Blog

Þžu1

Arkeolojinin Cinsel Devrimi

 |  Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  CinsiyetKadýnMezarModena AþýklarýToplumsal CinsiyetValdaro Aþýklar

Arkeolojinin Cinsel Devrimi

2009 yýlýnýn yaz mevsiminin baþlarýnda arkeologlardan oluþan bir ekip, Ýtalya’nýn Modena þehrinde yer alan bir yerleþim yerindeki inþaat alanýna ulaþtý.

 

Yaren Kýrdök - www.arkeofili.com

 

Eski kemiklerin cinsiyetini saptayacak yeni yöntemler, cinsiyet ve aþk hakkýndaki uzun süreli ve önyargýlý inançlarý alaþaðý ederken binlerce yýl önceye tarihlenen mezarlarýn sýrlarý açýða çýkýyor.


Modena Aþýklarýnýn iskelet kalýntýlarý. Araþtýrmacýlar iki figürün de erkek olduðunu tespit ettiler. C: University Of Bologna Handout/EPA

2009 yýlýnýn yaz mevsiminin baþlarýnda arkeologlardan oluþan bir ekip, Ýtalya’nýn Modena þehrinde yer alan bir yerleþim yerindeki inþaat alanýna ulaþtý. Yeni bir yapý için kazý yapýlmaya baþlandýðý süreçte iþçiler, 1.500 yýl önceye tarihlenen bir mezarlýðý açýða çýkarmýþtýlar. Burada 11 adet mezar yer alýyordu fakat kýsa bir süre içinde bu mezarlardan birinin diðerlerinden farklý olduðu anlaþýldý. 16 Numaralý Mezar, tek bir iskelet yerine iki adet iskelet içeriyordu ve bu iskeletler el ele tutuþur vaziyetteydi.

Gazzetta di Modena (Modena Gazetesi), “Aþýklar” adý verilen bu çift hakkýnda þunlarý yazmýþtý: “Ýþte bir erkek ile bir kadýn arasýndaki aþkýn nasýl gerçekten de sonsuzluða uzanabileceðinin kanýtý!” Bununla birlikte orijinal antropolojik rapora göre Aþýklarýn cinsiyeti, yalnýzca kemiklerine bakýlarak anlaþýlamamýþtý. Bir noktada biri, DNA’larýný analiz etmeye çalýþmýþtý fakat Bologna Üniversitesi’nden Federico Lugli’nin söylediðine göre veriler o kadar kötüydü ki sonuçlar hiçbir þeye benzemiyordu.

On yýl boyunca Aþýklarýn cinsiyetine dair varsayým hakkýnda hiçbir tartýþma yapýlmadý. Daha sonra 2019 yýlýnda Lugli ve meslektaþlarý, insan kalýntýlarýnýn cinsiyetini belirlemek için diþ minesindeki proteinleri kullanan daha yeni ve geçerli bir tekniði denemeye karar verdiler. Sonuçlar þaþýrtýcýydý: Aþýklarýn ikisi de erkekti. Çift aniden beþinci yüzyýlda ayný cinsiyetlerin iliþkisine dair potansiyel bir kanýt haline geldi.

Aþýklarýn hikayesi, arkeolojide sürmekte olan cinsel devrimin bir parçasý. On yýllar boyunca arkeologlar, bir iskeletin bir erkeðe mi bir kadýna mý ait olduðunu söyleyebilmek için mezar eþyalarýna veya kemiklerin þekillerine bel baðlamak zorunda kalýyorlardý fakat geçtiðimiz beþ yýlda yeni ve çok yönlü yöntemlerin kullanýmý, bir dizi iskeletin varsayýlan cinsiyetinin tersine dönmesine yol açtý. Geçmiþ toplumlardaki seks, cinsiyet ve aþk hakkýndaki fikirlerimize yönelik birbirini takip eden tartýþmalar, ihtilaflarla varlýðýný sürdürüyor.

Arkeolojide cinsiyete dair daha geniþ bir tartýþma, Ýsveç’in Birka kentinde silahlarla dolu bir mezarda bulunan Viking savaþçýsýný konu alan ve þimdilerde ünlü olan 2017 tarihli bir makale ile daha ciddi bir seviyeye taþýndý. Mezar, 19. yüzyýlýn sonlarýndan beri biliniyordu ve Ýsveç’teki Uppsala Üniversitesinden Charlotte Hedenstierna-Jonson ile ekibi herkesin emin olabileceði bir DNA numunesini test edene dek mezarýn bir erkeði içerdiði varsayýlýyordu.

Geleneksel olarak DNA analizi ile týpký X kromozomu üzerindeki AMELX geni ile onun Y kromozomu üzerindeki eþi olan AMELY geni gibi eþey kromozomu ile baðlantýlý bir gen aranýr. Genelde diþilerin XX kromozomlarýna ve erkeklerin XY kromozomlarýna sahip olduklarýný temel alan mantýða göre numunede belirgin olarak AMELY mevcutsa bu numunenin bir erkeðe ait olduðu düþünülür. Bugünlerde analiz, genomun çok daha fazla bir ksýmýný göz önünde bulunduruyor fakat temel mantýk büyük oranda ayný. Ayrýca belirtmek gerekiyor ki Birka Viking’inin bir kadýn olduðu fazlasýyla netti.

Ancak kadýn savaþçý kavramý, Vikingler hakkýndaki mevcut fikirlerle uyuþmuyordu. Geleneðe göre silahlar ve özellikle de kýlýçlar erkeklere, mücevherler ise kadýnlara ait olmalýydý. Bazýlarýna göre bu iskelet bir kadýnsa silahlarýn ve savaþçý statüsünün yeniden deðerlendirilmesi gerekiyordu. Hedenstierna-Jonson, bunu oldukça þaþýrtýcý buldu çünkü söylediðine göre iskeletin bir erkeðe ait olduðunun düþünüldüðü zamanlarda savaþçý tabiri ile kimsenin bir sorunu olmamýþtý: “Sýrf iskeletin bir kadýna ait olduðu ortaya çýktý diye savaþçý yorumu deðiþemez.”

Women and Weapons in the Viking World (Viking Dünyasýnda Kadýnlar ve Silahlar) adlý kitabýn yazarý, Danimarka Ulusal Müzesi’nden Arkeolog Leszek Gardeła, iki fikrin de tarafýný tutmak istemiyor. “Bence bu kadýnýn bir savaþçý olmasý mümkün.” demekle birlikte içinde silah bulunan mezarlarýn %90’ýnýn biyolojik anlamda erkek olan bireyleri barýndýrdýðýnýn altýný çiziyor. Ayrýca kadýnlarýn mezarlarýndaki silahlar onlarýn kesinlikle savaþçý olduðunu da göstermiyor; örneðin bir balta, genellikle kadýnlarla iliþkilendirilen Ýskandinav büyü ritüelleri de dahil olmak üzere pek çok þey için kullanýlabiliyor. “Vikinglerin zihinsel evreninde kadýn savaþçýlar için yer vardý.” diyor. “Fakat bunun tek tip bir kalýp olduðunu düþünmüyorum.”


Norveç’in Solør ilçesinde silahlar ile gömülmüþ bir Viking kadýnýnýn yüz rekonstrüksiyonu. C: National Geographic

Her halükarda çoðu kiþi, “erkek” ve “kadýn” mezar eþyalarý hakkýndaki eski fikirlerin en iyi ihtimalle geleneksel ve en kötü ihtimalle önyargýlý yorumlar ürettiði konusunda hemfikir. Bu týpký Norfolk’un Santon Downham adlý bölgesinde 1867’de keþfedilen Viking mezarýnda olduðu gibi özellikle de her iki cinsiyete atfedilmiþ özelliklerin ayný mezarda bir arada bulunduðu durumlarda görülüyor. British Museum’da küratör olan Gareth Williams, “Literatürden birçok kiþi bunun bir çifte mezar olduðunu düþündü.” diyor. “Fakat bunu destekleyen hiçbir kanýt yok.” Orijinal olarak yalnýzca bir iskelet olduðu bildirilmiþti ki bu iskelet o zamandan beri kayýp. Çifte mezardan daha bariz bir açýklamaya göre bu, cinsiyet normlarýna tam olarak uymayan tek bir bireyin mezarýydý. Williams, mezarýn muhtemelen kýlýç kullanan bir kadýný içerdiðini düþündüðünü çünkü Viking erkekleri için kadýnsý görülebilecek herhangi bir þeyi giymeye karþý katý tabular olduðunu belirtiyor.

Kayýp iskelet bulunmadýðý sürece gerçek, bilinmezliðini koruyacak fakat bazýlarý, yeni yöntemler kullanarak buna benzer olaylarý çözmeye çalýþýyor. Aðustos 2021’de Finlandiya’daki Turku Üniversitesinden Ulla Moilanen, Erken Orta Çað Finlandiya’sýndan kalma bir çifte mezar olduðu öngörülen ve içinde kýlýçlar ve kadýn elbiseli bir iskelet bulunan bir mezarýn yeniden deðerlendirilmesine liderlik etti. DNA analizi mezarýn XXY kromozomlarýna yani Klinefelter sendromuna sahip olan ve muhtemelen XY kromozomlarýna sahip bir erkekten farklý görünmeyen bir bireye ait olduðunu açýða çýkardý. Moilanen “Bu durum, bu mezarý oldukça ilginç kýlýyor.” diyor. “Çünkü erkek görünümlü bir birey, genelde kadýnlarla iliþkilendirilen kýyafetler giymiþ ve mücevherler takmýþ.”

Sorulmasý gereken asýl soru ise þu: Sýrada, uzun süre ayakta kalmayý baþarýp çürütülmekten nasibini alacak hangi analiz var? “Modena Aþýklarýna dair makaleden sonra ekip, Ýtalya’nýn dört bir yanýna gömülmüþ diðer aþýklarý incelemeyi düþündü.” diyor Lugli. Adaylar arasýnda Modena’dan yalnýzca bir saatlik sürüþ mesafesindeki Mantua Ulusal Arkeoloji Müzesi’nde yer alan Valdaro Aþýklarý da vardý. 6.000 yýllýk çift, kollarý göðüs kafeslerinin arasýna bastýrýlmýþ bir þekilde burun buruna pozisyonda gömülmüþlerdi.  

Ýlk bulunduklarýnda Aþýklarýn cinsiyeti osteoloji (kemikbilim) sayesinde belirlenmiþti; kemiklerin görsel olarak incelenmesini içeren bu yöntem, günümüzde hala kalýntýlarýn cinsiyetini belirlemede yaygýn olarak kullanýlýyor. Fakat bu yöntem mükemmellikten oldukça uzak. Durham Üniversitesinden Biyoarkeolog Rebecca Gowland, “Bazý kemikler, erkekler ve kadýnlarda farklýlýk gösteriyor fakat bunlar, hormon kaynaklý deðiþiklikler.” diyor. “Bu farklýlýklarýn ortaya çýkmasý için iskeletlerin ergenlik dönemini geçirmiþ bireylere ait olmasý gerekiyor. Dolayýsýyla henüz bu dönemi geçirmemiþ gençlerin iskeletlerinin cinsiyetinin anlaþýlmasý güçleþiyor. Bunlara ek olarak iskeletler nadiren eksiksiz olarak bulunuyor ve pelvis gibi önemli kemikler olmadan osteoloji, yetiþkinler bakýmýndan bile çok daha az güvenilir hale geliyor.”

Valdaro Aþýklarý öldüklerinde ergenlik çaðýndaydýlar; biri muhtemelen 16 gibi genç bir yaþtaydý. Dolayýsýyla onlarýn bir “kadýn” ile “muhtemelen bir erkek” olduðunu açýklayan osteolojik inceleme, daha modern bir desteðe ihtiyaç duyuyor ki bu modern destek yola çýkmýþ durumda. Bu yeni yýlda Roma’daki Tor Vergata Üniversitesi merkezli bir DNA projesi, Aþýklarýn cinsiyetleri ile potansiyel ailevi iliþkileri hakkýndaki sonuçlarýný ortaya çýkarmak üzere hazýrlanýyor.

Dünya etrafýnda yalnýzca bir avuç kadar bulunan Aþýk çiftlerin ötesinde onlardan baþka iki grup, gelecekte muhtemelen daha fazla “cinsiyet açýklamasý” görecek. Bu gruplardan biri, insanlarýn da dahil olduðu, yaþayan ve soyu tükenmiþ insansý maymunlarýn grubu olan hominidler. “Hominidler söz konusu olduðunda elimizde bu türlere ait eþeysel dimorfizm (bir türün erkek ve diþi eþeyleri arasýnda vücut boyutu ve þekli, renk veya desen bakýmýndan farklýlýklar) yelpazesinin ne olduðunu bilmediðimiz oldukça kötü korunmuþ iskeletler var; bu türlere ait bir ya da iki bireyin yalnýzca kýrýntýlarý mevcut.” diye açýklýyor Gowland. Örneðin Lucy olarak adlandýrýlan ünlü bir hominidin cinsiyeti, bir pelvis kemiðinin yarýsý sayesinde belirlenmiþti. “Ya Lucy aslýnda Larry’se?”

Hominidlerin DNA analizi mümkün ancak analiz, DNA geride incelenebilecek çok az þeyin kaldýðý noktaya kadar aþýnmaya uðrayabileceðinden, yanýltýcý olabilir. Ýþte diþ minesi tam da burada devreye giriyor. Bu yöntemi geliþtiren ekibin bir parçasý olan Gowland, “DNA ile karþýlaþtýrýldýðýnda diþ minesi gerçekten de varlýðýný daha iyi sürdürebiliyor.” diyor.

Diþ minesi analizi, geleneksel DNA yaklaþýmý ile ayný genetik farklýlýktan faydalanýyor. AMELX ve AMELY genleri, diþ minesinin bileþeni olan amelogenin adlý proteini üretiyor. Bu proteinin “peptidler” olarak bilinen parçalarý, yumuþak bir asit kullanýlarak diþten alýnabiliyor ve bunlarýn cinsiyete baðlý kimyasal yapýlarý tespit edilebiliyor. “Bu, biyoantropolojide devrim yaratýyor.” diyor Lugli. “Çünkü artýk insanlarýn cinsiyetlerini hýzla ve ucuz bir þekilde belirlemeyi saðlayan bir araca sahibiz.”

Cinsiyet tespitinde artýþ görülmesi beklenen diðer bir grup ise çocuklar çünkü çocuklarýn cinsiyetlerinin geleneksel yöntemle belirlenmesi oldukça zor. Aralýk 2021’de Colorado Üniversitesi araþtýrmacýlarý önderliðindeki bir ekip, 10.000 yaþýndaki bir kýz bebeðin cinsiyetini diþ minesi sayesinde belirledi. Bebek, deniz kabuðundan boncuklar ve taþtan kolyelerle dolu zengin bir mezarda bulunmuþtu; bu özellikleri ile mezar, Mezolitik Çað’da yalnýzca bebeklere deðil özellikle kýzlara da içtenlikle deðer verildiðini gösteriyordu.

 

Hjalmar Stolpe tarafýndan 1889 civarýnda yapýlan ve Ýsveç’in Birka kentinde bulunan Viking savaþçýsý mezarýný gösteren bir eskiz. C: Wikipedia Commons

Peki Modena Aþýklarý, 1.500 yýl önceki ayný-cinsiyet iliþkisinin bir kanýtý mý? Birka Viking’inin savaþçý kimliði, cinsiyeti açýklandýðýnda nasýl tartýþma konusu olduysa buna benzer þekilde þimdi Aþýklarýn aþký da sorgulanýyor. Baþarýsýz DNA analizi nedeniyle göz ardý edilemeyecek bir ihtimal doðrultusunda Aþýklar, aslýnda kardeþ de olabilirler. 2019 tarihli çalýþmanýn yazarlarý, bu bireylerin silah arkadaþý olabileceðini de ileri sürüyor. Fakat Lugli’nin meslektaþlarý tarafýndan daha önceden yapýlan bir çalýþma, Aþýklarýn askeri mezarlýða gömüldükleri fikrini bertaraf etti. Mezarlýktaki diðer erkekler, kadýnlar ve altý yaþýndaki bir çocukta yinelenen mücadeleye dair hiçbir ize rastlanmadý. Hiçbir kanýt olmadýðý halde asker teorisi niçin incelensin ki?

Lugli, bazý þeylerin deðiþtiðini söylüyor: Yaralanmalara dair geniþ kapsamlý bir analiz sonucunda kadýn olduðu düþünülen iskeletlerden birinin bir erkek olduðu ortaya çýktý. “Yorumumuz daha çok tarihsel bir bakýþ açýsýndan kaynaklanýyordu.” diyen Lugli, Aþýklarýn aslýnda kardeþ olduklarý varsayýldýðýnda o dönemde ebeveynlerinin bu bireylerin birbirine olan sevgisini sergilemek için onlarý el ele vaziyette konumlandýrmasýnýn pek mümkün görünmediðini düþünüyor. “Fakat yine de her þey mümkün.”

Diðer bir deyiþle ölüler, kendi kendilerini gömmüyorlar. Fakat açýkçasý kendi kendilerini gün ýþýðýna da çýkarmýyorlar. Miami Üniversitesinde feminist ve cinsel çeþitliliðe dair çalýþmalarda uzmanlaþan Biyoarkeolog Pamela L. Geller, “Var olan kategorilere bu kadar sýký sýkýya baðlandýðýmýz için diðer insanlarýn yaþamlarýný nasýl sürdürdükleri konusunda gerçek bir yaratýcýlýk kýtlýðý mevcut.” diyor.

“Ayný zamanda bilimsel yöntemler varsayýmlardan bazýlarýný ortadan kaldýrabiliyor olsa da geçmiþ hakkýnda asla kesin olarak bilemeyeceðimiz bazý þeyler var.” diyor Geller. Kimin kimi sevdiði de insanlarýn kimlik duygusu gibi asla bilemeyeceðimiz bu þeylerden biri. Arkeologlar yalnýzca mevcut verilere dayanarak geçmiþteki insanlarýn yaþamlarýnýn rekonstrüksiyonunu yapmaya çalýþabilirler. Gardeła bunun geçmiþteki insanlarýn yaþamlarýna saygý duyma meselesi olduðunu söylüyor. “Her mezar, farklý bir hikaye anlatýyor.” diyor. “Çünkü hepsi gerçek insanlardý. Her birinin kendilerine özgü yaþamlarý vardý.”


The Guardian. 16 Ocak 2022.

Bu yazý hakkýnda yorum bulunamamýþtýr. Ýlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazýya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayýr* Her defasýnda yeniden girmemeniz için