Blog
İznik’te Roma ve Erken Bizans Döneminin Ölü Gömme Geleneği Gün Yüzüne Çıkıyor

Kazılarda elde edilen veriler, Roma ve Erken Bizans dönemlerine ait mezar tipolojisini, sosyal tabakalaşmayı ve dönemin dini inançlarını bir arada değerlendirmeye olanak sağlıyor.
www.arkeolojikhaber.com
Bursa’nın İznik ilçesindeki Hisardere Nekropolü’nde sürdürülen kazılar, Roma ve Erken Bizans dönemlerinin ölü gömme ritüellerini ayrıntılarıyla ortaya koyuyor. 2. yüzyıldan 5. yüzyılın sonlarına kadar kullanıldığı belirlenen nekropolde, fresklerle süslenmiş terrakota oda mezarları, lahitler, hipojeler ve bazilika kalıntıları bulundu. Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Prof. Dr. Aygün Ekin Meriç’in bilimsel koordinatörlüğünde yürütülen kazılar, Nikaia’nın zengin mezar geleneğini aydınlatıyor.
Roma Döneminin Görkemli Mezarları İznik’te Ortaya Çıkıyor
İznik’in yaklaşık 2,5 kilometre dışında, Hisardere mevkiinde bulunan nekropol alanı, Roma İmparatorluğu’nun zengin mezar geleneğine ışık tutuyor. Yaklaşık 10 dönümlük alanda 2018 yılında başlayan kazılar, İznik Müze Müdürlüğü başkanlığında ve Dokuz Eylül Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nün bilimsel katkılarıyla yürütülüyor.
Kazılarda elde edilen veriler, Roma ve Erken Bizans dönemlerine ait mezar tipolojisini, sosyal tabakalaşmayı ve dönemin dini inançlarını bir arada değerlendirmeye olanak sağlıyor. Bölgede bugüne dek farklı tiplerde mezarlar, lahitler, hipojeler ve mezar hediyeleri bulundu. Özellikle İznik’e özgü kırmızı pişmiş topraktan yapılmış terrakota plakalarla çatılan oda mezarlar, dönemin estetik anlayışını yansıtıyor.
Prof. Dr. Aygün Ekin Meriç
Aile Mezarlarında Renkli Freskler ve Cennet Bahçesi Tasvirleri
Kazıların bilimsel koordinatörü Prof. Dr. Aygün Ekin Meriç, nekropolün 2. yüzyıldan 5. yüzyılın sonlarına kadar kesintisiz olarak kullanıldığını belirtiyor. Roma dönemine ait gösterişli lahitlerin yanı sıra, terrakota plaka çatılı aile mezarları en dikkat çekici buluntular arasında.
Meriç, bu mezarların “açılır-kapanır” düzeneğe sahip olduğunu, tek bir mezarın yaklaşık 100–150 yıl boyunca aynı aile tarafından kullanıldığını vurguluyor. Bazı mezarların iç yüzeyleri, cennet bahçesi temaları, kuş motifleri ve bitkisel süslemelerle bezeli fresklerle süslenmiş durumda. Bu süslemeler, hem ölü gömme ritüelinin ruhani boyutunu hem de dönemin sanatsal anlayışını yansıtıyor.
Girişleri merdivenlerle sağlanan hipoje mezarlar ise 2. ve 3. yüzyıllara tarihleniyor. Bu tip mezarlar, yeraltında tonozlu odalar şeklinde planlanmış olup, dönemin seçkin sınıfına ait bireylerin gömüldüğü alanlar olarak değerlendiriliyor.
Nikaia’nın Sosyal Yapısını Yansıtan Ortak Mezarlık Kültürü
Hisardere kazıları, antik Nikaia kentinin sosyal yapısına dair önemli ipuçları da sunuyor. Prof. Dr. Meriç’e göre, nekropolde soyluların, zenginlerin ve dar gelirli sınıfların aynı alana gömülmüş olması, dönemin mezarlık alanlarının sınıfsal bir ayrım gözetmeksizin kullanıldığını gösteriyor.
Kazılarda şimdiye kadar açılmamış, orijinal konumunda korunmuş mezarların bulunması, bölgenin arkeolojik önemini daha da artırıyor. Bu durum, Nikaia’nın Roma İmparatorluğu döneminde bir kült merkezine dönüşmesinin izlerini taşıyor.
Bazilika Keşfi ve Gelecekteki Açık Hava Müzesi Planı
Kazı çalışmaları sırasında 5. yüzyıla tarihlenen üç nefli büyük bir bazilikanın kalıntılarına da ulaşıldı. Yaklaşık 30 x 70 metre ölçülerindeki bu yapı, nekropolün üzerine inşa edilmiş olup, Roma’dan Bizans’a geçiş sürecindeki dini dönüşümü yansıtıyor. Orta nefinde geometrik mozaiklerin yer aldığı bazilika, İznik’te bugüne dek ortaya çıkarılan en büyük yapılardan biri olarak öne çıkıyor.
Prof. Dr. Meriç, bazilikanın duvarlarını takip ederken yeni lahitlere ulaşıldığını ve bu durumun nekropolün bazilika ile birlikte kullanımına işaret ettiğini aktarıyor. Alanın hem dini hem de toplumsal açıdan bütünleşik bir yapıya sahip olduğunu belirten Meriç, “Burası Roma ve Bizans dönemlerinin mezar geleneğini en net biçimde yansıtan bir alan” diyor.
Kazıların tamamlanmasının ardından, Hisardere Nekropolü’nün bir açık hava müzesi olarak düzenlenip ziyarete açılması planlanıyor. Bu sayede İznik’in kültürel mirasının yerinde korunarak bilim dünyasına ve ziyaretçilere kazandırılması hedefleniyor.
Büşra Nur Yıllmaz Aa
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >