Arþiv

Çocuk Kitaplarýmýz

Sare

Strabon

Blog

Ara20

Klasik Dünyaya Rengini Geri Vermek

 |  Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  anatomigüzellikheykelýrkçýlýkklasik heykelmermerpolikromTauroktoni

Klasik Dünyaya Rengini Geri Vermek...

Yazar:  Tarih: 19 Aralýk 2018

Beyaz mermerin güzellikle eþleþtirilmesi evrenin doðasýnda var olan bir gerçeklik deðil, aksine beyaz ýrkýn üstünlüðüne dair fikirleri etkilemeye devam eden tehlikeli bir yapý.

Modern teknoloji, popüler olmasa bile doðruluðu þüphe götürmez bir gerçekliði gün yüzüne çýkardý:antik Batý dünyasýnda yaratýlmýþ heykel, rölyef ve lahitlerin birçoðu aslýnda beyaz deðil, renkliydi. Mermer Greko-Romen zanaatkârlar için deðerli bir materyaldi, ancak heykel için bitmiþ bir ürün deðil daha ziyade renklendirilecek bir tuval olarak görülüyordu. Özenle seçiliyor daha sonra ise altýn, kýrmýzý, siyah, beyaz, kahverengi ve diðer çeþitli renklere boyanýyordu.

Mithra’yý bir boðayý öldürürken gösteren polikrom rölyef. Bu boða öldürme sahnelerine tauroktoni adý veriliyor. C: Carole Raddato/Flickr, CC BY-SA 2.0

Geçtiðimiz yýllarda Avrupa ve ABD boyunca düzenlenen çok sayýda müze sergisinde antik polikromi (çokrenklilik) konusu ele alýndý. Gods in Color (Renkli Tanrýlar) sergisi Münih Glypothek’te açýlýþ yapmasýnýn ardýndan 2003-15 yýllarý arasýnda tüm dünyayý dolaþtý. (Caligula büstü ve Ýskender Lahdi de dâhil bu makaledeki fotoðraflarýn birçoðu bu sergiden alýnmýþtýr.) Dijital hümanist ve arkeologlarýn bu tür sergilerin gerçekleþmesindeki payý büyük. Özellikle, çalýþmalarý Gods in Colorsergisine dayanak saðlayan arkeolog Vinzenz Brinkmann’ýn çeþitli teknolojiler ve ultraviyole ýþýk yardýmýyla antik heykellerin üzerilerindeki küçük boya izlerini analiz ederek bu heykellerin polikrom versiyonlarýný oluþturmasý bu payýn önemini vurguluyor.

Egine’deki Aphaia Tapýnaðý’nýn batý alýnlýðýndan bir okçu heykelinin renklendirilmiþ rekonstrüksiyonu. C: Marsyas/Wikimedia, CC BY-SA 2.5

Polikrominin kamuoyu tarafýndan kabulü ise bambaþka bir konu. Philadelphia Sanat Müzesi’ndeki mitolojik figürlü erken 20. yüzyýl terra cottalarýný dikkatle inceleyen bir ziyaretçinin “Yunanlarýn bu kadar beceriksiz olmasýna imkân yok” dediði belirtiliyor. Renk beceriksizlikle nasýl iliþkilendirilebiliyor? Bu estetik tiksinti nereden geliyor? Birçoklarý için mermer heykellerin saf beyazlýðý bir beklenti dolayýsýyla da klasik bir ideal. Ancak, beyaz mermerin güzellikle eþ tutulmasý evrenin doðasýndan gelen bir gerçeklik deðil. Bu standardýn nereden geldiði ve beyaz ýrkýn üstünlüðüne iliþkin fikirleri etkilemeye nasýl devam ettiði günümüzde göz ardý edilen bir konu.

Klasik heykellere ve lahitlere gelindiðinde çoðu müze ve sanat tarihi kitabýnda ten renginin baskýn bir þekilde neon beyaz olarak verildiðini görüyoruz. Bu durum, antik dünyaya bakýþýmýzý etkiliyor. Neon beyazlýðýn birliði-Akdeniz bölgesi boyunca herkesin beyaz olduðuna dair-yanlýþ bir homojenlik fikrini de beraberinde getiriyor. Gerçekte, Romalýlar insanlarý “beyaz” olarak tanýmlamamýþtý. Peki, bu ýrk algýsý nereden geliyor?

Alçý, boya ve camdan yapýlmýþ MS geç 2. yüzyýla ait Roma-Mýsýr mumya maskesi.

Erken modern Avrupa’da, taksonomiler revaçtaydý. Daha sonraki dönemlerde “bilimsel devrim”olarak terimleþtirilecek þey bitkilerden minerallere kadar her þeyi kategorize etme, etiketleme ve sýralama arzusundan doðmuþtu. Ýnsanlarýn da bu tarz insan aklýnýn ürünü sýnýflandýrma sistemlerine maruz kalmasý an meselesiydi.  Yine ayný dönemlerde, sanatçýlar matematik ve anatomiyle ilgilenmeye ve klasik heykelciliði, yinelenebilir güzellik meselesini orantýlar üzerinden ele almanýn bir aracý olarak kullanmaya baþladý.       

Dönemin en etkin sanat tarihçilerinden biri Johann Joachim Winckelmann’dý. Büyük kitlelerce okunan ve modern sanat tarihi için bir temel oluþturan iki ciltlik eseri Geschichte der Kunst des Alterthums’la (Antikçað Sanat Tarihi) antik sanatýn yeniden yazýldýðý düþünülür. Bu kitaplarda klasik heykelciliðin beyazlýðý övülürken Belvedere Apollonu (Hellenistik döneme ait orijinal bronz heykelin Roma döneminde yapýlmýþ kopyasý ) güzelliðin timsali olarak kabul ediliyor. Tarihçi Nell Irvin Painter Beyaz Ýnsanlarýn Tarihi (2010) adlý kitabýnda Winckelmann’ýn Çinliler veya Kalmuklar gibi diðer milliyetlerden insanlarý hor gören bir Avrupamerkezci olduðunu söylüyor.

Þu an Vatikan Müzesi’nde sergilenen Belvedere Apollon’u 18. yüzyýlda bir güzellik timsali olarak görülüyordu. C: Marie-Lan Nguyen/Wikimedia

Painter, kitabýnda “Kültürel anlamda yüceliðe ulaþmýþ antik Yunanlarýn sanat eserlerini renklendirmek için fazla sofistike olduðuna inandýklarýndan heykelcilikte renk barbarlýkla iliþkilendiriliyor” diye yazýyor. Nitekim o dönemde barbarlýk, renk, nezaket ve beyazlýk arasýnda yaygýn inanýþlarýna uygun baðlar geliþtiriliyordu. Winckelmann’ýn parlak beyaz erkek heykellerini kadýn heykellerine açýkça tercih ettiðini söylemeye gerek bile yok.  Söz konusu tercihte ifade edilmiþ olmasý muhtemel kendi cinsel kimliðine bakýlmaksýzýn, Winckelmann’daki bu cinsel yanlýlýðýn bir ideali sürdürdüklerine inanan beyaz ýrkýn ve erkeklerin üstünlüðünü savunanlar üzerinde etki yarattýðý tartýþmaya mahal vermeyen bir gerçek.   

Elbetteki Winckellann,  Belvedere Apollonu’nu saplantý haline getirmiþ tek erkek deðildi. Flemenk anatomist Pieter Camper da mükemmel güzelliðin formülünü yüzdeki açýlarda bulduðuna inanmýþ ve heykeli eriþilecek bir standart olarak kullanmýþtý. Bu doðrultuda insan ve hayvandaki yüz özelliklerini, özellikle de burundan kulaða ve alýndan çene kemiðine uzanan çizgileri ölçmeye baþlamýþtý. Saptadýðý oranlar daha sonra diðerleri tarafýndan, insanlarý yüzlerinin uzunluðu ve geniþliðini temel alarak kategorilere ayrýþtýran ýrkçý “sefalik indeks”i oluþturmak için kullanýldý. Naziler Almanya’daki Üçüncü Reich dönemi boyunca Aryan ýrkýn üstünlüðü algýsýný desteklemek için bu indeksten faydalandý. 

Pieter Camper’ýn The Works of the late Professor Camper, on The Connexion [sic] between the Science of Anatomy and The Arts of Drawing, Painting, Statuary &c. &c. (London: Charles Dilly, 1794) kitabýndan bir sayfa. C: Metropolitan Sanat Müzesi

Camper’dan sonra gelenler fikirlerinin birçoðunu ya devam ettirmiþ ya da yeni oluþturulmuþ ýrklara karþý çok daha taraflý olacak þekilde yeniden þekillendirmiþti. Klasik alanda çalýþmalar yapan Christopher B. Krebs, Üçüncü Reich’ýn klasik yazar Tacitus’un eserini manipüle etmesi üzerine yazdýðý eseri A Most Dangerous Book’da þöyle söylüyor, “On dokuzuncu yüzyýl boyunca, bilim insanlarý insan anatomisini ölçmekle uzun uzadýya oyalandý. Ne kadar çok veri toplandýysa o kadar az anlamlý sonuçlar elde ediliyordu. Bilimin yetmediði yerde, ön yargý öne çýkýyor ve gözlem yerini görüþlere býrakýyordu.” Bu ön yargýyý, güzelliðin 19. ve erken 20. yüzyýlýn anatomi kitaplarýnda çizelgeleþtirilmesinde açýkça görmek mümkün. Ünlü bir botanikçinin oðlu olan Mathias Marie Duval, týp fakültelerinde yaygýn bir þekilde kullanýlmýþ çok sayýda anatomik model geliþtirmiþ ve antik dünyada asla var olmamýþ beyazýn üstünlüðüne dair fikirleri devam ettirmiþti. Bu fikirler klasik heykelciliðin örneklerinden, özellikle de Belvedere Apollonu’ndan türemiþti.

Günümüzde antik tarih alanýnda alýntý yaptýðýmýzý bilginlerin fikirlerini þekillendirmiþ ýrkçýlýðýn boyutunu kabullenmek ve buna karþý koymada çoðu zaman baþarýsýz oluyoruz. Tenney Frank’ýn “Roma Ýmparatorluðu’nda Irk Karýþýmý” baþlýklý rahatsýz edici makalesi buna örnek olarak verilebilir. Ýlk olarak Haziran 1916’da American Historical Review’da (Amerikan Tarih Cemiyeti tarafýndan üç ayda bir çýkarýlan resmi bir dergi) yayýmlanan bu makalede Frank’ýn “ýrk karýþýmý”nýn Roma Ýmparatorluðunun çöküþüne yol açýp açmadýðýný saptamak için baþta mezar kitabeleri olmak üzere günümüze ulaþmýþ yazýtlarý sayma çabalarýndan bahsediliyor. Yunan tarihçisi Donald Kagan’ýn Roma’nýn düþüþüyle ilgili yazdýðý makaleler koleksiyonunda bu makaleye yorum yapýlmadan yer verilmiþ.   

Bu durumda, Kagan’ýn da bir ýrkçý olduðu söylenemez, ancak en azýndan Frank’ýn makalesini giriþinden son sözüne kadar dikkatlice ele almasý ve bunun Klasik Çalýþmalar alanýnýn temeline inþa edilmiþ kin dolu bir ýrkçýlýk örneði olduðunu vurgulamasý gerekirdi. 

Boyanmýþ terra cotta urne (MÖ 150-100)

Peki, insanlarýn hayal dünyasýnda varlýðýný hala sürdüren kar beyaz antikite algýsýný nasýl yýkacaðýz? Klasikçiler beyazlýk ve antik heykelcilik üzerine yapýlan tartýþmadan ne öðrenebilir?      

Öncelikle, neden bu kadar homojen bir alan olduðumuz sorgulanmalý. ABD’deki Klasik Çalýþmalar alanýnda en önde gelen kuruluþ Society for Classical Studies’e göre 2014’de tüm Klasik Çalýþmalar lisans öðrencilerinin yalnýzca %9’u azýnlýktý. Akademik seviye yükseldikçe bu rakamýn azaldýðý görülüyor. Tam zamanlý kadrolu öðretim üyelerininse yalnýzca %2’sinin azýnlýk gruplardan olduðu belirtiliyor.

Antik dünya üzerine çalýþmalar yapmak isteyen renkli insanlara kolaylýk saðlýyor muyuz? Onlara sunduðumuz antik çevrede kendilerini görebiliyorlar mý? Modern medyada antik dünyayý tasvir eden renkli insanlarýn eksikliði önemli bir mesele. Özellikle film ve video oyunlarý klasik dünyanýn beyaz olduðu algýsýný devam ettiriyor. Örenðin Ryse: Son of Rome adlý oyunda Roma kentini süslemek için beyaz heykeller kullanýlýyor, Roma askerleri ve ana karakterler de tahmin edileceði gibi beyaz, 300 Spartalý adlý filmde ise Persler ‘in zenofobik bir tasvirini görüyoruz.

Klasik Çalýþmalarda daha fazla çeþitlilik görmek istiyorsak, film yapýmcýlarýyla konuþarak, dikkat çekecek makaleler yazarak, akademik yazýmýmýzý açýmlayarak, eriþime açýk hale getirerek ve antik Akdeniz’deki geniþ ten rengi yelpazesini daha da vurgulayarak mevcut algýyý deðiþtirmeliyiz. Burada söylenmek istenen elimize bir kova alýp bütün beyaz heykelleri boyamamýz gerektiði deðil. Müze iþaretlerinin tasarýmý ve uygulanmasýnda daha iyiye gidilmesi, orijinal eserlerin yanýnda 3D rekonstrüksiyonlarýn sergilenmesi ve bilgisayarlý projeksiyon kullanýmý gibi taktikler, klasik heykelciliði olduðu gibi kavramak için baðlamsal bir çerçeve sunmaya yardýmcý olacaktýr. Yanlýþ bir ýrk algýsýnýn oluþmasýna yalnýzca tek bir heykel gerekmiþ olabilir, ancak bu algýnýn yýkýlmasý için hepimize ihtiyaç var. Antik dünyaya rengini geri verme gücü bizde ve bunu biz yapmalýyýz.


Hyperallergic. 7 Haziran 2017.-www.arkeofili.com

Bu yazý hakkýnda yorum bulunamamýþtýr. Ýlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazýya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayýr* Her defasýnda yeniden girmemeniz için