamadýk. Basýna açýklama yapmadýk. Çünkü genel müdürlük bunun basýna açýklanmasýna izin vermedi. Bu batýk Antalya’da Kasým ayýnda bulundu. Newyork’ta 1 tane Atina’da 4 tane Ingot sergileniyor dedim. Dünyada bilinen 5 tane Ingot varken yalnýzca bizim batýkta in sutu halde görünen 74 tane Ingot var. 6 ay önce keþfetik, henüz inmedik. Bunu bilimsel olarak iki yerde yayýnladýk. Bir tanesi PAC, bir tanesi Sualtý Arkeoloji Vakfý’nýn TINA dergisinde” þeklinde konuþtu.
Bugüne kadar yaptýklarý çalýþmalarda Adana Mersin ve Antalya’da 39 gemi batýðý tespit ettiklerini anlatan Doç. Dr. Öniz, “Akdeniz kýyýlarý Tunç Çaðý'nda çok hareketliydi. Anadolu kýyýlarýnda Osmanlý’dan çok daha ciddi bir deniz trafiði vardý. Elbette Osmanlý’da da var. Bu yaz Alanya müzesi ile birlikte Osmanlý döneminde kalma bir batýðýn kazýsýna baþladýk. 2018 yýlýnda ilk defa Adana kýyýlarýnda sistematik sualtý araþtýrmalarý baþlatýldý. Bu araþtýrmalarda Karataþ ve Yumurtalýk limanlarýnda çalýþýldý. Yumurtalýk limanýnda þahane bir Bizans batýðý tespit ettik. Bizden önce defineciler kýyýda insanlarýn düþürdüðü altýnlar var. Kýyýya da vurmuþ bazý parçalar. Bilimsel olarak define avcýsýnýn, meraklýnýn bulduðu þey bulunmuþ sayýlmýyor. Bunun bilimsel çalýþma yapýlarak burada þu var demek gerekiyor. Biz bunu yaptýk” diye konuþtu.
DÜNYANIN EN ESKÝ BATIÐI TÜRKÝYE'DE KEÞFEDÝLDÝ

ANTALYA’DA YENİ BİR TUNÇ ÇAĞI BATIĞI
1999 yýlýndan beri Antalya kýyýlarýnda Kültür ve Turizm Bakanlýðý izinleriyle arkeolojik sualtý araþtýrmalarý yürütülmektedir. Bu çalýþmalarda günümüze kadar çok sayýda batýk gemi, batýk yerleþim, antik liman tesisleri ve baþka arkeolojik kalýntýlar belgelenmiþ ve milli envanterimize kaydedilmiþtir. 2018 yýlýnda bu çalýþmalara Adana, Mersin ve Antalya kýyýlarýný kapsayan bir alanda devam edilmiþ, farklý dönemlere tarihlenen toplam 42 batýk tespit edilmiþtir.
Bu 42 antik batýk içinde en önemli keþif Likya Antik Coðrafyasý sýnýrlarýnda, Antalya’nýn batýsýnda ortaya çýkartýlmýþtýr. Akýntýlarý ve fýrtýnalarýyla zaman zaman sertleþen ve gemiciler için tuzaklarla dolu bir coðrafyanýn içindeki bu kýyýlar dünyanýn en eski batýklarý olarak bilinen Gelidonya ve Uluburun batýklarýna ev sahipliði yapmýþtýr. Bu yazýyla yine bu coðrafyada dünyanýn en eski batýklarýndan birinin, muhtemelen adý geçen iki batýktan daha eski bir döneme tarihlenebilecek bakýr külçe yüklü bir batýðýn belgelendiðini paylaþmanýn mutluluðunu yaþýyoruz.
Belki Kýbrýs’tan belki daha Doðu’da bir baþka yerden bakýr yükünü yüklemiþ geminin kaptaný belki Girit’e, belki Batý Anadolu kýyýlarýna veya belki de Yunanistan’a gitmek istemiþ; ancak sonraki yüzyýllarda Gelidonya ve Uluburun batýklarýyla ayný kaderi paylaþmaktan kaçamamýþtýr. Gemi muhtemelen bir fýrtýnadan kaçarak bir koya sýðýnmak isterken akýntýlarýn da etkisiyle manevra- sýný tamamlayamamýþ ve kýyýdaki kayalýklara çarparak batmýþtýr. 20 metreden 90 metre derinliðe inen eðimli bir alanýn 40-45 metrelerine batmýþ gemi 7 m. eninde 14 m. boyunda bir alana yayýlmýþ gözükmektedir.
Batýðýn ana yükü en az 73 adet yastýk tipi külçe (bakýr ?) ve en az 4 adet pide tipi külçe’den (bakýr ya da kalay?) oluþmaktadýr (Fig. 1-3). Yastýk tipi külçeler Buchholz/Bass Tip 1 külçeleriyle uyumludur ve MÖ 16-15. yüzyýllara tarihlenmektedir. Batýða ait kargonun bir bölümü kum altýnda devam etmekte, muhtemelen çapasý da dâhil olmak üzere kalan bölümü de doðal kamuflaj altýnda bulunmaktadýr. Batýðýn in-situ pozisyonuna zarar vermemek için kazýsý baþlayana kadar örnek alýnma-mýþ, kum altýnda devam ettiði görülen farklý buluntulara ve ana kargoyu oluþturan bölüme dokunulmamýþtýr.
Buchholz/Bass Tip1 olarak nitelendirilebilecek batýða ait yastýk formlu külçeler yaygýn bir þekilde MÖ 16-15. yüzyýllara tarihlendirilmektedir. Uluburun Kazýsýný yürütenlerden Cemal Pulak yastýk formlu külçelerin MÖ 16-15. yüzyýllarda yaygýn olan bir tipi temsil ettiðini belirtmektedir. Gelidonya ve Uluburun kazýlarýný yapan George Bass da -öküz gönü külçelere kýyasla- tutma kollarý bulunmayan –yastýk formlu- külçelerin daha erken bir döneme tarihlenebi- leceðini belirtmiþtir.
Bilindiði gibi MÖ 13–12. yüzyýllara tarihlenen Gelidonya Batýðýna ait bakýr külçeler de MÖ 14. yüzyýla tarihlenen Uluburun batýðýndaki 354 külçeden 313’ünde olduðu gibi öküz gönü formundadýr. Uluburun Batýðýnda bulunan 5 külçe ise yastýk formuna benzemekte ancak daha ufak ebatlara sahip durumdadýr. Bu 5 külçe için “daha erken bir buluntu topluluðuna ait yastýk biçimli külçeleri hatýrlatan” tanýmlamasý yapýlmýþtýr.
Gerçekten de bu tür külçe çizimleri genellikle MÖ 15. yüzyýllara tarihlenen Mýsýr duvar resimlerinde çok sýk görülmektedir. Bu ve bu yazýya dâhil edilmemiþ benzer pek çok bilgi söz konusu batýðý MÖ 16-15. yüzyýla götürebilecek ve “dünyanýn en eski gemi batýðý” yapabilecek niteliktedir.
Batýðýn bilimsel deðeri daha önce hiç MÖ 16-15. yüzyýl batýðý bulunmadýðý ve kazýlmadýðý için emsalsizdir. Batýk ilk defa okunacak bir kitap, bir zaman kapsülü gibi bilim dünyasý için dev bir deðere sahiptir. Batýk hakkýnda en doðru bilgilere 2019 yýlýnda baþlamasý planlanan bilimsel kazý çalýþmalarýyla ulaþýlacaktýr.
Karadeniz, Marmara ve Akdeniz korunmasý gereken çok önemli kültür miraslarýmýz var
Türkiye sualtý arkeolojisi alanýnda dünyada en büyük 5 ülke arasýnda olduðunu anlatan Doç. Dr. Öniz, þunlarý kaydetti: "Bizde bir kompleks var ya yok yapamayýz. Edemeyiz. Baþaramayýz diye. Sualtý arkeolojisi bunlarýn arasýnda deðil. Sualtý arkeolojisi alanýnda teknolojiyi bilen, teknolojiyi kullanan arkeolojik alanýnda sesi çok çýkan bir ülke Türkiye. Sualtý kültür mirasýnýn korunmamasýnda da söz sahibi olmasý gerekirdi. Ülke kýyýlarýmýz 8 bin 500 kilometre. Dünyanýn birçok ilki Dicle-Fýrat ve çevresinde ortaya çýkan ilk tarým, ilk kentler tüm bu ilklerin yansýdýðý sular. Karadeniz, Marmara ve Akdeniz korunmasý gereken çok önemli kültür miraslarýmýz var. Kara da olduðu gibi sualtýndaki kültür mirasý da korunmasý gerekli. Fakat dünyada bu konu üzerinde durulmayan bir konu olmuþ."
Dalýcýlarý daha çok arkeolojiye teþvik eden bir yöntem var.
Türkiye’deki dalgýçlarýn "Sualtý kültür mirasýnýn korunmasý eðitim programý” sertifikasý almadan 2 yýldýzlý dalýþçý olamayacaðýný ifade eden anlatan Doç. Dr. Öniz, konuþmasýný þöyle sürdürdü:
"Balýk adamlar bilir. 1 yýldýzlý, 2 yýldýzlý gibi basamaklar var. Dalýþ eðitimi aldýðýnýzda önce 1 yýldýz dalýcý oluyorsunuz. Dalýcýlarý daha çok arkeolojiye teþvik eden bir yöntem var. Batýk dalýcý dedektifleri gibi, arkeolojik dalýcýsý 2 gibi arkeoloji ile ilgili hiçbir bilgisi olmayan insanlarý 'hadi gelin size arkeoloji dalýþý yapalým' dedikleri eðitim sistemleri var. Bu eðitim sistemleri tabii ki para karþýlýðý. Program dahilinde amatörlerden belli bir para alýyorlardý. Bunun yanlýþ olduðunu görüyorduk. Türkiye’de bir ilki baþlattýk. sualtý kültür mirasýnýn korunmasý programý. Buna göre Türkiye’deki tüm balýk adam eðitmenlerini eðitimden geçirmeye baþladýk. 2 bin 500’e yakýn eðitmen var. 2 yýl içerisinde bunlar eðitilecek. Bütün bu programlar ücretsiz programlar. Eðitmenlerde kendi öðrencilerini yetiþtirecekler. Ve sertifikalarýný Sualtý Federasyonu ücretsiz olarak veriyor. Türkiye’deki tüm 2 yýldýzlý dalýþçýlar bu yýldan itibaren bu sertifikaya sahip olmadan 2 yýldýzlý olamayacaklar. Çünkü Türkiye’de 10 binlerce dalgýç var. Biz toplam 40 kadar sualtý arkeologuz. 8 bin 500 kilometrelik kýyý þeridi dört ekip tarafýndan 500 senede biter. Sayýmýz çok sýnýrlý. 10 binlerce insan dalýþ yapýyor. Bunlara sualtýnda nasýl korunur nelere dikkat edilmesi gerekiyor onlarý öðretiyoruz. Sýnavlarý online yapýyoruz. Sertifikalandýrmayý eðitmene býrakmýyoruz. Sýnavla insanlar sertifikalarýný kazanmýþ oluyor."
(ÝHA - TINA - Arkeolojikhaber.com)
Resimler: TINA
Bu yazý hakkýnda yorum bulunamamýþtýr. Ýlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >