Blog
Mimar Sinan’ın Ustalık Eseri Selimiye Camii’nde Neler Oluyor?

1569-1575 yılları arasında II. Selim tarafından yaptırılan bu yapı, 31.30 metre çapındaki devasa kubbesiyle Sinan’ın dehasını yansıtıyor.
www.arkeofili.com
Mimar Sinan’ın ustalık eseri Selimiye Camii’nin kubbesindeki tezyinatın değiştirilmesi kararına uzmanların ve halkın tepkisi büyüyor.
Mevcut Tarihi hüviyetteki Selimiye kubbesi ile muhtelif hat ve tezyinat alanları ve Yapılması önerilen ve proje onayı alınan yeni restitüsyon-restorasyon projesi ve silinmesi öngörülen hat ve tezyinat alanları
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunan Mimar Sinan’ın Edirne Selimiye Camii’nde yürütülen kapsamlı restorasyon çalışmaları, özellikle ana kubbedeki kalem işi süslemelerin ve hat sanatının değiştirilmesi kararı nedeniyle uluslararası koruma ilkeleri ve tarihi katmanların bütünlüğü açısından büyük bir tartışmanın odağı haline geldi. Projeyi savunanlar “16. yüzyıl özgünlüğüne dönüş” derken, koruma uzmanları “tarihi tahrifat” uyarısı yapıyor.
Mimar Sinan’ın Başyapıtının Önemi
Edirne Selimiye Camii, Osmanlı-Türk mimarlık tarihinin en anıtsal yapılarından biri. Aynı zamanda Mimar Sinan’ın 80 yaşındayken tamamladığı ve “ustalık eserim” olarak nitelendirdiği kompleks. 1569-1575 yılları arasında II. Selim tarafından yaptırılan bu yapı, 31.30 metre çapındaki devasa kubbesiyle Sinan’ın dehasını yansıtıyor.
Selimiye ve Külliyesi, mimari bütünlüğü, 16. yüzyıl imparatorluk İslamı’nın zirvesini temsil eden ahenkli yapısı ve İznik çinilerinin en parlak dönemine ait iç süslemeleriyle “İnsan yaratıcı dehasının bir şaheseri” olarak UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. Eser, form ve tasarım açısından özgünlüğünü koruyor.
Tartışmanın Odak Noktası: Kalemişi ve Hatların Değişimi
Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından Kasım 2021’de başlayan restorasyon kapsamında, caminin ana kubbesini süsleyen mevcut kalem işi ve hatların değiştirilerek, Mimar Sinan dönemindeki 16. yüzyıl tezyinat anlayışına uygun şekilde yeniden düzenlenmesi hedefleniyor.
Bu karar, kubbedeki tezyinatın (kalemişi ve hatların) tamamen kazınıp yerine yeni bir tezyinat yapılmasını öngörüyor.
Söz konusu radikal değişiklik, ulusal ve uluslararası kamuoyunda yankı buldu ve Selimiye’nin ciddi bir tartışmanın odağı haline gelmesine neden oldu.
İki Ana Görüş: Özgünlüğe Dönüş vs. Tarihi Katmanın Korunması
Restorasyon süreci, kubbe tezyinatının sanatsal ve tarihi değerinin ne olduğu konusunda uzmanları ikiye ayırıyor:
Bilim Kurulunun Görüşü: “16. Yüzyıl Tarzına Dönüş”
Restorasyon sürecinde karar sahibi bilim kurulu, mevcut tezyinatın sanatsal açıdan yetersiz ve caminin özgün mimari ruhuna aykırı olduğunu savunuyor.
Uğur Derman (Heyet Başkanı), 19. asrın başlarında, Osmanlı’nın mali sıkıntılar yaşadığı dönemde, İstanbul’daki büyük hattatlar (Mustafa Rakım, Hattat Sami Efendi gibi) yerine Edirne’de “kendilerine hattat denmeyecek seviyede olan” yerel kişilerin camiyi hatlarla doldurmasının kendisini çok rahatsız ettiğini belirtiyor. Mevcut hatların sanatsal ve tarihi değeri olmadığını, kaldırılması gerektiğini vurguluyor.
Prof. Dr. Sadettin Ökten (Heyet Başkan Yardımcısı), Mevcut tezyinatı savunanların, Selimiye’ye “seküler ve modernist bir zihinle” baktığını, yapıyı sadece “tarihi bir eser” olarak ele aldığını, oysa kendisinin Selimiye’yi “Mescid-i Nebevi’nin Edirne’deki iz düşümü” ve “Tevhidin ve sünnetin sembolü” olarak gördüğünü ifade ediyor. Ökten, mevcut tezyinatın barok izlenimler taşıdığını ve bu tür unsurların İslam medeniyet tasavvuru açısından “yanlış ve eksik” bir bakış açısı olduğunu, bu tezyinatın “edepli şekilde kaldırılması icap ettiğini” belirtiyor. Bu süslemelerin Sultan Abdülmecid zamanındaki sıkıntılı dönemlerde ortaya çıktığını düşünüyor.
Semih İrteş (Nakkaş ve Yüksek Mimar), Hazırlanan yeni projenin, Selimiye Camii’nin yarım kubbelerinde bulunan özgün 16. yüzyıl nakışlarını esas aldığını ve bunların orantılı şekilde büyütülerek ana kubbeye taşındığını söylüyor. İrteş’e göre bu, “yeni bir tasarım değil, caminin kendi özgünlüğüne dönüşü”.
Mehmet Özçay (Hattat), Mevcut kubbe yazılarının 16. yüzyıla ait olmadığının belgelerle ve imzalarla sabit olduğunu vurguluyor. Kubbe merkezindeki hatta 1808 (Nakşi), 1883 (Hayri) ve günümüzde yaşayan bir nakkaşa ait üç imza bulunduğunu belirterek, özgün olmayan bu yazıların kaldırılması gerektiğini söylüyor. Yeni hatların Hasan Çelebi’ye ait olduğu düşünülen harfler baz alınarak yapıldığını aktarıyor.
Edirne Selimiye Camii, 19. Yüzyılın sonlarına ait görünümü. (Yıldız Albümleri Kataloğu, İ.Ü. Arşivi)
Uzmanların Görüşü: “Tarihi Katmanların Korunması Gerekir”
Tarihsel Çevre ve Yapı Korumacıları Derneği ve benzeri kuruluşlar, mevcut tezyinatın tarihi belgesel kanıtlarla korunduğunu ve belgelenmiş bir katmanın yok edilmesinin uluslararası koruma ilkelerine aykırı olduğunu savunuyor.
Tarihsel Çevre ve Yapı Korumacıları Derneği, ana kubbe tezyinatının 16. asırdan günümüze kadar mevcut hali korunarak geldiğini iddia ediyor. Bu durum, caminin restorasyon kronolojisi içinde 1751, 1808, 1883, 1950, 1983 ve 2025 yıllarında daima korunarak intikal ettirilmiştir.
Belgesel kanıtlara göre, 1830 tarihli Sayger-Desarnod gravürü ve 1904 tarihli fotoğraflar, kubbenin yaklaşık 200 yıldır aynı desenler ve hatlarla tezyin edildiğini gösteriyor.
Barok Yanılgısı: Mevcut tezyinatın bütünüyle barok üslup olduğu iddiasının temel bir yanılgı olduğunu; tezyinatın zaman içinde sadece boyama kusurlarına ve 19. yüzyılda üslup uyarlamasına uğradığını, ancak desenin temel kurgusunun değişmediğini öne sürülüyor.
Tahrifat Riski: Yeni restitüsyon projesi, Mimar Sinan tarzına dönüş adı altında, kubbeyi beyaza boyamayı ve küçük ölçekli örneklerden derlenmiş bir tığlı rûmili boş tezyinat fikrini sunuyor. Dernek, 450 yıldır korunan zengin tezyinatın yok edilip, varsayıma dayalı, yeknesak bir tasarım uygulanmasının “çok zengin bir kubbe tezyinatının yok edilmesinden başka bir şey olmadığını” belirtiyor.
Kubbedeki Yazıların Kaldırılması: Yeni projede, kubbe merkezindeki 8 adet Esmaü’l-Hüsnâ yazılı madalyonların kaldırılmasının teklif edildiği, bunun tarihi eserde tahrif anlamına geldiği vurgulanıyor. Ayrıca merkezdeki İhlas Suresi istifinin keyfi olarak büyütüldüğü ve yazının metnine müdahale edildiği iddia ediliyor.
Uluslararası İlkeler: Uluslararası ve ulusal koruma tüzüklerinin, belgelenmiş tarihi katmanların korunmasını ve farazi müdahalelerden kaçınılmasını temel ilke olarak kabul ettiği belirtiliyor.
İlber Ortaylı’dan Uluslararası Uzman Çağrısı
Tarihçi İlber Ortaylı sosyal medyadan yaptığı açıklamada, restorasyon sürecine dair endişelerini dile getirerek, bu tür kararların ya ehliyetsizce ya da “takım kayırmasıyla” alındığını öne sürdü.
Ortaylı, Selimiye’nin Sinan’ın en büyük eseri olduğunu ve her toplumun tekeline alıp harcayacağı bir miras olmadığını belirterek, tehlike altındaki dünya mirasları için uluslararası hakem (UNESCO uzmanları) çağrılması gerektiğini belirtiyor. Ortaylı, 3-5 kişiyle, hatırla teşekkül ettirilen anıtlar kurullarıyla çözülecek bir mesele olmadığını dile getiriyor.
Edirne Selimiye Camii, 19. Yüzyılın sonlarına ait görünümü. (Yıldız Albümleri Kataloğu, İ.Ü. Arşivi)
Kurul Kararlarındaki Çelişkiler ve Şeffaflık Sorunu
Yusuf Yavuz’un haberine göre Edirne Kent Konseyi, restorasyon sürecinin uzun süredir şeffaflıktan uzak yürütüldüğünü, uzmanların sahaya erişiminin engellendiğini ve kamuoyuna sağlıklı bilgi aktarılmadığını söylüyor. Kent Konseyi, Selimiye Camii’nin “kimsenin deneme tahtası olamayacak kadar değerli bir miras” olduğunu vurguluyor.
Yeni kalem işi restitüsyon projesi (Selimiye Camii Tetkik ve Tahkik Heyeti tarafından sunulan), başlangıçta Bilim Kurulu ve Koruma Bölge Kurulu tarafından yeterli belge ve bilimsel veri sunulamaması gerekçesiyle üç defa reddedilmişti.
Ancak, 29.07.2025 tarihinde Edirne Koruma Bölge Kurulu, daha önce onaylanmış ve uygulaması tamamlanmış kalem işi projelerinin onayını iptal ederek, resmî hüviyeti bulunmayan heyetin sunduğu yeni restitüsyon projesine onay vermişti.
Bu karar, Tarihsel Çevre ve Yapı Korumacıları Derneği tarafından usule ve mevzuata aykırı bulundu, zira mevcut Bilim Kurulu kararlarını görmezden gelmiş ve devleti kendi kararları içinde çelişkiye düşürmüştü. Bu hukuksuz kararın, Selimiye Camii’nin UNESCO Dünya Mirası listesinden düşmesi riskini taşıdığı da ayrıca belirtildi.
Kent Konseyi, restorasyon süreci bilimsel, etik ve uluslararası koruma ilkelerinin gerisindeyse, çalışmaların durdurulmasını ve bir hasar tespit sürecinin başlatılmasını talep ediyor.
“Bilim Dışı Müdahale”
Tarihsel Çevre ve Yapı Korumacıları Derneği, yaptığı açıklamada, Selimiye Camii restorasyonunda bilim dışı müdahale tehlikesine vurgu yapıyor.
“Edirne Selimiye Camii’nin sıvaüstü kalemişi hatları ve tezyinatı hakkında “restorasyonu yapan ekibin hazırladığı” ekteki yazıya göre;
Edirne Selimiye Camii’nin restorasyonunda yapılan kalemişi ve süslemeler bilimsel verilere dayanarak 2024 de tamamlanmıştır, ancak “Selimiye Camii Tetkik ve Tahkik Heyeti” adı altında Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi’nden yetkilendirme yazısı alarak yeni bir restitüsyon projesi önerilmesi ve bu projenin koruma kurulu tarafından defalarca reddedildiği halde en sonunda kabul edilmesi(!) UNESCO süreci ve kamu yararı açısından da risk taşımaktadır.
Mimar Sinan bütün eserlerinde farklı mimari ve tezyinat kurgusu kullanmıştır, mevcut kubbe süslemeleri de Selimiye’ye özel olarak tasarlanmış olup, raspa gibi bilimsel verileri yok sayarak bunların silinmesi bilimsel ve sanatsal açıdan ciddi kayıplar yaratacaktır.”
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >