Blog
İznik’te Mitolojik Tasvirli Mozaik Gün Yüzüne Çıkarıldı
Kazı alanında ortaya çıkarılan 50 metrekarelik mozaik, ilk değerlendirmelere göre MS 3. yüzyıla tarihleniyor.
www.arkeolojikhaber.com
Bursa’nın İznik ilçesinde, 2014’te altyapı çalışmaları sırasında tesadüfen tespit edilen taban mozaiği, kamulaştırma sürecinin tamamlanmasının ardından bu yıl başlatılan arkeolojik kazılarla gün yüzüne çıkarıldı. Yaklaşık 50 metrekarelik ve MS 3. yüzyıla tarihlenen mozaik, İznik Gölü’nün kadın figürüyle betimlenmesi, bereket teması ve 3 boyutlu geometrik süslemeleriyle dikkat çekiyor.

Kazının 11 Yıllık Serüveni: Altyapı Çalışmasından Bilimsel Araştırmaya
İznik’in Beyler Mahallesi’ndeki Afyon Sultan Sokağı, 2014 yılında başlatılan kanalizasyon çalışması sırasında tesadüfen ortaya çıkan bir taban mozaiği ile arkeoloji camiasının gündemine taşınmıştı. İnsan yüzü figürünün belirmesi üzerine yürütülen çalışmalar durdurulmuş, alan koruma altına alınmış, ardından mozaik yeniden gömülerek bilimsel kazı yapılacağı güne kadar bekletilmişti.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izinleri, kamulaştırma sürecinin tamamlanması ve gerekli teknik hazırlıkların yapılmasının ardından kazıya 2025 yılı başında başlanabildi. İznik Müze Müdürlüğü başkanlığında yürütülen çalışmalarda, mozaik tabanın tamamı ve ona ait yapısal duvarlar gün yüzüne çıkarıldı. Böylece 11 yıl önce tesadüfen fark edilen buluntunun bilimsel değerlendirmesi mümkün hale geldi.

Roma Dönemi Kamusal Alanı mı, Lüks Bir Konut mu?
Kazı alanında ortaya çıkarılan 50 metrekarelik mozaik, ilk değerlendirmelere göre MS 3. yüzyıla tarihleniyor. Arkeolog Yusuf Kahveci, mozaiğin hem boyutları hem işçilik kalitesi hem de kullanılan malzemeleri göz önünde bulundurarak yapının sıradan bir konut olmadığının altını çiziyor.
Duvarlarda pahalı boya tabakalarının tespit edilmesi, mermer döşemelerin sonradan söküldüğüne dair kanıtlar, yapının büyük olasılıkla dönemin zenginlerinin evine veya devlet eliyle inşa edilmiş bir kamu yapısına ait olabileceğini düşündürüyor. Kahveci, buluntuların henüz yorum aşamasında olduğunu belirterek, yapının ilerleyen süreçte hamam olma ihtimalinin de dışlanmadığını ifade ediyor.

Arkeolog Yusuf Kahveci
Yapının yalnızca mozaik tabanla sınırlı kalmadığı, farklı dönemlere ait yapılaşmaların üst üste geldiği tespit edilmiş durumda. 4. yüzyıl sonrasında yıkılan mimari kalıntıların üzerine önce 5. yüzyılda, ardından 8, 10 ve 11. yüzyıllarda yeni yapılar inşa edilmiş. Bu durum, İznik’in söz konusu noktasının kesintisiz bir yerleşim alanı niteliği taşıdığına işaret ediyor.

Mitolojik Figürler, Bereket ve İznik Gölü’nün Kadim Kimliği
Mozaik yüzeyinde üç ayrı panel bulunuyor. Sol panelde bereket tanrıçası olduğu düşünülen kadın figürü, iki omuzunun üzerinde mitolojik varlıklarla betimlenmiş durumda. Figürün kucağındaki meyve sepeti, o dönem İznik çevresinde yetiştirilen bitkileri tasvir ediyor. Henüz epigrafik analizleri tamamlanmamış yazı kısaltmaları da figürlerin kimliğine dair yeni bilgiler sunma potansiyeli taşıyor.
Merkez panelde ise dikkat çekici bir tasvir yer alıyor: “Askania” yazısının bulunduğu bu bölümde, İznik Gölü bir kadın figürü olarak betimlenmiş. Suyla ilişkili detaylar hem ikonografik hem de estetik açıdan öne çıkıyor: yosunlu saçlar, yengeç kıskaçlarından tokalar, dalgalarla süslenmiş boyun çizgisi ve suyun bereketini simgeleyen yüz ifadeleri. Bu figür, gölün yalnızca doğal bir kaynak değil, aynı zamanda kadim bir kimlik olarak görüldüğünü belgeliyor.

Nar ve Sarmaşık Bordürlerden Labirent Motiflerine: Ustalık İzleri
Mozaikteki bordür, nar motifleri ve sarmaşık yapraklarıyla çevrelenmiş durumda. Bu detay, hem bereket temasının devamlılığını hem de eserin bütüncül kompozisyonunun ustaca planlandığını gösteriyor. Kahveci, mozaiğin merkezindeki saç örgüsü motiflerinin her bir renginin 3-4 farklı tonla işlendiğini, labirent ve gordion düğümü gibi teknik açıdan ileri seviye geometrik örüntülerle zenginleştirildiğini aktarıyor.
“Tessera” adı verilen mozaik taşlarının mermer, taş ve camdan oluştuğunu belirten Kahveci, dış hatlarda bir santimetreküp, merkez figürlerde ise yarım santimetreküp büyüklüğe kadar düşen parçaların kullanıldığını, bunun da işçiliğin profesyonelliğini kanıtladığını vurguluyor.

Çok Katmanlı Bir Arkeolojik Bellek: 3. Yüzyıldan Osmanlı’ya
Kazı alanının en üst katmanında Osmanlı’nın erken dönem seramiklerinin bulunması, bölgenin Cumhuriyet dönemine kadar inşa faaliyetlerine sahne olduğunu gösteriyor. 3. yüzyılda temelleri atılan yapılaşma, Doğu Roma ve Osmanlı dönemlerinde de kesintisiz olarak devam etmiş görünüyor.
Bu durum, İznik’in tarihsel süreklilik taşıyan nadir kent dokularından birine sahip olduğunu, arkeolojik katmanlaşmanın yalnızca bilimsel bir veri değil, kentsel hafıza açısından önemli bir zenginlik olduğunu ortaya koyuyor.

Mustafa Yılmaz aa


Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >