Blog

Ağu27

Neandertaller Akdeniz’de Seyahat Etmiş Olabilir

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  AkdenizEgeGiritNakşaneandertalseyahat



Neandertaller Akdeniz’de Seyahat Etmiş Olabilir...

Yazar:  Tarih: 26 Ağustos 2018

Homeros’un destanında Akdeniz’e seyahat eden Odysseus, antik öncülerden birisi olabilir. On yıl önce arkeologlar, Yunanistan’ın Girit adasında, günümüzden yaklaşık 130.000 yıl öncesine ait taş aletler bulduklarını bildirdiklerinde, diğer arkeologlar bu haber karşısında şaşırmış ve şüpheci yaklaşmışlardı. Fakat o zamandan sonra, o bölgede ve diğerlerinde yapılan araştırmalarla, taş devri denizcileri ile ilgili ikna edici kanıtlar artmaya başladı ve bu kişilerin, soyu tükenmiş kuzenlerimiz Neandertaller oldukları daha dikkate değer bir olasılık olarak karşımıza çıktı.

Las Vegas’taki Nevada Üniversitesi’nde arkeolog olan Alan Simmons, Amerikan Arkeolojisi Derneği’nin toplantısında son buluntulara dair konuştu. Simmons, “Buluntular, denizlere gitme isteğinin kuvvetli olduğunu gösteriyor ve bunu yapmak için gerekli olan bilişsel ve teknolojik aletler, modern insanlardan daha önceye tarihleniyor.’’

Brown Üniversitesi’nden arkeolog John Cherry ise, “Bronz Çağ’a kadar denizcilerin olmadığı yönünde olan tutucu fikirler yakın zamana kadar mevcuttu fakat şimdi denizci Neandertaller hakkında konuşuyoruz. Bu oldukça şaşırtıcı bir değişim.” diyor.

Bilim insanları uzun bir süre, bir deniz aracı inşa etme ve onu yönetme ve ardından uzak bir sahile gitme kabiliyetinin sadece tarım ve hayvanların evcilleştirilmesi ile yapılabildiğini düşündüler. Hollanda’da bulunan bilinen en eski tekne, sadece 10.000 yıl öncesine dayanıyor ve yelkenliyle ilgili ikna edici kanıtlar sadece Mısır’daki Eski Krallık’ta MÖ 2500 civarında ortaya çıkıyor. Denizcilerin Hindistan’dan Arabistan’a kadar açık okyanusu geçtiğine dair fiziksel kanıt ise MÖ 2000’lerden önce yoktu.

Fakat Avrasya’ya yayılmış sayısı artan taş alet ve ara sıra bulunan kemikler, bambaşka bir hikaye anlatıyor. (Ahşap tekneler ve kürekler Neandertaller devrinden bu günlere kalamazlar.) Homo erectus gibi insan türünün ilk üyelerinin, bir milyon yıl önce Endonezya’da Flores ve Sulawesi gibi adalara derin sulardan geçerek gittikleri biliniyor. Modern insanlar 65.000 yıl önce güvenilmez suları aşarak Avustralya’ya geçtiler. Ancak her iki durumda da, bazı arkeologlar denizcilerin erken dönemlerde teknelerin tsunamiler aracılığıyla kaza eseri sürüklenmiş olabileceklerini düşünüyorlar.

Bu bilgilerin aksine, Akdeniz’den gelen kanıtlar, kasıtlı gemi yolculuklarına işaret ediyor. Arkeologlar, Girit gibi çok sayıda Akdeniz adasında, tarım sonrası süreçten çok daha eski tarzda taş aletler buldular ancak bunları istisnalar kabul edip olarak gözardı ettiler.

2008 ve 2009 yıllarında, Thomas Strasser ve ekip arkadaşı Curtis Runnels, güney sahil köyü Plakias’ın yakınında yüzlerce taş alet buldular. Strasser’in söylediğine göre kazmalar, baltalar, kazıyıcılar, ikiyüzlü baltalar oldukça çoktu ve bir seferlik kaza sonucu oluşabilecek şeylere benzemiyorlardı.  Ayrıca aletler, erken denizcilerin kimliğine dair ipuçları sunuyor: Eserler, Homo erectus tarafından bir milyon yıldan fazla bir süre önce geliştirilen Aşölyen aletlere benzemekte ve yaklaşık 130.000 yıl öncesine kadar Neandertaller tarafından da kullanılmakta.

Nakşa adasındaki Stelida’da, araştırmacılar Neandertaller tarafından yapılmış olma ihtimali olan taş aletler buldular. C: Jason Lau/Stelida Naxos Arkeoloji Projesi

Strasser, bulunan aletlerin Yakın Doğu’dan Avrupa’ya doğru Neandertaller tarafından yapılan bir deniz göçünü temsil edebileceğini ileri sürüyor. Araştırma ekibi aletlerin etrafındaki toprağı tarihlendirmek için birçok yöntem kullandı ve sonunda en az 130.000 yıl önceye ait olduğunu ortaya koydu fakat daha net ve kesin bir tarih ortaya koyamadılar. Ayrıca alanın stratigrafisi net değil ve artan sorular genelde aletler ile gömülü olduğu toprak kadar eski olup olmadığı ile ilgili. Yani diğer arkeologlar konu hakkında şüpheci yaklaşıyorlar.

Ancak sürpriz keşif, araştırmacıları bölgeye ek alanlar için araştırmaya teşvik etti. Olası Neandertal eserleri, Nakşa adasındaki Stelida da dahil olmak üzere bir dizi adaya dağılmış olmalıydı. Nakşa adası, Ege Denizi’ndeki Girit’in 250 kilometre kuzeyinde yer alıyor. Buzul zamanlarında bile, yani deniz seviyelerinin daha düşük olduğu dönemde, muhtemelen sadece deniz aracıyla erişilebilirdi. McMaster Üniversitesi’nden Tristan Carter’ın önderliğindeki bir Yunanistan-Kanada ekibi, bir şist taş ocağı toprağının içine gömülü yüzlerce alet ortaya çıkardı. Bulunan el baltaları ve bıçaklar, Neadertallerin ve Homo Sapienslerin 200.000 yıl önceden 50.000 yıl önceye kadar kullandıkları Musteryen Endüstriye benziyordu. Bu aletler, Aşölyen türlerinden daha karmaşık bir yonga elde etme metodu gerektiriyordu.

Eserler üzerindeki tarihleme çalışmaları devam ediyor ama Carter yayınlanmamış net olmayan yorumları reddediyor. Ancak Cherry, Nakşa kanıtlarının ikna edici olabileceğini dile getiriyor çünkü iyi şekilde tabakalanmışlar.

“Çok inandırıcı, çünkü in situ (bir eserin kullanıldığı yerde bulunmuş olma durumu) halde çok fazla alet var, burası Musteryen aletlerde dolu bir şist taş ocağı” diye ekliyor Cherry gibi kazıya katılmamış bir araştırmacı olan Strasser.

Kefalonia ve Zakynthos’un batı İyon adalarında Musteryen gibi görünen diğer Paleolitik aletler ele geçmişti. Bölgelerin bolluğu, amaca yönelik yerleşim düşüncesine ağırlık katıyor. Simmons, “İnsanlar, adalara düşündüğümüzden çok daha erken gidiyorlardı.” diyor.

Yunanistan’ın Selanik Aristoteles Üniversitesi’nde arkeolog olan Nikos Efstratiou: “Ancak, bugünün adalarının hangilerinin onlarca bin yıl öncede gerçekten ada olduğunu belirlemek zor. Bu durum yerel kara hareketlerine ve deniz seviyesi değişikliklerine bağlı.” diyor. Ege’deki Lemnos adasında, Efstratiou ve ekibi, 10.000 yıldan daha eskiye tarihlenen Paleolitik av kampı olduğunu düşündüğü bir alan keşfetti. Fakat Efstratiou, adanın o zamanlar anakaradan ayrı olup olmadığına emin değil. Efstratiou, arkeologların anakara ve adalarda yapılan alet çeşitlerini daha iyi tanımlamaları gerektiğini, böylece anakara ve ada halkları arasında bağlantılar bulabileceklerini dile getiriyor.


Sciencemag. 24 Nisan 2018.-www.arkeofili.com

 

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için