Blog

Oca9

Avar kemer tokasındaki Kurbağa Yiyen Yılan motifinin mitolojik kökeni araştırıldı

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  AvarlarBronzKarpat HavzasıKemer TokasıKurbağa Yutan Yılan SembolüMitoloji



Avar kemer tokasındaki Kurbağa Yiyen Yılan motifinin mitolojik kökeni araştırıldı

Gösterişli tokalarla süslü kemerler, 6. yüzyılda Karpat Havzası'nı hakimiyetine alan Kuzeydoğu Asya kökenli Avarların kültüründe önemli bir role sahipti.

www.arkeolojikhaber.com

Çekya’nın başkenti Prag’ın Lány köyü yakınlarındaki bir arkeolojik alanda geçtiğimiz yıllarda bulunan kemerdeki ilginç motifin kökenleri araştırıldı. Motifin sadece Avar Kağanlığında değil onlarla etkileşimde bulunan kültürlerce de kullanıldığı anlaşıldı. Bulunan tüm tokalar tek tek incelenirken, Germen, Avar ve Slav mitolojisi taranarak motifin kökenine ulaşılmaya çalışıldı.


Erken Ortaçağ Orta Avrupa'sında bulunan bakır alaşımlı kayış bağlantı parçaları; Çek Cumhuriyeti ve Çek Bilim Vakfı'nın (GACR) ortaklaşa gerçekleştirdiğiErken Ortaçağ Moravya'da Çok Etnikli Karmaşık Toplumların Oluşumu. Kolektif Eylem Teorisi ve Disiplinlerarası Yaklaşım Projesi (Project: The Formation of Multi-ethnic Complex Societies in Early Medieval Moravia. Collective Action Theory and Interdisciplinary Approach) çerçevesinde incelendi.

İnceleme sonuçları; Uluslararası bilimsel yayın organı Arkeoloji Bilimleri Dergisi'nin (Journal of Archaeological Science) Ocak 2024 tarihli 161. sayısında yer alan "Erken Orta Çağ Orta Avrupa'sında bakır alaşımlı kayış bağlantı parçaları ve soylu ağları" (Copper alloy belt fittings and elitv networking in Early Medieval Central Europe) başlıklı makalede paylaşıldı...

AVARLARIN ÜNLÜ SÜSLÜ KEMER TOKALARI


Gösterişli tokalarla süslü kemerler, 6. yüzyılda Karpat Havzası'nı hakimiyetine alan Kuzeydoğu Asya kökenli Avarların kültüründe önemli bir role sahipti. 200 yıldan uzun süren Avar Kağanlığı, pek çok etnik gruptan oluşan bir imparatorluktu. 6. ve 7. Yüzyıllara değin altın ve gümüş gibi değerli madenlerden iaml edilen kemer tokaları önemli bir prestij göstergesiydi ve üzerindeki sanatsal semboller de dikkat çekeciydi. 8. Yüzyılda kemer tokaları bronzdan imal edilmeye başlandı ve Avar Kağanlığı'nın çekirdek bölgesi olan Karpat Havzası sınırlarını aştı. Artık o kemerler sadece göçebe kültür geleneğini ifade etmiyordu. Moravya, Bohemya, Polonya ve Bavyera'nın yanı sıra güney Avusturya gibi Avar Kağanlığı dışındaki Erken Orta Çağ elitleri de artık kemerlerini bu tokalarla süslüyorlardı...

SÜSLÜ KEMER TOKALARINI SADECE AVAR SOYLULARI KULLANMIYORMUŞ!

Yukarıda sözünü ettiğimiz makale işte bu tokaların aynı yerde üretilerek pazarlama yoluyla mı yayıldığı yoksa farklı yerlerde mi üretildiği sorusunda yanıt arıyordu.. Araştırma sonuçları; Avar tarzı kemerlerin yalnızca Kağanlık içindeki Avar kökenli soylular arasında bir güç sembolü olarak kullanıldığı yönündeki geleneksel görüşün hatalı olduğunu gösteriyor.

Birbirinden uzak bölgelerde ve farklı arkeolojik bağlamlarda bulunan, aynı benzersiz motifle süslenmiş, neredeyse aynı Avar tarzı kemer uçlarından oluşan tokaların; enerji dağıtıcı X-ışını floresans analizi (EDXRF), taramalı elektron mikroskobu (SEM), kurşun izotop analizi ve 3D karşılaştırmalı prototiplemenin bir kombinasyonunu kullanarak yapılan incelemeleri farklı kaynak ve üretim kanalları olduğunu işaret ediyor.

SEYYAR ATÖLYELER SÖZ KONUSU OLABİLİR!

Sonuçta, Avar Kağanlığı'nın içinde ve dışında belirli bir motifle Avar tarzı kemerler kullanan Avar ve Avar olmayan soylular arasında bir iletişim olsa da kemer tokaları muhtemelen tek bir merkezi atölyede değil, kendi toplama alanlarına sahip atölyelerde üretiliyordu... Bazı sanat tarihçilerine göre, farklı atölyeler yoktu, Avarların bu işi yapan zanaatkarlarının gezici atölye çalışmaları söz konusu olabilirdi. Araştırma sonuçlarına göre bu olasılık da mümkün olabilir. Gezici zanaatkarlar, Avar kökenli olmayan yerel soyluların himzetinde çalışmış olabilirler....

Gezici zanaatkarlar, standart üretime ek olarak, özel müşteri taleplerine göre, Avar Kağanlığı'nın merkezinden iyi bilinen alışılagelmiş bronz nesnelerden farklı özel ürünler de yapabilirdi... Bunun bir örneği de kurbağaya benzer bir yaratığı yiyen bir yılanı (ya da ejderhayı) tasvir eden kemer tokası.

KURBAĞA YUTAN EJDERHA MOTİFİNİN DOĞUŞU HL BÜYÜK BİR GİZEM


Çekya’nın başkenti Prag’ın Lány köyü yakınlarındaki bir arkeolojik alanda Kurbağa Yutan Yılan Motifli bronz kemer tokası ilk bulunduğunda arkeoloğlar üniq bir eser buldukları hissine kapılmışlardı. Haksız da sayılmazlardı. Karpat Havzası'nda ogüne dek 9 binden fazla Geç Avar bronz objesi bulunup, analiz edilmiş ama buna bender bir sembol hiç bulunamamıştı... . Her ne kadar Avar tarzı kemer tokalarında hayvan dövüşü sahneleri yaygın olsa da kurbağa yutan yılan motifine ilk kez rastlanıyordu.. Macaristan'ın kuzeydoğusundaki Hortobágy'deki mezarlıkta sembole yakın biçimli bir kemer tokası daha olduğu sonradan anlaşıldı. Sonuçta Çek kasabası Nový Bydžov ile Çekya'nın Lany, Almanya'nın Iffelsdorfve Macaristan'ınZsámbék kentindebulunan dört ayrı kener tokasında kurbağaya benzer bir yaratığı yiyen bir yılanın sembolü yer aldığı tespit edildi. Almanya'nın Iffelsdorf kentinde bir erkek mezarında bulunan toka bir erkek kemeri tokası mı, at koşum tokası mı tam olarak bilinmiyor ama üzerinde söz konusu sembol yer alıyor.

Kemer Tokalarının bulunduğu coğrafyaların şimdilik bilinen tek bir ortak özelliği var; Slavca konuşulan bölgeler olması...

Yapılan araştırmalar sonucu Avarlar ile komşuları arasında bu düzeyde henüz kanıtlanmayan ticari ilişkiler olabileceği ortaya çıktı. En azından,yüksek prestijli eserler bağlamındasoylu kesime mensup kişi veya grupların yatay ve dikey iletişim ağı olduğu artık ifade edilebiliyor.

Araştırmacılar Avar tarzı kemer bağlantı parçalarının üretimi için kullanılan hammaddenin kaynağını da araştırdılar. Karpat Havzasında bulunan tokaların aynı madenden geldiği anlaşılıyor ama diğerlerinin madeni farklı. Dört farklı tokanın kalıp özellikleri de farklılıklar gösteriyor. Üç boyutlu modelleme tekniği ile bazı tokaların veya bağlantı parçalarının aynı atölyeden gelme olasılığı smz konusu olsa da üretim tekniği farklı. Kayıp Balmumu tekniği kalıpların tespt edilebilen tek ortak özelliği...

Kökeni konusundaki araştırmalar bazı fikirler verse de kurbağaya benzer bir yaratığı yiyen bir yılan sahnesiyle süslenmiş tokalardaki sembolün doğuşu hâlâ bir gizem. İlk olarak nerede yapıldı, ne amaçla kullanıldı ve neyi ifade ediliyordu şimdilik bilinmiyor...

Araştırmacılara göre, nesnelerin çarpıcı benzerliği, Orta Çağ’ın başlarında farklı kökenlerden gelen farklı hakları birbirine bağlayan, daha önce bilinmeyen bir pagan kültünün varlığı söz konusu olabilir. Şimdilik çok erken bir çıkarım içerde de bir tarikat sembolü olduğunu ileri süren varsayımlar da söz konusu...

Makalenin başyarı olan Masaryk Üniversitesi’nden arkeolog Jiří Macháček, “Kurbanını yiyen yılan veya ejderha motifine kaynaklık edebilecek bazı anlatılar, Germen, Avar ve Slav mitolojisinde yer alıyor ama kesin olarak budur diyebileceğimiz bir saptama maalesef söz konusu değil. Orta Çağ başlarında, Hristiyanlıktan önce Orta Avrupa’da yaşayan çeşitli halkların bu sembolü kullandığı ortada. Ne kadar yaygın olduğunu bilmek ise şimdilik mümkün değil.

KURBAĞA YUTAN YILAN MOTİFİNİN İKONOGRAFİ YORUMU


Kurbağaya benzeyen yılan yiyen yaratık sahnesinin ikonografik yorumu oldukça karmaşık.

Avar nesnelerinin üzerinde yılan yer alıyor ama kurbağa hiç yok. Yılan neredeyse hiçbir zaman hayvan ya da insan benzeri bir yaratıkla dövüşürken tasvir edilmiyor.

Germen arkeolojik bulgularında ve mitolojisinde ise benzeri sahneler var. Yüzyılın başlarına tarihlenen Elder Futhark yazıtıyla kaplı ünlü Gallehus altın boynuzundaki dökme figürler bunun örneği.

Slav mitolojisinde ejderha veya yılan önemli bir rol sahip. Yeraltı dünyasının, sığırların ve savaşın Slav ve Baltık tanrısı Veles/Velnias kendisini bir yılana dönüştürmüştür. Slavların taptığı bir diğer tanrı da suyla ilişkilendirilen dişi Mokoş'tu (Mokosh). Bu bereket tanrıçasının kültünde su ve eğirme merkezi bir rol oynadı. Bir ejderha ya da yılanla yapılan bir kavga, yaratılışın temel mitidir ve tekrarıdır; kozmogonik ve doğurganlık mitinin merkezi eylemini temsil eden iki karşıt güç arasındaki kontrpuandır. Veles'in yılanla, Mokoş'un ise kurbağayla temsil edildiği, yılanın kurbağaya benzeyen yaratığı yuttuğu sahne böyle bir eylemi temsil edebilir.

Zülfikar Emin - Arkeolojikhaber.com

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için