Blog
Antik Mısır Tapınağında Kleopatra’ya Dair Kanıtlar Artıyor

Tüm Mısır kralları ve kraliçeleri gibi VII. Kleopatra’nın da ilahi bir varlığın vücut bulmuş hali olduğuna inanılıyordu.
www.arkeofili.com
Mısır’daki bir tapınakta Kleopatra’yı tasvir eden yüzlerce sikke keşfedildi. Bir arkeolog, kraliçenin mezarının yakınlarda olduğuna inanıyor.
Eğer doğrulanırsa bu, Kleopatra’nın keşfedilen 8. tasviri olacak. C: Kenneth Garret
Arkeolog Kathleen Martínez, 20 yıldır Kleopatra’yı araştırıyor. Martínez, diğer arkeologların gözden çıkardığı yerlerde bulunan bazı son derece ilginç buluntuları bir araya getiriyor.
Tüm Mısır kralları ve kraliçeleri gibi VII. Kleopatra’nın da ilahi bir varlığın vücut bulmuş hali olduğuna inanılıyordu. Özellikle de iyileşme ve sihir tanrıçası olan İsis’in. Kleopatra, Ptolemaios Krallığı’nın son hükümdarıydı ve MÖ 51’den MÖ 30’a kadar süren hükümdarlığı oldukça ilgi çekici bir dönem.
Kleopatra, 18 yaşında tahta çıktı ve tahtı küçük kardeşiyle paylaştı. Ancak kardeşi daha sonra onu tahttan indirdi ve Kleopatra, Roma İmparatoru Julius Caesar ile ittifak arayışına girdi. MÖ 44’te Caesar’ın suikasta uğramasının ardından bu kez Roma generali Marcus Antonius ile ittifak kurdu. Bu ittifak büyük bir aşka dönüştü, ancak işler hızla kötüye gitti.
Kleopatra zeki bir stratejist ve bir kadın liderdi — bu da Romalıların pek hoşuna gitmedi. Onu ölümcül bir canavar ve baştan çıkarıcı olarak damgaladılar. Savaş patlak verince ve yenilgileri kaçınılmaz görünmeye başlayınca âşıklar Mısır’a kaçtı, ancak ertesi yıl Mısır işgal edildi.
Rivayete göre Marcus Antonius, kendini hançerleyerek hayatına son verdi. Bunun ardından Kleopatra da artık günlerinin sayılı olduğunu anlamış olmalıydı. Normalde Roma’ya düşman olan biri ele geçirildiğinde, yenilgisinin ardından sokaklarda sürüklenirdi. Ancak Kleopatra halkın karşısına bir heykel formunda çıkarıldı.
Bir teoriye göre Kleopatra, Roma’nın elinde ölürse kalıntılarının başına gelecekleri bildiği için, bedeninin başka bir yere nakledilmesi için gizli düzenlemeler yaptı. Güvende olacağı, Marcus Antonius ile öteki dünyada buluşabileceği bir yer. Neresi mi? İşte asıl büyük soru bu.
Martínez’in bu sorunun peşine düşmesi, onu Mısır’da daha önce araştırılmış ama pek ilgi çekici bulunmamış bir tapınağa götürdü. Bu ilgisizlik, Martínez’i ilk etapta Taposiris Magna’ya çeken şeydi. Tapınağın temel dolgularında bulunan bir cam plaka, buranın bir İsis tapınağı olduğunu ortaya çıkarınca kazı ekibi için işler oldukça heyecan verici bir hâl aldı.
Martínez’in Taposiris Magna’ya yaptığı sonraki ziyaretler, kum ve toprağın altında saklı başka şeyleri de ortaya çıkardı. Tarihsel ayrıntılarla kazınmış bir dikilitaş, buranın Mısır’daki en önemli İsis tapınaklarından biri olduğunu kanıtladı. Yüzlerce Kleopatra tasvirli sikke ve babasına ait olduğu düşünülen bir büst bulundu. Ardından ekip başka bir şeye ulaştı.
Kumda küçük bir kafa – tarama teknolojileriyle yerdeki anomali görülmeseydi kolayca gözden kaçabilirdi. Tasvir edilen kişinin belirgin bir burnu ve taç benzeri bir başlığın altına toplanmış saçları vardı. Martínez’e göre bu, artık çok iyi tanıdığı birine benziyordu: Kleopatra’ya. Martínez, eğer doğrulanırsa bu büstün şimdiye kadar keşfedilmiş sekizinci Kleopatra büstü olacağını ve Kleopatra’nın kendisini nasıl betimlettiğini görmemize nadir bir fırsat sunacağını söylüyor.
“Henüz doğrulama sürecindeyiz” diyor Martínez. “ABD, İngiltere ve Almanya’dan uzmanlara başvuruyoruz.”
“Dünya genelinde sadece yedi Kleopatra tasviri var, bu yüzden onu doğrulamak için başvurulabilecek tek bir standart imge yok. Bu nedenle uzmanların değerlendirmelerine güveniyoruz. Ama keşif bağlamı nedeniyle oldukça iyimseriz.”
“Ayrıca 336 adet Kleopatra tasvirli sikkemiz var ve o hendekte saklanmış seramikler bulduk. Bunlar da çağ değişimi döneminden. Yani bu nesneleri buraya saklayan kişinin bunu Kleopatra zamanında yaptığını kesin olarak biliyoruz.”
Kathleen Martínez, Kleopatra’nın arandığı yer Taposiris Magna tapınağında. C: National Geographic
Gizli Bir Geçit ve Batık Bir Liman
Ancak hikâye burada bitmiyor. Taposiris Magna’da kumun altında bir başka şey daha saklıydı: denize uzanan devasa bir yeraltı tüneli. Bu tünelin sonunda suyun altında insan yapımı yapılar bulundu. Mısır Turizm ve Eski Eserler Bakanlığı, bunların batık bir liman olduğunu doğruladı.
Antik haritalara göre bu bölge bir zamanlar açıkta adaları olan bir yarımadaydı. Ancak İskenderiye bir deprem ve tsunami ile vurulduğunda arazinin büyük bir kısmı denize göçtü. Peki bu tünel o adalardan birine mi çıkıyordu? Öyleyse bu, Kleopatra’nın mezarına götürüldüğü gizli geçit olabilir mi?
Gizemli hikâyenin bir sonraki parçasını birleştirmek için hâlâ yapılacak çok iş var, ancak Martínez’in ekibi yakında yeniden başlamayı umuyor.
“Son iki yıldır Dr. Robert Ballard ve Dr. Larry Mayer ile birlikte yaptığımız şey, dalış yapabileceğimiz yerler elde etmek için yapıların haritalanmasıydı; çünkü bugün orası açık deniz ve dalış yapmak çok zor”.
Martínez, “Ayrıca siyah bayrak koşulları var, yani tehlikeli, üstelik burası bir askeri bölge. Bu yüzden Ballard’dan dalgıç gönderebileceğimiz ve görsel inceleme yapabileceğimiz yerleri tespit etmesi için umutsuzca yardım istedim. Ancak su altındaki yapıların yerini görsel olarak tespit etmeye ne kadar yıl sonra başlayabileceğimizi bilemeyiz. Üstelik bunlar en az 1.500 yıldır denizin altında ve her şey tortu ve mercanla kaplı durumda” diyor.
“Dr. Ballard ve Dr. Mayer’in yaptığı muhteşem iş, bir harita hazırlamaktı ve artık elimizde koordinatlar var. Yakında tekrar başlayacağımız çalışma sezonunda, ekiple birlikte gidip dalış yapıp kazı yapmayı planlıyoruz.”
IFL Science. 22 Eylül 2025.
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >