Blog

Mar24

Çatalhöyük’te Cinsiyet Eşitliği Vardı

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  ÇatalhöyükcinsiyetKonyaUnescoIan Hoddeertarih öncesineolitiksosyal yaşamJames Mellart



Çatalhöyük’te Cinsiyet Eşitliği Vardı

 

 YAZAN:  · 24 MART 2015

Çatalhöyük, Neolitik dönemin en gelişkin köylerinden biri. James Mellart’ın bilimsel inadı sayesinde fark edilen 1960’larda başlayan ilk dönem kazıları bir filme konu olabilecek boyutta olaylı biten ve 1993 yılında dünya çapında önemli arkeoloji teorisyenlerinden biri olan Ian Hodder başkanlığında tekrar başlayan fenomen Çanak Çömlekli Neolitik yerleşmede bugün sosyal yaşama dair araştırmalar sıklaşmış durumda.

Duvar resimleri, heykelcikler, gömüler üzerine yapılan analizler bizlere 9.000 sene öncesinden sosyal yapı ve günlük yaşam hakkında bazı ipuçları sağlayabilir.

2012 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne de giren Çatalhöyük yerleşmesinde, 1993 yılından beri sürdürülen çalışmalarda 22 ülkeden akademisyen, dünyaca ünlü hafirler ve onlarca öğrenci çalıştı ve yapılan 25 senelik plan doğrultusunda 2018 yılında bitirilmesi bekleniyor.

Çatalhöyük’te araştırmaların yoğun olduğu kısımlardan biri de Çatalhöyük ahalisinin sosyal yapısı ve gündelik yaşamı. Hodder ise cinsiyet eşitliliği konusunda araştırmalar ışığında göreceli bir eşitlik anlayışı olduğunu belirtmekte.

Hodder “Modern bilimsel teknikler sayesinde bizler kadın ve erkeklerin aynı besinleri tükettiklerini, benzer bir hayat içerisinde yaşadıklarını, benzer işlerde çalışarak geçim ekonomisine benzer yönlerle katkı sağladıklarını biliyoruz. Bunun yanında sosyal hiyerarşide de herhangi bir erkek kadın ayrımına dair kanıtlar bulamıyoruz.” dedi.

“Ortadoğu’da diğer çağdaş yerleşimlerde bulunan hiyerarşiye dair kanıtlara Çatalhöyük’te rastlamıyoruz. Çatalhöyük’ün dönem içinde asıl fark yaratan noktası bu. Çatalhöyük insanları eşitlik ilkesi ile yaşamışlardı. Yönetimsel bir yapı veya toplum üzerindeki bir erk’e dair hiç bir buluntu şu ana kadar ortaya çıkmadı”

Orta Anadolu’da Büyük Bir Neolitik Yerleşim: Çatalhöyük

Çatalhöyük ilk olarak Anadolu prehistoryasının en önemli isimlerinden olan James Mellart tarafından bölgede yapılan yüzey araştırmaları sonrasında 1958 yılında keşfedildi ve ilk kazılar 1961 ve 1965 yılları arasında 4 sezon sürdü. Bu kazı döneminde çıkan bazı olaylar doğrultusunda kazılar bitirildi. 1993 yılında tekrar bölgede araştırmalar başladı ve 1995 yılında alanın güney ve kuzey kısımlarında kazılar tekrar başladı. Şu an Çatalhöyük’te 160 kişilik bir ekip çalışmakta ve bu ekibin dörtte biri Türkiyeli öğrenciler ve akademisyenlerden oluşmakta.

Yıllarca Klasik Prehistorya düşüncesinde Neolitik gelişim bölgesinin dışında olduğu düşünülerek yoğun araştırmaların dışında bırakılan bir bölge olan Orta Anadolu’da, bu boyutlarda bir yerleşimin varlığı oldukça dikkat çekici olmuştur. Çatalhöyük sonrasında bölgede başlatılan Aşıklı Höyük , Tepecik Çiftlik gibi kazılar sayesinde Orta Anadolu’nun da kendi içinde bir Neolitik gelişim sürecine sahip ayrı bir çekirdek bölge olduğu tezi gittikçe güçlenerek günümüzde hemen hemen kabul gören bir düşünce haline gelmiştir.

Ian Hodder bölge ve dönem için oldukça önemli ve açıklayıcı olan bu yerleşmede kullanılan yeni bilimsel teknikler sayesinde Çatalhöyük ahalisinin beslenmesi, sosyal ve iş ilişkileri hakkında bilgiler toplamanın mümkün olduğunu belirtiyor.

Çatalhöyük’te Sosyal Yaşam

Oldukça kalabalık bir yaşam alanı olamasının yanında, bir mezarlık olarak da tanımlanabilecek Çatalhöyük’te defin geleneği yaşam alanın yanı evin tabanı altınadır. Bu doğrultuda yaşam alanını ortaya çıkarmak için yapılan tüm çalışmalar ile beraber ayrı mezarlık ortaya çıkarılmaktadır. Mezarlar üzerine yapılan araştırmalarda dikkat çekici bir husus ise şudur; evlerin altına yapılan gömülerde genel anlamda biyolojik bir akrabalık bağı görülmemekte. Yani biyolojik akraba anlayışında değil “yapay” aile anlayışında bir yaşam sürdürülmekteymiş.

Ayrıca araştırmacılar yerleşimin günlük yaşamına daha iyi bir açıklama getirebilmek adına duvar resimleri, heykelcikler ve mezarlar arasındaki bağlantıyı incelemekteler.

Hodder “Biz sanatın Çatalhöyük’te ölümle bağlantılı bir şekilde yapıldığını düşünüyoruz. Ya ölü ile bir bağlantı kurulması için ya da onu korumak için yapılmış olmalılar. Bunun yanında Çatalhöyük’ün bu dönem için bir başka önemi ise oldukça iyi korunmuş bir Neolitik yerleşme olmasıdır. Çatalhöyük’ü ziyaret ettiğinizde orada yaşayan insanları yaşamlarını hayal edebilirsiniz. Çatalhöyük atalarımızın hala bizimle yaşayan izdüşümünü bizlere sunar” dedi.

Hodder ayrıca ekip için en önemli amaçlardan birinin de Çatalhöyük’te yaşamın ilk olarak nasıl başladığı sorusuna cevap bulmak olduğunu belirtiyor. Hodder ”Çatalhöyük’ün en derin tabakalarına kısmen ulaşmış olsak da, ilk evler hakkında hiçbir bilgi sahibi değiliz. Bizler hala insanların niçin bir araya gelerek böyle bir yerleşme oluşturduğu hakkında hiçbir şey bilmiyoruz” dedi. (kaynak: Arkeofili)

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için