Blog

Tem21

Kretase Tabakalarında Neden Bu Kadar Çok Kehribar Bulunuyor?

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  İklimKehribarKretaseDoğal Ortam



Kretase Tabakalarında Neden Bu Kadar Çok Kehribar Bulunuyor?

"Günümüz ekosistemlerinde bu kadar çok plastik bulunmasının nedenini biliyoruz, ancak Kretase’de büyük miktarlarda reçine üretimini açıklayacak doğal nedenleri ancak tahmin edebiliyoruz".

Zeynep Şoray - www.arkeofili.com

Kretase dönemine ait bu kadar kehribar bulunmasının nedeni ne? Yeni araştırma, kehribar oluşumuna yol açan yoğun reçine üretiminin gizemini araştırıyor.


İspanya Cantabria’daki El Soplao’dan bir kehribar parçası içinde korunmuş böcekler. C: Xavier Delcos

Gelecekten gelen bir gezgin, bir gün gezegende şu anda oluşmakta olan kayaları analiz edebilseydi ne düşünürdü? Şüphesiz bu kişi epeyce plastik parçası bulacak ve bu malzemenin Dünya’daki belirli bir yaştaki kayalarda neden bu kadar bol olduğunu merak edecekti.

Bu, jeologların ve paleontologların uzun yıllar boyunca başka bir maddeyi inceledikten sonra kendilerine sordukları sorunun aynısı: dinozorların yaşadığı ormanların nasıl olduğunu yeniden inşa etmemize yardımcı olan Kretase’den fosilleşmiş reçine olan kehribar.

Yeni yayımlanan ve modern paleontolojinin bu muammasını ele alan bir makalenin ilk yazarı olan Xavier Delclos, “Günümüz ekosistemlerinde bu kadar çok plastik bulunmasının nedenini biliyoruz, ancak Kretase’de büyük miktarlarda reçine üretimini açıklayacak doğal nedenleri ancak tahmin edebiliyoruz.” diyor.

Delclos, “Plastik ve fosil reçinelerin hikayeleri çok farklı, ancak ortak bir noktaları var: Dünya tarihinin bir noktasında yeni ve ilgili bir fenomenin ortaya çıktığını ve kayalara kaydedildiğini gözlemleme merakı.” diyor.

Çalışmanın eş yazarı Enrique Penalver, “Kehribar ve özellikle de kehribarın bolluğu, geçmişin ormanlarında yaşayan, fosil olarak mükemmel bir şekilde korunmuş ve bugün Kretase ormanlarını bazen gerçek dışı görünen bir ayrıntıyla tanımamıza olanak tanıyan birçok organizmayı içinde barındırmasaydı, çok az ilgi çekerdi.” diyor.

Büyük Kehribar Yatakları Nasıl Oluştu?

Günümüzden 145,5 öncesinden 66 milyon yıl öncesine kadar uzanan bir dönem olan Kretase, hızlı bir evrimsel değişim ve organizmaların çeşitlendiği bir zamanı temsil ediyor. Bugün, Kretase’de gezegenin her yerinde bol miktarda reçine yataklarının oluşmasına izin veren baskın koşullar mevcut değil ve dinozorlar zamanında neden bu kadar bol miktarda reçine üretimi olduğu da bilinmiyor.

Delclos ve Penalver, “Yaklaşık 54 milyon yıl boyunca ve Dünya tarihinde ilk kez, bitkiler tarafından kitlesel bir reçine üretimi vardı ve bunun nedenini hala bilmiyoruz.” diyor.

“Bugün kehribar olarak bildiğimiz fosil reçine yataklarını oluşturabilecek üretim miktarlarına hiç ulaşılmamıştı. Barremian’dan Campanian’a kadar, gezegende var olan koşullar sayesinde, belirli kozalaklı ağaç grupları, geçmişin ekosistemlerine gerçek bir pencere açan ve bugün çok önemli paleobiyolojik bilgiler sağlayan büyük fosil reçine birikintileri oluşturabilmişti. Bu zaman aralığına Kretase Reçine Aralığı adını verdik.”

Büyük kehribar yataklarının oluşumu, çok fazla reçine üretme yeteneğine sahip ağaçların varlığını gerektirir. Kretase döneminde, yalnızca evrimsel olarak çiçekli bitkilerden daha yaşlı olan açık tohumlular – örneğin kozalaklı ağaçlar – reçine üretebilirdi. Ayrıca, reçinenin milyonlarca yıl boyunca korunabilmesi için oksijensiz tortul bir ortamda hapsolması gerekiyordu. Peki Kretase’de böyle bir reçine üretimini hangi çevresel ya da biyolojik faktörler koşullandırmış olabilir?

“Çalışmamız, Kretase döneminde iğne yapraklı ormanların gezegende geniş bir alana yayıldığını gösteriyor. Kretase Reçine Aralığı sırasında oluşan bu kehribar yatakları şu özellikleri paylaşıyordu: yalnızca kozalaklı ağaçlar tarafından yüksek reçine üretimi; orman yangınlarında yanan bitki materyalinden kaynaklanan bir malzeme olan fusainin varlığı; farklı yataklar arasında benzer fauna ve floraya karşılık gelen kehribar içinde korunmuş fosiller; ve deniz seviyesinin yükselme aşamalarının başlangıcına denk gelen subtropikal ve ılıman paleoiklimler altındaki geçiş tortul ortamlarında reçine birikimi.”

Çalışma aynı zamanda reçinenin seri üretiminin Kretase Reçine Aralığı sırasında sürekli olmadığını ve her yerde eşit olmadığını gösteriyor: daha yüksek ve daha düşük üretim zamanları olmuştu.

Kretase’nin Kaybolmuş Dünyasına Açılan Bir Pencere

Paleontologlar tarafından dünyanın farklı bölgelerinde bulunan kehribar parçaları, Kretase dönemine ilişkin yeni bilgiler sağlıyor. Bu dönem, anjiyosperm (kapalı tohumlu bitkiler) çiçekli bitkilerin hakim olduğu büyük karasal ekosistemlerin ve günümüz organizmalarının evrimsel çizgilerinin çoğunun ortaya çıkışına tanıklık etti. Kıtaların ve okyanus akıntılarının dağılımı değişti, iklim bugünkünden daha sıcak ve nemliydi ve deniz seviyeleri bugünün kıyı şeridinden 200 metreden fazla yükseldi.

Delclos ve Penalver, “Atmosferde yoğun volkanizma nedeniyle yüksek seviyelerde karbondioksit (CO2) ve aynı zamanda ormanların artık buzla kaplı enlemlere doğru büyük ölçüde genişlemesi nedeniyle oksijen (O2) vardı, bu da büyük ölçekli yangınları artıran bir özellik.” diyor.

Bu, Kretase’nin büyük bölümünde Dünya’ya hakim olan küresel manzara ve doğal ortamdı. Çevresel faktörler, en küçüğünden büyük dinozorlara kadar gezegende var olan organizmaların, özellikle de karasal olanların yaşamını ve evrimini ve farklı türler arasındaki ilişkileri koşullandırdı.

Bu senaryoda, Kretase Reçine Aralığı, Kretase boyunca her yere dağılmış ve özellikle Lavrasya’da ve Gondwana’nın kuzey sınırında yoğunlaşan kehribar kayalarıyla küresel bir fenomen olarak ortaya çıkıyor. Çevresel faktörler küresel ölçekte etkili olurken, bitkiler ve eklembacaklılar arasındaki etkileşim vb. biyolojik faktörler bölgesel ölçekte etkili olmuş olabilir.

“Kretase Reçine Aralığı, çiçekli bitkilerin egemen olduğu, dinozorların yaşadığı ve ilk kuşların ve memelilerin soylarının evrimleştiği modern ekosistemlerin başlangıcında, yok olmuş bir dünyaya açılan büyük bir pencereyi temsil ediyor. Bu dönemi incelemek, filogenetik ilişkiler, soyu tükenmiş organizmalar, bugün birçok grupta tanıyabildiğimiz davranışların başlangıcı, genellikle fosilleşmemiş karasal bir çevrede yaşayanların soyu tükenmiş organizmalarının tür içi ve türler arası ilişkileri (parazitlik, tozlaşma, ebeveyn bakımı, sürü oluşturma, üreme vb.) hakkında maksimum bilimsel ilgiye sahip birçok veri elde etmemizi sağlıyor.”


University of Barcelona. 7 Temmuz 2023.

Makale: Delclòs, X., Peñalver, E., Barrón, E., Peris, D., Grimaldi, D. A., Holz, M., … & Pérez-de la Fuente, R. (2023).

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için