Blog

Oca18

Roma Nasıl Kuruldu? İkizler Tarafından Değil

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  Antik RomaEfsaneEtrüskKuruluşRemusRomulus



Roma Nasıl Kuruldu? İkizler Tarafından Değil

Roma’nın kuruluş hikayesi, Orta Batı İtalya’da Latinlerin yerleştiği bir bölge olan Latium’un ilk “şehri” olan Alba Longa’da başlar.

Begüm Bozoğlu -www.arkeofili.com

Efsanevi Remus ve Romulus kardeşler övgüyü toplamış olabilir, ancak Roma arkeolojisi, antik krallığı yerel kabilelerin kurduğunu ortaya koyuyor.


Vittorio Emanuele Galerisi’nin zeminindeki mozaik, Romulus ve Remus efsanesinden esinlenen çok sayıda sanat eserinden biri. (C: Anibal Trejo/Shutterstock)

Son derece medeni Etrüskler, şehrin nihai coğrafyası, mimarisi, hükümeti, ticareti ve tarımı üzerinde büyük bir etkiye sahipti. Zengin Romalıların oğullarını – daha sonra Yunan enstitülerine gönderecekleri gibi – gönderdikleri mükemmel okullar kurdular.

MÖ 6. yüzyıla gelindiğinde, Forum’dan Senato’ya kadar Roma’nın en ünlü kurumlarından bazıları mevcuttu, ancak aralarında Fabius, Livius ve Plutarkhos’un da bulunduğu en saygın tarihçiler bile imparatorlukla ilgili anlatılarını efsanelerle başlattılar.

Efsanevi başlangıçlar

Roma’nın kuruluş hikayesi, Orta Batı İtalya’da Latinlerin yerleştiği bir bölge olan Latium’un ilk “şehri” olan Alba Longa’da başlar. Bölge, Tunç Çağı’ndan beri çiftçi toplulukları tarafından iskan edilmişti ve antik Yunanlar tarafından biliniyordu, belki de bu yüzden bir Troya prensi olan Aeneas’ın MÖ 1150 civarında burayı kurduğu söyleniyordu.

Tarihçi Livius’a göre, Sabin kadınlarına cinsel saldırı olmamıştı. Burada Hersilia, Romulus ile Sabinlerin kralı Tatius’u ayırıyor. (C: Erich Lessing/Art Resource, NY)

Efsaneye göre Alba Longa’da Aeneas’ın iki torunu, Amulius ve Numitor kardeşler, şehri kimin yöneteceği konusunda savaş halindeydi. Galip gelen Amulius, Numitor’un oğullarını öldürmüş, kızı Rhea Silvia’yı ise Vesta Bakiresi olmaya zorlayarak sürgüne göndermişti. Ancak ilahi müdaheleyle Rhea, ikizleri Romulus ve Remus’u doğurmuştu.

Bu potansiyel taht sahiplerinin tehdidini ortadan kaldırmak için Amulius, Rhea Silvia’nın ve bebeklerin öldürülmesini emreder. Tiber Nehri’ne bırakılan bebekler, mucizevi bir şekilde, bir dişi kurt tarafından kurtarılır ve bir çoban olan Faustulus onları evlat edinip günümüz Roma’sında bulunan Palatino Tepesi’nde yetiştirene kadar bebeklere bu dişi kurt bakar.

Efsanenin devamında, kardeşler, geçiş için yeterince dar olan ve tepelerin iyi bir savunma pozisyonu sağladığı Tiber Nehri kıyısında Roma şehrini kurar. Ancak tepelerin arasındaki bataklık halindeki arazi, o kadar da verimli değildir. İkizler kısa süre sonra şehrin kesin sınırları konusunda tartışır ve Romulus, Remus’u öldürür.

Avrupa’nın ilk özel botanik bahçesi olan Farnese Bahçeleri’nden Capitoline Tepesi’nin 16. yüzyıla ait bir görüntüsünü gösteren renkli bir gravür. (C: Bibliotheque Mazarine, Paris, France/Archives Charmet/The Bridgeman Art Library)

Romulus, topladığı kaçak ve suçlularla birlikte, Romalılarla evlenmeye direnen komşu kabile Sabinleri bir ziyafete davet eder. Şölen sırasında Romulus, pelerinini kaldırarak adamlarına işaret verir ve genç Sabin kadınlarını yakalayıp kaçırırlar.

Kuruluş hikayesinin devamına göre, Sabinli erkekler kadınları geri almaya geldiklerinde Romalılarla savaşmalarını engelleyenler, artık “Romalı eşleri” olan Sabinli kadınlar olur. Sonunda Sabinler, yeni şehrin bir parçası olarak Roma’da kalır.

Bölgedeki etkiler

Arkeolojik kanıtlar bize Roma’nın gerçek kökenlerinin daha az dramatik olduğunu söylüyor. İlk Romalılar, Esquiline ve Palatino tepelerindeki küçük köy kulübelerinde yaşayan Latin çiftçiler ve çobanlardı. Kuzeyde yaşayan bir kabile olan Sabinler, şehrin kuruluşundan kısa bir süre sonra bölündüler ve bir kısmı güneye gelerek Roma halkıyla birleşti.

İtalya’nın Salerno kentindeki bir comitium (Roma mahkeme üyelerinin yerel yargıçları seçmek için toplandığı ve halk meclislerinin yapıldığı yer) kalıntıları. C: Stefano Ravera / Alamy Stock Photo

Roma, kuzeyde bir dizi şehir devletini yöneten Etrüsklerin şehrin kontrolünü ele geçirmeye başladığı MÖ 600’lere kadar nispeten ilkel kaldı.

Roma Krallığı

Modern bilim insanları, antik Roma tarihçilerinin bazı kayıtlarını dikkate almasalar da, tarihinin ilk aşamasında – yaklaşık MÖ 753’ten 509’a kadar – Roma’nın krallar tarafından yönetildiği konusunda hemfikirler. Bu yazarlara göre, ilk kral Romulus’tu, ardından bir Sabin olan Numa Pompilius ve MÖ 616’da L. Tarquinius Priscus adlı bir Etrüsk tahta geçti.

İdari, adli, askeri ve dini liderler olarak hizmet veren krallar, neredeyse mutlak güce sahipti. Senato danışma konseyi olarak işlev görüyordu. Kral, asilzade olarak bilinen senato üyelerini şehrin önde gelen ailelerinden seçiyordu. Daha sonraki hükümdarların aksine, Roma krallığı miras kalmıyordu. Bir kral öldükten sonra, Senato’nun daha sonra Roma halkı tarafından seçilmiş yeni bir hükümdar seçtiği, “interregnum” (ara krallık) olarak bilinen bir dönem vardı. Seçilmiş kralın, tahta geçmeden önce tanrıların onayını ve imperium’u – yani yönetme gücünü – alması gerekiyordu.

Etrüsk etkileri

Etrüskler, Bolonya’dan Napoli Körfezi’ne kadar uzanan bir şehir devletleri konfederasyonunu yönetiyordu. Nereden geldikleri belirsizliğini koruyor, ancak Yunan alfabesinin bir versiyonunu kullanıyorlardı ve bazı antik kaynaklar onların Küçük Asya’dan geldiklerine işaret ediyor. MÖ 650 civarında, bölgede zaten hakimdiler ve Tiber’deki stratejik konumunu istedikleri Roma’nın kontrolünü ele geçirdiler.

Etrüsk kralları altında Roma, bir dizi köyden tam bir şehre dönüştü. Şehrin etrafındaki bataklıklar kurutuldu, yer altı kanalizasyonları inşa edildi, yollar ve köprüler yapıldı. Hayvan pazarı Forum Boarium ve imparatorluğun kalbine dönüşen merkezi pazar ve buluşma yeri Forum Romanum kuruldu.

Bu Etrüsk etkisinin sonlarına doğru, Jüpiter’in ilk tapınağı Capitoline Tepesi’ne inşa edildi; birçok kez yeniden inşa edilen bu tapınak, Roma’nın gücünün simgesi haline geldi.

Tiber Nehri kıyısında, İmparator Hadrianus’un mozolesi olarak inşa edilen Castel Sant’Angelo (Kutsal Melek Kalesi), şimdi bir müze. (C: Anshar/Shutterstock)

Cumhuriyetin kuruluşu

Roma krallarının dönemi, MÖ 509’da, Romalıların son Etrüsk kralı L. Tarquinius Superbus’u başka bir efsanevi olayda tahtan indirmesiyle sona erdi. Livius da dahil olmak üzere tarihçilerin anlattığına göre, Tarquinius Superbus’un oğlu Sextus, kralın büyük yeğeninin eşi ve soylu bir Romalı kadın olan Lucretia’ya bıçak zoruyla tecavüz eder. Onurunu kaybettiğini düşünen Lucretia, intihar eder.

Bunun üzerine amcası Brutus, onun intikamını almaya ve kralı devirmeye yemin eder. Roma halkına göre Lucretia’nın hikayesi, hükümdarın devlet üzerindeki zorba gücünü temsil ediyordu ve bu nedenle Lucretia destanı, Roma Cumhuriyeti’ni ortaya çıkaran olay olarak gösteriliyor.

İtalya’daki Roma Forumu’ndan bir kare. (C: Chad Greiter/Unsplash)

Krallık yerine Romalılar, MÖ 30’a kadar süren bir cumhuriyet kurdular. Yaklaşık beş yüzyıl boyunca Roma, Akdeniz’deki toprakları ele geçirerek, muazzam ve etkili bir ordu kurarak ve uçsuz bucaksız eyaletlerini nasıl yöneteceğini öğrenerek baskın bir Batılı güç haline geldi.


National Geographic. 10 Ocak 2023.

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için