Blog
‘Bebekçe’ Konuşmak, İnsanlara Özgü Bir Süper Güç Olabilir

Çalışmanın sonuçları, bebeklere yönelik sesli iletişim kurma eğiliminin insan soyunda büyük ölçüde genişlediğine işaret ediyor.
www.arkeofili.com
Yeni bir araştırma, bebeklere yönelik konuşmanın insanlara özgü güçlü bir iletişim aracı olduğunu gösteriyor.
Bir bonobo annesi, yavrusunun yüzüne bakarken onu ağzıyla temizliyor. C: Franziska Wegdell, Kokolopori Bonobo Araştırma Projesi
İnsanlarda neredeyse evrensel bir olgu, çocuklara yönelik konuşma tarzı. Yani çocuklara bakan kişilerin, onlarla iletişim kurarken kullandıkları ve genellikle “bebek konuşması” olarak da adlandırılan özel bir konuşma tarzı.
Çok sayıda çalışma, çocukların duyduğu çocuklara yönelik konuşma miktarının, daha iyi öğrenme sonuçlarıyla (örneğin kelime haznesi ya da okuryazarlık becerileri) bağlantılı olduğunu ortaya koydu. Bu uygulamanın dil öğrenimini kolaylaştırdığı görülüyor. Peki bu özellik nasıl evrimleşti?
Bu soruyu araştırmak için, bilim insanları şimdi bu özelliğin diğer büyük kuyruksuz maymunlarla paylaşılıp paylaşılmadığını inceledi.
Bebekçe konuşma konusunda uzmanlık
Science Advances dergisinde yer alan çalışmada, biyologlar ve dilbilimciler, beş büyük kuyruksuz maymun türü arasında “bebeklere yönelik sesli iletişim” kullanımını gözlemledi: İnsanlar, bonobolar, şempanzeler, goriller ve orangutanlar. Bu amaçla, vahşi doğada yaşayan büyük kuyruksuz maymun yavrularının maruz kaldığı sesli iletişimleri titizlikle kaydettiler.
Sonuçlar, açık ara farkla en sık bebekçe konuşma kullanan türün insanlar olduğunu gösteriyor.
“Yaşayan en yakın akrabalarımızda bu tür iletişimi ne kadar az gözlemlediğimize şaşırdık” diyor çalışmanın üç ilk yazarından biri olan Zürih Üniversitesi’nden doktora sonrası araştırmacı Franziska Wegdell.
Peki, kuyruksuz maymun yavruları, kendi iletişim sistemlerinin öğrenilen kısımlarını nasıl ediniyor olabilir?
Diğer yollarla öğrenme
Aslında, insanlarda bile bebeklerin dili öğrenmesinin başka yolları da var.
“İnsan bebeklerinin, çevrelerinde bulunan yetişkinlerin ve diğer çocukların konuşmalarını duyarak yeni kelimeleri öğrenebildiklerini biliyoruz” diyor bir diğer ilk yazar olan doktora sonrası araştırmacısı Johanna Schick.
Beş büyük kuyruksuz maymun türü arasında bebeklerin çevresinde gerçekleşen iletişim düzeylerini karşılaştıran araştırmacılar, orangutanlar hariç tüm türlerin benzer seviyelerde bu iletişime maruz kaldığını tespit etti. Bu durum, tıpkı insanlarda olduğu gibi, büyük kuyruksuz maymunların da iletişim sistemlerinin bazı yönlerini çevredeki sosyal iletişimden edindikleri anlamına gelebilir.
Ayrıca araştırmacılar, çalışmalarında yalnızca bebeklere yönelik sesli iletişim miktarına odaklandı; diğer iletişim biçimlerindeki benzer olgulara değil.
“Konuşma, dilin temel bir biçimi olduğundan, araştırmamıza sesli alanla başlamayı seçtik” diyor üçüncü ilk yazar Caroline Fryns. “Ancak, kuyruksuz maymunların da bebeklerine jestlerle yöneldiklerini ve bu jestlerin bazılarının insanlardaki bebek konuşmasına benzer özellikler taşıdığını biliyoruz.”
Çocuklara yönelik konuşmanın evrimini incelemek
Dil evrimini anlamak için ideal yöntem, erken dönem insan türlerinin dil yetilerini incelemek olurdu. Ancak dil fosilleşmediğinden, soyu tükenmiş insan türlerinde bu yetilere dair herhangi bir izimiz yok.
“Bu nedenle dikkatimizi yaşayan en yakın akrabalarımıza—insan dışı büyük kuyruksuz maymunlara—çevirdik ve onların bebeklere yönelik sesli iletişimlerini inceledik” diye açıklıyor Franziska Wegdell.
Çalışmanın sonuçları, bebeklere yönelik sesli iletişim kurma eğiliminin insan soyunda büyük ölçüde genişlediğine işaret ediyor.
Bu davranış büyük kuyruksuz maymun akrabalarımızda yalnızca düşük seviyelerde görülse de, bazı diğer türlerde—örneğin bazı maymunlarda, yarasalarda, kedilerde veya yunuslarda—yavrulara yönelik sesli iletişimlerin olduğu gösterildi.
“Bebeklere yönelik iletişimin evrimine daha fazla ışık tutmak için, bu iletişim biçiminin özelliklerinin ve işlevlerinin türler arasında nasıl farklılık gösterdiği ve nedenleri üzerine gelecek çalışmalar yapılabilir” diye öneriyor araştırmacılar.
University of Zurich. 25 Haziran 2025.
Makale: Franziska Wegdell et al., (2025).
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >