Blog

May1

Arabistan’daki 7.000 Yıllık Yapıların Ritüelistik Bir Amacı Vardı

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  HolosenMustatilNeolitikRitüelSuudi Arabistan



Arabistan’daki 7.000 Yıllık Yapıların Ritüelistik Bir Amacı Vardı

Kafataslarının ve boynuzların keşfinden sonra, Suudi Arabistan’da keşfedilen gizemli yapıların dini bir amacı olabileceği düşünülüyor.

Suudi Arabistan’ın bu bölgesinde, dörtgen biçimli yaklaşık bin adet gizemli yapı olduğu düşünülüyor. C: AAKSA and Royal Commission for AlUla

Suudi Arabistan’ın kuzeybatısındaki geniş bir alan, 7.000 yıldan daha eski 1000 yapıya ev sahipliği yapıyor ve bu da onları Mısır piramitlerinden ve İngiltere’deki Stonehenge’den daha yaşlı yapıyor.

Arapça dikdörtgen kelimesinden adlandırılan mustatil yapılar ilk olarak 1970’lerde keşfedildi, ancak o zamanlar araştırmacılardan çok az ilgi gördü. Perth’deki Batı Avustralya Üniversitesi’nden Hugh Thomas ve ekibi, onlar hakkında daha fazla bilgi edinmek istedi ve yapılara dair bugüne kadarki en büyük araştırmaya başladı.

Araştırmacılar, Suudi Arabistan’ın kuzeybatısı üzerinde uçmak için helikopterleri kullanarak ve ardından yüzey keşiflerini takiben, 200.000 kilometrekarelik bir alanda 1000’den fazla mustatil buldular. Bu sayı, bu bölgede daha önce var olduğu düşünülenin iki katı kadardı. “Oraya varana kadar yapıların ölçeğini tam olarak anlayamıyorsunuz.” diyor Thomas.

a- Basit bir mustatil. b ve c- kompleks mustatiller. C: AAKSA and Royal Commission for AlUla

Bazıları 500 kilogramdan daha ağır olan üst üste yığılmış kumtaşı bloklardan yapılan mustatiller, uzunlukları 20 metreden 600 metreye kadar değişiyordu, ancak duvarları sadece 1,2 metre yüksekliğindeydi. Thomas, “Hiçbir şeyi içeride tutmak için değildi, açıkça izole edilmesi gereken bir alanı sınırlandırmak için tasarlanmıştı.” diyor Thomas.

Tipik bir mustatil’de, bir ucunda kendine özgü bir moloz platform ve diğer ucunda girişler bulunan uzun duvarlar, merkezi bir avluyu çevreliyor. Bazı girişler, kullanımdan sonra hizmet dışı bırakılmış olabileceklerini düşündüren taşlarla kapatılmış.

Bir mustatilde yapılan kazılar, platformun ortasında sığır boynuzu ve kafatası parçalarının bulunduğu bir oda içerdiğini gösterdi. Sığır parçaları, mustatillerin ritüeller için kullanılmış olabileceğini düşündüren adak olarak sunulmuş olabilir.

C: AAKSA and Royal Commission for AlUla

Kafataslarının radyokarbon tarihlemesi, bunların MÖ 5.300 ile 5.000 yılları arasına tarihlendiğini gösteriyor, bu da içinde bulunduğu mustatilin yapıldığı zamanı doğruluyor – ve belki de diğer mustatilleri de. Eğer bu doğruysa, bu anıtlar toplu olarak, dünyanın herhangi bir yerindeki en eski büyük ölçekli ritüel manzarasını oluşturuyor ve Stonehenge’den 2.500 yıldan daha uzun bir süre öncesine dayanıyor.

Batı Avustralya Üniversitesi’nden ekip üyesi Melissa Kennedy, “Bu, şu anda bu alandaki kült anlayışımızı tamamen yeniden yazabilir.” diyor. Daha güneyde, dini grupların küçük kült alanları sergileyen ailelerle evlere odaklandığını, ancak bunun tam tersinin mustatiller ile eski Suudi Arabistan’da yaşandığını söylüyor.

Mustatil yapımı ile doğal çevre arasında da bir ilişki olabilir. Bu yapılar, Arabistan’ın ve Afrika’nın bazı kısımlarının daha nemli olduğu ve şimdi çöl olan bölgelerin otlak olduğu MÖ 8.000 ile 4.000 yılları arasındaki Holosen Nem Aşaması sırasında inşa edilmişti. Ancak kuraklık hala yaygındı ve araştırmacılar, sığırların sürü halinde toplanmasının ve toprağı değişen iklimden korumak için tanrılara adak olarak kullanılmasının mümkün olduğunu söylüyor.

Mustatiller tipik olarak 2 ila 19’a ulaşan gruplar halinde kümelenmişti, bu da toplantıların daha küçük sosyal gruplara bölünmüş olabileceğini düşündürüyor.

Washington’daki Whitman Koleji’nden Gary Rollefson, “Mustatiller muhtemelen, normalde sürüleri ve sığırlarıyla dolaşıyor olması gereken insanların, yıllık veya kuşaksal bir araya gelmesiyle ilişkili.” diyor ve bu ritüellerin toplulukları bir araya getirmek için önemli olduğunu öne sürüyor. “Ama bu insanların mustatil civarında çok zaman geçirdiklerine dair hiçbir gösterge yok.”

Almanya’daki Max Planck Kimyasal Ekoloji Enstitüsü’nden Huw Groucutt “Bu yapılar muammalı” diyor. Arap yarımadasında olağanüstü insani kültürel gelişmelerin gerçekleştiğini gösterdiklerini söylüyor.

Ancak tüm yeni bulgulara rağmen öğrenecek çok şey var. Thomas, “İnsanlar gelecekte bu yapıları daha da iyi anlayacaklar.” diyor. “Ön planda olmak güzel, ancak başkalarının ne bulduğunu görmek için de heyecanlıyız.”

 

www.arkeofili.com

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için