Blog

"Arkadaşlarla telleri çekerken fark ettim. Yetkililere bildirdim. Uzun bir hayvana ait olduğunu tahmin ettik, dinozor olabilir yaklaşık 25 metreye yakın bir mesafesi var. Yakın bir zamanda oluşan bir şey değil, fosilleşmiş artık kemikler. Ben belgesel kanallarını çok izlerim bu tür şeylere merakım var dikkatimi o yüzden çekti" diyen Dursun Tekeli'yi suçlamak mümkün değil ve fosil olma ihtimaline karşı bulduğu nesneleri yetkililere teslim etme duyarlılığından dolayı kutlamak da gerekiyor.

Medya dinozor fosili bulunabilinirmiş gibi haber yaptı

Ancak bu masum şüpheden "rank" çıkartmak isteyen internet siteleri haberi "Niğde'de Dinozor Fosili Bulundu" başlığı ile verecek kadar duyarsız olunca milyonlarca vatandaş dinozor fosili bulunabileceğine inandı.

Oysa fosil olsa dahi dinozorlara ait olma ihtimali bulunmayan kalıntıların sadece traverten taş yumruları olduğu ortaya çıktı.

Valilikten yapılan açıklamaya göre, Ulukışla ilçesine bağlı Başmakçı köyü yakınlarında "dinozor fosili bulunduğuna" dair sosyal medyadaki paylaşımlar üzerine konunun uzmanları tarafından bölgede inceleme yapıldı.

 

 

İnceleme sonucunda fosil kalıntılarına benzetilen malzemelerin, bölgenin jeolojik yapısına uygun kalsiyum karbonat içerikli traverten taş yumruları olduğu tespit edildi.

 

 

Türkiye'de neden dinozor fosili bulma ihtimali yok?

Türkiye'de dinozor fosili bulmak neredeyse imkansız ve bulunma ihtimali varsa da onun sadece suda yaşayan bir dinozor türü olması muhtemel...

Çünkü Anadolu coğrafyası jeolojik olarak hayli genç 3. Jeolojik zamanda oluşmaya başlayan ve 4. Jeolojik zamanda şekillenen bir kara havzası. Dinozorlar ise 2. Jeolojik zamanda yaşadı.

Dinozorlar 245 milyon yıl önce Triyasik Dönemde ortaya çıktı ve 6 milyon yıl önce yani Geç Kretase Dönemi’nde yol oldu. Dünya o zaman henüz kıtalara ayrılmamıştıve “Pangea" adı verilen tek bir kara parçası halindeydi. O dönem de deniz suları da Hint, Büyük, Pasifik okyanuslarına bölünmemiş ve “Panthalassa” denilen tek parçaydı. Geç Kretase Dönemi’nde adacık sayılacak Uludağ gibi bir iki yükselti dışında Anadolu tamamen sular altındaydı.