Blog
Sinop’ta Tesadüfi Arkeolojik Bulguların Müzeye Yolculuğu
Karadeniz’in en eski yerleşimlerinden Sinop, tarih boyunca birçok uygarlığın izlerini taşıyan çok katmanlı bir kültürel dokuya sahip.
www.arkeolojikhaber.com
Sinop’ta inşaat ve altyapı çalışmaları sırasında tesadüfen gün yüzüne çıkan kültürel miras unsurları, titiz konservasyon süreçlerinin ardından Arkeoloji Müzesi’nde sergilenerek geleceğe taşınıyor. Kent merkezi büyük oranda arkeolojik sit alanı olduğundan her kazı bilimsel denetim altında yürütülüyor. Helenistik dönemden Bizans’a uzanan zengin buluntular, Sinop’un çok katmanlı tarihine ışık tutuyor.

Sit Alanı Kentte Arkeoloji ile İç İçe Bir Yaşam
Karadeniz’in en eski yerleşimlerinden Sinop, tarih boyunca birçok uygarlığın izlerini taşıyan çok katmanlı bir kültürel dokuya sahip. Kent merkezinin yüzde 80’inin üçüncü derece arkeolojik sit alanı olması, modern yapılaşmayı doğrudan arkeolojik süreçlerle ilişkilendiriyor.
Özellikle 1921 sonrasında yoğunlaşan yapılaşma sürecinde, temel hafriyatları sırasında çok sayıda arkeolojik buluntu ortaya çıkarıldı. Bu bulgular, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’ne bağlı uzman arkeologların denetiminde kayıt altına alındıktan sonra 1970 yılında ziyarete açılan Sinop Arkeoloji Müzesi’ne taşınarak bilimsel koruma süreçlerine dâhil ediliyor. Müzede sergilenen 13 bini aşkın eserin yaklaşık yüzde 70’inin bu şekilde bulunmuş olması, Sinop’un yer altındaki arkeolojik zenginliğinin somut göstergesi niteliğinde.

Sinop Kültür ve Turizm Müdürü Fatih Güzel
Konservasyondan Teşhire: Bilimsel Süreçlerin Aşamaları
Buluntuların müzeye intikali, uzun soluklu bir konservasyon ve değerlendirme sürecinin başlangıcını oluşturuyor. İl Kültür ve Turizm Müdürü Fatih Güzel’in aktardığı üzere, arkeolojik sit statüsüne sahip alanlarda yapılacak her inşaat için önceden müdürlüğe başvurulması zorunlu. Bu süreçte sondaj kazıları müze uzmanlarının gözetiminde yürütülüyor ve her bulgu, Koruma Kurulu’nun kararları doğrultusunda işlem görüyor.
Müzeye teslim edilen eserler, restoratörler tarafından önce konservasyona tabi tutuluyor; ardından niteliği belirlenerek komisyon değerlendirmesine sunuluyor. Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait mozaikler, lahitler, steller, üç kulplu antik kaplar, amforalar ve figüratif heykeller bu bilimsel değerlendirme sonucunda teşhir programına alınıyor. Son olarak Medusa heykelinin konservasyonunun tamamlanmak üzere olduğu ve yakında sergileneceği belirtiliyor.

Çok Katmanlı Kültürel Dokuya Işık Tutan Bulgular
Sinop’ta tesadüfen ortaya çıkan buluntular, kentin Akdeniz ve Anadolu uygarlıklarıyla olan tarihsel bağlantılarını yeniden düşünmeyi mümkün kılıyor. Arkeoloji Müzesi'nde sergilenen “geyik parçalayan aslanlar grubu heykeli”, mezar stelleri, mozaikler ve farklı dönemlere özgü seramik repertuarı, kentin sosyo-kültürel evrimini çok yönlü biçimde temsil ediyor.
Kazılarda ortaya çıkarılan taşınmaz kültür varlıkları ise yerinde koruma ilkesi doğrultusunda bulundukları alanda güvence altına alınıyor. Gerekli projelendirme çalışmalarının tamamlanmasının ardından bu yapıların açık alan düzenlemeleri yapılarak ziyaretçiye sunulması sağlanıyor. Böylece hem buluntunun bağlamsal bütünlüğü korunuyor hem de kent belleğine doğrudan katkı sunuluyor.

Gelecek Kuşaklara Aktarımda Kurumsal Sorumluluk
İl Müdürü Güzel, temel amaçlarının Sinop’un kültürel mirasını koruyarak gelecek nesillere aktarmak olduğunu vurguluyor. Koruma-kullandırma dengesini gözeten bu yaklaşım, hem bilimsel koruma ilkeleriyle uyumlu hem de turizmi sürdürülebilir bir anlayışla destekliyor.
Sinop Arkeoloji Müzesi, her yıl artan ziyaretçi sayısı ve gelişen sergi altyapısıyla bu mirasın görünürlüğünü artırmayı sürdürüyor. Arkeolojik buluntuların planlı şekilde korunması, kentte kültürel farkındalığın yükselmesine ve sürdürülebilir turizm stratejilerinin güçlenmesine olanak tanıyor.

Gökhan Güçüklüoğlu aa


Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >