Arþiv

Çocuk Kitaplarýmýz

Sare

Strabon

Blog

Ara22

Mor Tutkusuyla Geliþen Bir Ticaret Aðý: Fenikeliler

 |  Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  AsurBüyük ÝskenderFenikelilerKumaþMakedonMýsýrMorMurexPompeiusTicarteTyrianYunan

Mor Tutkusuyla Geliþen Bir Ticaret Aðý: Fenikeliler

Denizci Fenikeliler, deniz salyangozlarýndan hazýrlanmýþ ve güçlü krallar tarafýndan arzulanan mor boya için büyük Akdeniz pazarýný kontrol ediyordu.

Fenike ticaret gemisini betimleyen rölyef, MÖ 4. yüzyýl.

Fenike mitlerinden birinde güzeller güzeli nymphe Tyrus ve onun kalbini kazanmaya çalýþan tanrý Melkart’tan bahsedilir. Melkart, Tyrus’a layýk bir hediye bulabilmek için sadýk av köpeðine günümüz Lübnan’ýnýn sahillerini didik didik ettirir. Köpek arayýþýndan döndüðünde aðýzý mosmor haldedir. Aðýzlýða daha yakýndan bakan Melkart, köpeðin diþlerinde mor renkte, ýþýltýlý bir deniz kabuðu görür.

Köpeðinin adeta bir hazineye denk geldiðini fark eden Melkart vakit kaybetmeden bunu Tyrus’a gösterir. Gördüðü rengin güzelliðine kapýlan Tyrus, kendisine ayný renkte bir elbise vermesi koþuluyla Melkart’la evlenmeyi kabul eder. Kararlý ve iþten anlayan Melkart yeteri kadar deniz kabuðu toplayarak sevgilisinin arzusunu yerine getirir ve böylelikle “Tyrian Moru” ortaya çýkmýþ ve Fenikelerin kumaþ ticareti baþlamýþ olur.

Söz konusu mit her ne kadar daha sonraki Greko-Roma geleneðine dayanýyor olsa da, Tyrian sikkelerinde deniz kabuðu çiðneyen köpek tasvirlerine rastlanýyor, bu da hikayenin Fenike kimliðiyle baðlantýlý olduðunu ve hatta Fenike kökenli olabileceðini gösteriyor. Tyrian morunun doðuþuna dair mitleþmiþ anlatýmlar bulunsa da bu rengi veren boya Fenike tarihi ve ekonomisini belirleyip þekillendirmede temel bir rol oynamýþtý.

Theodoor van Thulden, 1636-1638

 

Denizin efendileri
 

MÖ 1. binyýlda Akdeniz’in en etkili halklarýndan olan Fenikeliler ayný zamanda modern tarihçiler tarafýndan en az anlaþýlabilen halklardan da bir tanesi.  Gerçekte, “Fenike” adý verilen bir krallýk olmamasý ve Fenikeliler olarak bahsedilen uygarlýðýn günümüz Lübnan, Suriye ve Kuzey Ýsrail kýyýlarý boyunca uzanan bir dizi kentten oluþmasý, bu uygarlýk hakkýnda bilinenlerin azlýðýný vurgular nitelikte.

Fenikeli isminin kendilerine Yunanlar tarafýndan, mor renge ithafen verildiði düþünülüyor. Kökeni her ne kadar belirsiz olsa da phoinix kelimesinin kýrmýzýya çalan mor rengi ifade etmede kullanýldýðýna ve zamanla Fenikelilere özgü mor kumaþ anlamýna gelen bir kelimeye evrildiðine inanýlýyor. Popüler bir diðer varsayým ise kelimenin, bazýlarýnca mor boya kullanýmýný baþlattýðýna inanýlan efsanevi kral Phoinix ile baðlantýlý olduðu yönünde. 

Yunanlarýn Fenikeli kelimesini ilke kez MÖ 9. ila 7. yüzyýllar arasýnda bir dönemde kullandýðý biliniyor ancak kelimenin Fenike dili de dahil olmak üzere hiçbir antik Yakýn Doðu dilinde karþýlýðý bulunmuyor.

Ticaret, denizcilik, kaþiflik ve  yerleþimcilikte önde gelen Fenikeliler, Suriyeli ve Kenanlý komþularýnýn aksine birleþik bir ordu imparatorluðu veya krallýk yaratma çabasýna girmemiþti.  Bunun yerine, en önemlileri Arvad, Byblos, Berot (modern Beyrut), Sayda, Sarepta ve Sur olan keskin sýnýrlarla baðýmsýz birkaç þehir devletiyle birleþmeyi yeðlediler. Politik olarak otonom bu þehir devletleri belirleyici birtakým kültürel karakteristik ve özelliðin yaný sýra ortak bir dil ve yazýyý da paylaþýyorlardý. Bu þehir devletlerinin denizcilik ve ticarette de birleþmiþ olmasý modern tarihçilerin onlarý farklý bir uygarlýk olarak karakterize etmelerine yol açsa da Fenikeliler hiçbir zaman ortak bir kimliðe sahip olduklarýný düþünmemiþti. “Fenikeliyim”den ziyade “Byblosluyum” veya “Saydalýyým” diyerek kendilerini vatandaþý olduklarý þehirlerle tanýtýyorlardý.

Bir Fenike gemisinin replikasý.

Antik dönemde komþularý olan Mýsýrlýlar, Yahudiler ve Neo-Asurlular Fenikeleri, Akdeniz boyunca sergiledikleri ticari becerileri öfke ve kýskançlýk uyandýrmanýn yaný sýra saygý ve takdiri de hak eden mükemmel denizciler olarak görüyordu. Yabancýlarýn Fenikelilerin üstün ticari becerilerine iliþkin görüþleri, ticaretin Fenike kültüründeki merkeziliðini gösteren edebi ve arkeolojik kaynaklarla da destekleniyor. MÖ 5. yüzyýlýn sonlarýnda, ticaret yollarý doðuda Hindistan’dan batýda Kuzey Afrika’daki Mogador’a kadar uzanan Fenikelerin sahip olduklarý aðlar tüm Akdeniz’in yaný sýra Karadeniz, Kýzýldeniz ve Basra Körfezi’nin önemli noktalarýný da kapsýyordu.

Fenikeliler bu noktalar boyunca metal süs eþyalarý, mücevherler, oymalý fildiþi, sedir aðacý, biblolar, þarap ve zeytinyaðý da dahil çeþit çeþit ürünün ihracatýný yapýyordu. Tüm bu mallarýn arasýnda en dikkat çekeni þüphesiz üstün kaliteli parlak renkli kumaþlardý. Homeros, Ýlyada’sýnda  Troya kraliçesi Hekabe’ye layýk bu kumaþtan þöyle bahseder:

Güzel kokulu ambara indi ana. Orada renk renk þallar vardý. Sidonialý kadýnlarýn iþlediði þallar. Engin denizin ötesinden Helene’yi kaçýrdýðýnda, tanrýya benzer Aleksandros Sidon’dan getirmiþti. Hekabe seçti þallardan bir tanesini, armaðan diye götürdü Athena’ya, en büyüðü, en güzel iþlenmiþiydi o, parlýyordu sandýðýn dibinde yýldýzlar gibi.

Fenikelilerin Asurlara ödediði vergiler arasýnda parlak renkli giysiler ön plandaydý. Eski Ahit’te peygamber Hezekiel, Sur kentiyle yapýlan deðerli eþya ticaretinden bahsederken Sur’daki güvertenin gölgeliðinin Eliþa kýyýlarýndan gelen mor kumaþtan yapýldýðýný söyler.

Mor, Bizans Ýmparatorluðu’nda kraliyet ailesine özeldi ve mor boya üretimi dikkatle kontrol ediliyordu. Ýmparatoriçe Theodora, Ýtalya’nýn Ravenna kentindeki San Vitale’deki Kilise’de bu 6. yüzyýl mozaiðinde mor renkle sarmalanmýþ.

 

Paha biçilmez mor
 

Antik dönemlerde, kumaþ üretimi zanaatlarýn en meþakkatlisiydi. Kültürel, sosyal ve ekonomik önemi ise su götürmezdi. Giyim kuþam insanlarý yalnýzca dýþ unsurlardan korumakla kalmýyor ayný zamanda sosyal statülerini de göz önüne seriyordu. Halý kilim formuna getirilerek olay ve hikaye anlatmada bir araç haline gelen kumaþ öyle deðerliydi ki bir tür para birimi olarak kullanýlmaya baþlanmýþtý.

Günümüze yalnýzca birkaç parça ulaþabildiðinden Fenikelilerin kumaþý nasýl ürettiði veya bu kumaþýn tam olarak nasýl gözüktüðü hakkýnda çok az þey biliniyor. Söz konusu kumaþ hakkýndaki bilgi kýtlýðýnýn aksine, antik kaynaklar mor boyanýn üretimi ve kullanýmý hakkýnda oldukça detaylý anlatýmlar sunuyor. Arvad, Beyrut, Sayda, Sarepta, Sur ve Levant kýyýlarý boyunca uzanan diðer kentlerde mor rengi veren murex adlý deniz kabuklusunun toplanmasý, iþlenmesi ve boya elde edilmesi için kurulan çok sayýda atölyenin keþfi bu sektörün Fenikeliler için ne denli önemli ve yaygýn olduðunu gözler önüne seriyor.

Romalý doða bilimci Büyük Plinius MS 1. yüzyýlda kaleme aldýðý eseri Historia Naturalis’de boyanýn nasýl üretildiðine dair en kapsamlý anlatýyý sunuyor. Anlatýya göre boyanýn temel ham maddesi Murex trunculus ve Murex brandaris adý verilen iki deniz kabuklusunun mukus bezlerinden elde edilen opak bir sývý. Kabuklulardan ilki kraliyet mavisi denilen mavi-mor boyayý elde etmede kullanýlýrken diðeri Tyrian moru için kullanýlmaktaydý.

Mor renk boyanýn ham maddesini oluþturan murex trunculus

 

Her iki boya da oldukça kalýcýydý, bunlarla boyanan kumaþlar kolay kolay solmuyordu ki bu antik dönem boyalarý için son derece nadir bir özellikti. Ne var ki üretimi sýrasýnda ortalýða hiç de hoþ olmayan bir koku yayýlýyordu. Böylesine deðerli bir ürünün böylesine nahoþ bir süreçle ortaya çýkarýlýyor oluþu Plinius gibi antik yazarlarýn kaleminden kaçmamýþtý.

Her bir murexten yalnýzca birkaç damla mukus elde edilebildiðinden ticaret yapýlabilecek miktarda Tyrian morunun üretilmesi için devasa miktarlarda murex toplamak gerekiyordu. Arkeologlar ortalama boyuttaki 12.000 yumuþakçadan yaklaþýk 1.5 gr boya elde edildiðini hesapladý. Bu kadar bir miktar normal ölçüde bir elbisenin yalnýzca küçücük bir kýsmýný boyamaya yeterdi. Küçük bir parça kumaþý boyamak için bile muazzam miktarda murex toplanmasý gerekliydi. Tüm bir elbisenin boyanmasý bir servete eþ deðerdi.

Sonuç olarak, Tyrian moru o dönemlerde eþ deðer miktarda altýn ve gümüþten çok daha deðerliydi nitekim mor renkli kumaþlar olaðanüstü yüksek fiyatlara satýlýyordu. MÖ 4. yüzyýlda yaþamýþ tarihçi Theopompus’a göre Kolofonlu erkekler o dönemlerde krallar arasýnda bile zor eriþilir bir þey olan mor kýyafetlere bürünmüþ halde kenti turluyordu, daha sonra çokça raðbet gören mor boya aðýrlýðýnca gümüþe satýlýyordu.

Gerçekte, mor boya öylesine raðbetteydi ki cin fikirli bazý tüccarlar artan talebi karþýlayabilmek için düþük kalite bir sürü ton ortaya çýkarmýþtý. Bu olay nedeniyle, mor renkli kumaþ parçalarý ve çömlek kýrýklarý kraliyet mavisi veya Tyrian morunun az rastlanýr örnekleri olarak ilan edilmeden önce arkeologlarca bir dizi kimyasal analize tabi tutuluyor.

Bir Fenike gemisi ve bir hipokampus tasvir eden sikke. MÖ 6. ila 1. yüzyýllar arasý. Ulusal Arkeoloji Müzesi, Beyrut

 

Kaybolan canlýlýk
 

Lübnan kýyýlarýnda yüksek miktarlarda bulunuyor olsa da talep arzý aþtýðýnda Akabe Körfezi gibi Akdeniz’in diðer bölgelerinden murex ihraç edilmeye baþlandý. Yerel murex popülasyonlarýnýn seyrelmesi iyice artan boya talebiyle birleþince Fenikeliler sektörü canlý tutup daha da geliþtirmek için elveriþli yerler aramaya koyuldu.

Ýspanya’daki Almuñécar, Toscanos ve Morro de Mezquitillaü, Tunus’taki Kartaca, Kerkouane, Jerba, ve Fas’taki Suvary’de oldukça büyük miktarlarda ezilmiþ murex kabuklarýna rastlanmasý Hem Ýberya hem de Kuzey Afrika’da büyük çapta mor boya üretimi yapýldýðýný kanýtlýyor. Plinius’a göre Sur’dan sonra en çok mor boya üretilen yer Kuzey Afrika’daki Meninx kentiydi. Bu durumda mor renge olan raðbetin Fenikelilerin en büyük baþarýsý olan, diðer mallarýnýn yaný sýra ihraç ettikleri alfabenin tüm Akdeniz boyunca benimsenmesi ve yayýlýþýyla paralel olarak ilerlediði söylenebilirdi.

Fenike kentleri varoluþlarýnýn büyük bir kýsmýnda, Mýsýr, Asur, Babil ve Pers Ýmparatorluðu da dahil diðer büyük imparatorluklarýn hizmetinde geliþmiþti. Zenginlik ve ihtiþamýyla hýrslý fatihlerin dikkatini çeken Fenike’nin sonunu getiren de MÖ 332’de Sur’u talan eden Büyük Ýskender oldu. Sonraki 270 yýl boyunca son derece katý bir Makedon yönetimine maruz kalan Fenike MÖ 1. yüzyýla gelindiðinde, tarihi kayýtlarda halkýndan Yunanlar olarak bahsedilecek kadar Yunanlaþmýþtý.

Romalý general Pompeius’un MÖ 64’de Seleukos Ýmparatorluðu’nun son kalýntýlarýný zapt etmesiyle Fenike kentlerinin bir sonraki hakimi Roma oldu. Resmiyette Fenike, Roma eyaletlerinden biri ve Romalýlaþma döneminin müjdeleyicisi olan Suriye’ye baðlýydý. MS 1. yüzyýlýn bitiminde, Makedon ve Romalýlarýn bölgeye geliþinden önce var olan yerel kültüre dair pek az þey yaþamaktaydý.

Fenikelilerin ekonomik üstünlüðü zaman içinde azalýp yok olsa da yarattýklarý mor kumaþ endüstrisi canlý kalýp geliþmeye devam etti. Mor kumaþ yalnýzca zengin ve nüfuzlu kimselerin eriþebileceði lüks bir eþyaydý. Kimin mor giyip kimin giyemeyeceðini hükme baðlayan yasalar bile çýkmýþtý. Romalýlar taþtan oyma havuzlarda murex yetiþtirme gibi mor kumaþ endüstrisini ilerleyen yüzyýllarda da canlý tutacak kendilerine özgü çeþitli yöntemler geliþtirmeye baþlamýþtý. Mor boya üretimi Roma Ýmparatorluðu’nun doðu yarýsýnda, Konstantinopolis’in MS 1204’de yaðmalanmasýna kadar devam etti. Bugün, sentetik boyalar ve üretimdeki ilerlemeler mor kumaþý herkes için eriþebilir hale getirdi. Eriþimdeki bu eþitliðe raðmen, Tyrian moru bugün hala birçok ülkede asalet, zenginlik ve ihtiþamý çaðrýþtýrýyor.

 

National Geographic.

 

www.arkeofili.com

Bu yazý hakkýnda yorum bulunamamýþtýr. Ýlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazýya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayýr* Her defasýnda yeniden girmemeniz için