Blog

Tem5

Bizans Altınlarından oluşan Taman Hazinesi, Peçenek Türklerine ait çıktı

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  Altın SikkeBizans DiplomasisiDinskoy HazinesiErmitaj MüzesiGöçebe HalklarOrta ÇağPeçeneklerTmutarakan Prensliği



Bizans Altınlarından oluşan Taman Hazinesi, Peçenek Türklerine ait çıktı

Üzerlerindeki Pantokrator İsa ve Meryem Ana tasvirleri, tipik Bizans ikonografisini yansıtıyordu.

 

www.arkeolojikhaber.com

 

10. yüzyıla ait Taman hazinesinin Peçeneklere ait olduğu anlaşıldı. 2019’da Taman Yarımadası’nda bulunan altın sikkeler, Dinskoy Hazinesi olarak adlandırılmıştı. Ermitaj Müzesi araştırmacılarına göre, sikkelerin tipi ve hasar izleri, onların tedavülde değil, bir müttefik ödemesi olarak verildiğini gösteriyor ve Bizans'ın Peçeneklere yaptığı askerî ödemelerin arkeolojik kanıtı olarak Bizans-İslam savaşlarının gölgesinde kurulan diplomatik dengeleri gün yüzüne çıkarıyor.

2019 yılında Rus arkeologlar, Krasnodar bölgesinin Temryuk ilçesindeki Dinskoy yerleşiminde arkeolojik yüzey araştırması yaparken, sabanla sürülmüş bir tarlada kırık bir çömlek parçasına rastladılar. İçini açtıklarında gördükleri manzara heyecan vericiydi: 28 adet pırıl pırıl Bizans altın sikkesi!

Sikkelerin üzerindeki imparator figürleri, bunların II. Nikephoros Phokas (963-969) ve I. Ioannes Tzimiskes (969-976) dönemlerine ait olduğunu gösteriyordu. Üzerlerindeki Pantokrator İsa ve Meryem Ana tasvirleri, tipik Bizans ikonografisini yansıtıyordu. Ancak sikkelerin durumu ve bulunduğu yer, bu hazinenin sıradan bir ticari birikim olmadığını düşündürüyordu.

Peki bu altınlar oraya nasıl gelmişti? 

Bizans’ın Göçebe Stratejisi: Altınla Satın Alınan İttifaklar

Bu altınlar, Taman Hazinesi olarak bilinen zengin arkeolojik geçmişe sahip koleksiyonun en yeni ve dikkat çekici halkasını oluşturuyor. Ancak diğerlerinden farklı olarak bu hazine, antik Yunan kolonicileri, Roma etkisi ya da İskitlerin zengin mezarlarıyla değil, 10. yüzyılın karmaşık siyasi ilişkileri ve göçebe Peçenekler ile bağ kuruyor.

Buluntunun analizini yapan Ermitaj Müzesi’nden Vera Guruleva ve ekibi, madeni paraların tamamının II. Nikephoros Phokas (963–969) ve onun halefi I. John Tzimiskes (969–976) döneminde basılmış olduğunu tespit etti. Paraların ön yüzünde Pantokrator İsa betimlemesi, arka yüzlerinde ise Meryem Ana ve imparatorun kutsal haç tutuşu gibi Bizans ikonografisinin tipik ögeleri bulunuyordu. Fakat bu sikkelerin öyküsü yalnızca dini veya sanatsal değil, aynı zamanda politik ve ekonomik bir stratejinin yansımasıydı.

10. yüzyıl, Bizans İmparatorluğu için kritik bir dönemdi. Doğuda Abbasiler, Balkanlar’da Bulgarlar ve Kiev Knezliği gibi güçlerle mücadele eden imparatorluk, steplerin savaşçı göçebeleriyle ittifak kurarak ayakta kalmaya çalışıyordu.10.. yüzyılda Bizans’ın kuzey politikası, Slav ve Türk göçebe halklarının desteğini almak üzerine kuruluydu.

Peçenekler, bu dönemde Karadeniz’in kuzeyindeki en güçlü göçebe konfederasyonuydu. Bizanslılar, onları Hazarlara ve Ruslara karşı koz olarak kullanıyordu. Nitekim I. Ioannes Tzimiskes, 970’lerde Kiev Prensi I. Svyatoslav’a karşı savaşırken Peçeneklerin desteğini almıştı. I. John Tzimiskes, Peçeneklerin yardımıyla Chersonesos savunmasını güçlendirmişti. “Dinskoy Hazinesi”, bu türden bir ittifakın maddi kalıntısı olabilir.

Kesik Altınlar: Bizans’ın Hileli Ödemeleri

Taman hazinesindeki sikkelerin ilginç bir özelliği vardı: Nomisma tetarteron denilen, standart Bizans altınlarından daha hafif bir türdü. Bizans, bu sikkeleri imparatorluk hazinesini korumak için basmıştı.

Tam ağırlıklı altınlar (stamena) vergi toplamada kullanılırken, hafifletilmiş olanlar (tetarteron) askeri harcamalarda ve müttefiklere "hediye" olarak veriliyordu.

Taman’daki sikkelerin kenarlarının kesik olması ve üzerlerinde çizikler bulunması, Peçeneklerin bu altınları takı veya statü sembolü olarak kullandığını gösteriyor. Yani Bizans’ın göçebelere verdiği altınlar, gerçek bir ticari araçtan çok siyasi bir rüşvetti!

İncelenen sikkeler, Bizans’ın 10. yüzyılda piyasaya sürdüğü ve tartışmalı kabul gören nomisma tetarteron tipi sikkelerdendi. Görünüşte klasik altın sikkeye benzese de bu yeni tip, yaklaşık 0.284 gram daha hafifti. İmparatorluk, kendi borçlarını bu “kesilmiş” paralarla öderken vergileri “tam ağırlıktaki” sikkelerle toplamaya devam etti. Tüccarların çoğu bu sikkeleri kabul etmiyordu, ama bunlar Bizans’ın askerî müttefiklerine yaptığı ödemelerde sıklıkla kullanıldı.

“Dinskoy Hazinesi” olarak adlandırılan bu altın grup, bu bağlamda değerlendirildiğinde bir ekonomik iktidar enstrümanı olarak işlev görmüştü. Arkeologlar, bu sikkelerin özellikle Peçenekler gibi göçebe müttefiklere verilen “ödüllerden” biri olduğunu ve Bizans'ın Karadeniz kuzeyindeki ilişkiler ağında göçebe halklara sağladığı “kalkınma bedeli”ni simgelediğini belirtiyor.

Bu 28 sikkeden en az 10’unda grafiti, kesikler ve tahribat izleri vardı. Bazılarının kenarları kırpılmış, bazılarının üstüne bilinçli çizikler atılmıştı. Bu izler, o dönem Bizans’ta “geçersiz sayılabilecek” derecede bozulmuş sayılırdı. Sikkelerin bu haliyle biriktirilmiş olması, onların tedavülde kullanılmadığını, değerli metal olarak saklandığını ve muhtemelen bir mücevherin hammaddesi, bir prestij objesi ya da siyasi nişan olarak değerlendirildiğini düşündürüyor.

Ayrıca bu altınların hiçbirinde, imparatorluk darphanesine özgü resmi işaretler bulunmadığı için, bu paraların tek seferlik saray ödemesi yerine muhtemelen bireysel yollardan biriktirilmiş olduğu ve bir Peçenek önderi ya da topluluğu tarafından saklandığı değerlendiriliyor.

Peçenekler Bu Altınları Neden Gömdü?

Arkeologlara göre bu hazine, bir Peçenek beyinin serveti.  Sikkelerin 976’dan sonra gömüldüğü düşünülüyor.

Tmutarakan Prensliği (o dönemde bölgedeki Rus varlığı) ile doğrudan bağlantılı değil. Peçenekler, Bizans’tan aldıkları altınları savaş ganimeti gibi saklıyordu.

Aynı dönemde Slavyansk’ta bulunan Hazar hazinesiyle benzerlik gösteren bu keşif, Bizans’ın göçebelere sistematik ödeme yaptığını kanıtlıyor.

Taman hazinesi, Orta Çağ Karadeniz siyasetinin dinamiklerini anlamamızı sağlıyor:

Bizans, askeri ittifaklar için göçebelere altın veriyordu.

Peçenekler, bu altınları bir güç ve prestij göstergesi olarak görüyordu.

10. yüzyılda Taman Yarımadası, Bizans-Peçenek-Rus mücadelesinin odak noktasıydı.

Devlet Ermitaj Müzesi’nden Vera Guruleva ve ekibinin yayımladığı makale, bu buluntuların Peçenek tarihi açısından ne kadar önemli olduğunu vurguluyor.

Tarihi bir İttifakın İzleri

Taman’daki altınlar, unuttuğumuz bir tarihi canlandırıyor: Bizans’ın kurnaz diplomasisi, Peçeneklerin steplerdeki gücü ve altının bin yıl önce bile siyaseti nasıl şekillendirdiği…

Belki de çömleği gömen Peçenek beyi, bir gün geri dönüp hazinesini almayı planlamıştı. Kim bilir?

Özetle; Rusya'nın güneybatısındaki Taman Yarımadası’nda ortaya çıkarılan ve tarihî olarak farklı dönemlere ait çok çeşitli kültürel objeleri kapsayan buluntular bütünüdür. Önceki yüzyıllarda bu hazine, özellikle Antik Yunan, Bosporos Krallığı, İskit ve Sarmat dönemleriyle ilişkilendirilirken, son arkeolojik keşiflerle birlikte bu bölgenin 10. yüzyılda Peçenekler gibi göçebe Türk boylarının da ekonomik ve siyasi ilişkiler ağına dahil olduğu daha net biçimde ortaya konmuştur.

2019 yılında Temryuk ilçesine bağlı Dinskoy Körfezi yerleşiminde bulunan bir Bizans altın sikke hazinesi, bu bağlamda dönüştürücü bir rol oynamıştır. 10. yüzyıla ait sikkelerin taşıdığı izler, bu hazinenin muhtemelen Bizans İmparatorluğu tarafından Peçeneklere askerî destek karşılığında verilen “ödül” ödemelerinden biri olduğunu göstermektedir. Bu keşif, Taman Hazinesi’ni yalnızca Antik Yunan ve Bozkır mirasıyla değil, Bizans-Türk ilişkileri bağlamında da ele alma zorunluluğunu doğurmuştur.

Bugün, Taman Hazinesi'nin bir parçası olan bu sikkeler, St. Petersburg’daki Ermitaj Müzesi ve Krasnodar’daki yerel koleksiyonlarda korunmakta. Ancak bu altınlar yalnızca vitrinlerdeki parıltılı nesneler değildir; göç, ticaret, savaş ve diplomasiyle örülmüş bir çağın parmak izlerini taşırlar. Ve şimdi, bu parmak izleri bize, 1000 yıl öncesine dair daha gerçek ve daha çok katmanlı bir öykü anlatmaktadır.

Zülfikar Emin - Arkeolojikhaber.com

 

Kaynaklar. Egor Antonov – archaeolog.ru/

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için