Blog
Part Savaşçısı: Gelişmiş Silah, Yetersiz Cerrahi

Liyarsangbon arkeolojik alanı, Gilan’ın Amlash bölgesinde, Part ve kısmen Sasani dönemlerine tarihlenen, yaklaşık 27 hektarlık geniş bir alan. Bu çalışma, alanda bulunan 77 iskeletten biri üzerinde yoğunlaştı.
www.arkeofili.com
Part Dönemi·’nden çarpıcı tezat: İran mezarlığında bulunan, iyileşmiş ok yarası, i·leri· metalurji ve sınırlı cerrahi·yi· ortaya çıkardı.
İran’daki mezarlıkta bulunan Part dönemi savaşçısının ok saplanmış kemiği. C: Eghdami, M. R., Roudbordeh, M. G., & Navaeiyan, M. (2025).
İran’ın Gilan bölgesindeki Liyarsangbon Mezarlığı’nda Part dönemine (MÖ 247 – MS 224) ait iskelet kalıntıları üzerinde yapılan yeni bir araştırma, antik savaş ve tıp becerilerine dair önemli bilgiler sunuyor. Bilim insanları, bir bireyin sağ kaval kemiğine (tibia) saplanmış demir bir ok ucunun, dönemin metalurji dehasını ve cerrahi yetersizliğini aynı anda gözler önüne serdiğini belirtiyor.
Liyarsangbon arkeolojik alanı, Gilan’ın Amlash bölgesinde, Part ve kısmen Sasani dönemlerine tarihlenen, yaklaşık 27 hektarlık geniş bir alan. Bu çalışma, alanda bulunan 77 iskeletten biri üzerinde yoğunlaştı.
İncelenen iskelet, mezarda sol tarafına doğru bükülmüş bacaklarla, doğu-batı yönünde (baş-ayak) yatırılmış yetişkin bir erkeğe aitti. Mezarda, çanak çömlek ve metal eşyalar dahil olmak üzere toplam 17 eser bulundu.
Ustalık Gerektiren Silah: Demir Ok Ucu
Araştırmanın odak noktası, iskeletin sağ kaval kemiğine (tibia) derinlemesine saplanmış olan demir ok ucuydu. Kemiğin tahrip edilmemesi amacıyla XRF (X-ışını floresansı) ve Quantometer gibi zarar vermeyen test yöntemleri kullanıldı.
Analizler, ok ucunun birincil olarak demirden dövüldüğünü doğruladı. XRF analizlerinde ortalama demir konsantrasyonu yüzde 89.93, Quantometer analizlerinde ise yüzde 90.93 olarak ölçüldü.
Ok ucunun tasarımı, keskin hassasiyetiyle dikkat çekiyor. Yaklaşık 43.8 mm uzunluğunda ve 12.9 mm genişliğindeki bu nesne, üç bıçaklı bir metal ok ucuna benziyordu ve Part ok uçlarının karakteristik boyutlarıyla tutarlılık sergiliyordu.
Ok ucunun karmaşık ve keskin hassasiyete sahip yapısı, dönemin alet yapım endüstrisindeki ileri düzey zanaatkarlığı ve metalurjideki yüksek uzmanlığı vurguluyor. Partlar, metal işleme becerileri sayesinde silah ve at koşum takımları üretiyorlardı ve bu kabiliyetleri Romalılar tarafından bile takdir ediliyordu.
Tıbbi Çelişki: İyileşme mi, Yetersizlik mi?
Bilgisayarlı Tomografi (BT) taramaları, kemiğin içinde metalik bir nesnenin varlığını gösteren 4000 Hounsfield birimi değerini ortaya çıkardı.
Paleopatoloji incelemeleri, ok yarasının şiddeti hakkında önemli ipuçları verdi. Ok, kaval kemiğine son derece isabetli bir şekilde saplanmış olmasına rağmen, görüntüleme çalışmaları ok yarasının yakınında tipik kırık veya deformasyon belirtilerinin olmadığını gösterdi. Bu durum, silah kullanımında dikkate değer bir isabet olduğunu kanıtlıyor.
Daha da önemlisi, ok ucunun etrafındaki kemik yapısı, bireyin bu yaralanmadan sonra yaşamaya devam ettiğini gösteren iyileşme işaretleri sergiliyordu. Ok ucunun saplandığı bölgenin etrafındaki kemik dokusu, zamanla yoğunlaşarak kompakt kemiğe dönüşmüştü. Tibia’nın ok ucunun girdiği yer olan tibial tüberozite bölgesinde 11.6 mm çapında yuvarlak, kompakt yeni kemik oluşumu gözlemlendi. Ayrıca, ok ucu çevresinde enfeksiyon belirtisi (yeni kemik büyümesi veya deformite) olmaması, o dönemin tıbbi ve ilaç uygulamaları hakkında kapsamlı bir anlayışa sahip olunabileceğini düşündürüyor.
Ancak, tüm bu teknolojik ve iyileşme kanıtlarına rağmen, ok ucunun kemiğe saplanmış olduğu yerden çıkarılamamış olması, Part toplumunun cerrahi uygulamalarındaki kısıtlamaları ve eksiklikleri ortaya koyuyor. Araştırmacılar, ok ucunun vücut yüzeyine nispeten yakın konumda olmasının çıkarılmasını mümkün kılabileceğini, ancak başarılı olunamadığını belirtiyor.
Bu keşif, Partların teknolojik ilerlemeleri ile tıbbi uygulamaları arasındaki dengesiz gelişimi vurguluyor. Araştırmacılar, Liyarsangbon bölgesindeki Part halkının metal işçiliğinde etkileyici bir ustalığa sahip olduğunu, ancak yabancı cisimleri kemik yüzeylerinden çıkarma gibi cerrahi müdahaleler konusunda daha az donanımlı olduğu sonucuna varıyor.
Makale: Eghdami, M. R., Roudbordeh, M. G., & Navaeiyan, M. (2025).
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >