Blog
Çatalhöyük’te Kadın Merkezli Yaşama Dair Uygulamalar Keşfedildi

Neolitik döneme ait Anadolu yerleşimi Çatalhöyük üzerine yapılan yeni bir çalışma, burada yüzyıllar boyunca toplumsal kuralların nasıl değiştiğini ortaya koyuyor.
www.arkeofili.com
Yeni genom çalışması, Çatalhöyük’te kadınlara öncelik tanıyan ve topluluk temelli bir yaşam biçiminin izlerini ortaya çıkardı.
C: Dr. Colleen Morgan from York, UK / Wikimedia Commons
Neolitik döneme ait Anadolu yerleşimi Çatalhöyük üzerine yapılan yeni bir çalışma, burada yüzyıllar boyunca toplumsal kuralların nasıl değiştiğini ortaya koyuyor.
Çatalhöyük’te zamanla hane yapılarının biyolojik akrabalık bağlarından uzaklaşıp, daha ortaklaşa bir yaşam biçimine evrilmiş ve kadınlara erkeklere kıyasla öncelik tanıyan bazı uygulamalar sürdürülmüştü.
Çatalhöyük Araştırma Projesi kapsamında, Ian Hodder liderliğinde, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Biyolojik Bilimler Bölümü ve Hacettepe Üniversitesi Antropoloji Bölümünden genetik uzmanı bir ekip tarafından yürütülen yeni bir çalışma yayımlandı.
Science dergisinde yayımlanan araştırmada, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Neolitik Çatalhöyük’te bulunan 400 iskelet analiz edildi. Çalışma, bu bireylerin genetik bağlarını çözümlemeyi amaçlarken, eski anaerkil toplumlar hakkındaki iddiaları da mercek altına aldı. 1960’larda ilk keşfedildiğinde, Çatalhöyük baskın kadın heykelcikleriyle heyecan yaratmıştı.
Topluluk Tipi Bir Aile Yapısı mı?
Araştırma ekibi, çok sayıda evde yapılan gömütlerin genetik akrabalıklarını ölçerken beklenmedik bir sonuçla karşılaştı.
ODTÜ’de doktora sonrası araştırmacı olarak bulunan Eren Yüncü “Erken Çatalhöyük döneminde mezarlarda genellikle biyolojik aile bireyleri gömülüyordu. Ancak sonraki yüzyıllarda, aynı yapılar içine genetik olarak akraba olmayan bireylerin sıklıkla birlikte gömüldüğünü gördük” diyor.
Çalışmanın eş yazarı Elifnaz Eker “Bu kişiler birlikte gömülmüşlerdi; acaba birlikte yaşamışlar mıydı diye kontrol ettik ve benzer beslenme alışkanlıklarına sahip olduklarını gördük” diyor.
Çalışmanın eş yazarı Camilla Mazzucato ise şunları ekliyor: “Genetik bağı olmayan bireylerin akraba sayılması ve hane halklarının genetik olmayan bireyleri içermesi, insan toplumlarında istisnai bir durum değil”
Anaerkillikler ve Ataerkillikler
Çatalhöyük, kadın figürinleriyle de tanınıyor. Bu figürler, bölgedeki Neolitik toplumların anaerkil bir yapıya sahip olduğuna dair teorilere yön verdi. Buna karşılık, Neolitik ve Tunç Çağı Avrupa toplumlarında erkek merkezli uygulamalara ilişkin çok sayıda bulgu ortaya çıktı.
ODTÜ yüksek lisans öğrencisi Muhammed Sıddık Kılıç, “Seçkin mezarların çoğu erkeklere ait. Şimdi ise arkeogenetik veriler, bu toplumların çoğunun patrilokal olduğunu ortaya koyuyor” diyor.
Çatalhöyük Evlerinde Annelik Bağlantıları
Kılıç, “Yapılar içerisindeki genetik bağlar kadınlar üzerinden, özellikle anneler aracılığıyla kuruluyordu” diyor.
“Bu nedenle, yetişkinliğe ulaşıldığında kadınların aynı evde kalma eğiliminde olduğunu, erkeklerin ise ayrıldığını düşünüyoruz.”
Yüncü ise bu durumun Avrupa’daki örneklerin tam tersi olduğunu belirtiyor.
C: (Sol Alt) Mellaart International; (Orta Üst) K. Killackey; (Sağ Üst) Ankara İngiliz Enstitüsü
Kız Çocuklarına Hediyeler
Araştırma ekibi, bebek ve çocuk mezarlarında bulunan mezar eşyalarını incelediğinde şaşırtıcı bir bulguyla karşılaştı.
ODTÜ’de doktora çalışmalarını sürdüren Ayça Doğu, “Kız bebeklerin erkeklere kıyasla beş kat daha fazla mezar eşyasıyla gömüldüğünü gördük” diyor.
Değişim İçin Yoğun Emek
Elde edilen bulgular, Çatalhöyük topluluğunda kadın odaklı pek çok uygulamanın varlığına işaret ediyor.
ODTÜ’de yüksek lisans öğrencisi Merve Nur Güler, “Gözlemlediğimiz yapı, Anadolu kökenli Avrupa Neolitiği’nde görülen oldukça erkek merkezli düzenden belirgin şekilde farklı” diyor.
Bu çalışma, Türkiye ve 10 farklı ülkeden toplam 47 genetikçi, arkeolog ve biyolojik antropoloğun katılımıyla yürütüldü ve 12 yıllık bir sürecin sonunda tamamlandı.
ODTÜ’de doktora sonrası araştırmacı, proje ekibi üyelerinden Damla Kaptan, “Geçmişte toplumsal ilişkilerin ne kadar çeşitli olabileceğini – bazen hiç beklemediğimiz şekillerde – ortaya koymak oldukça heyecan vericiydi. Umuyoruz ki bu çalışma, günümüz toplumlarının değişmez olduğu yanılgısını sorgulamaya katkı sağlar” diyor.
Makale: Eren Yüncü et al.(2025).
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >