Blog

Eyl6

Arap Çölünde Tarih Öncesi Anıtsal Av Yapıları Keşfedildi

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  AvcılıkÇöl TuzağıHolosenNefud ÇölüNeolitikSuudi Arabistan



Arap Çölünde Tarih Öncesi Anıtsal Av Yapıları Keşfedildi

İlk uçak pilotları tarafından “çöl uçurtmaları” olarak adlandırılan bu yapılar, bir uçta birleşen alçak taş duvarlardan ve bazen kilometrelerce uzunluğunda bir dizi duvardan oluşuyor.

Erman Ertuğrul - www.arkeofili.com

Arkeologlar, tarih öncesinde Arap çölünde insanların avlanmak için inşa ettiği 350’den fazla anıtsal çöl tuzağı keşfetti.


Doğu Ürdün’den tipik bir çöl tuzağının havadan çekilmiş fotoğrafı. C: APAAME

Uydu görüntülerini kullanan arkeologlar, kuzey Suudi Arabistan ve güney Irak’ta çoğu daha önce belgelenmemiş olan ve “uçurtma” olarak bilinen 350’den fazla anıtsal avlanma yapısını belirledi.

Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da Tehlike Altında Olan Arkeoloji (EAMENA) projesinde çalışan bir araştırmacı ekibi, Dr. Michael Fradley liderliğinde, geçmişte çok az çalışılan bir alan olan doğu Nefud Çölü çevresindeki bölgeyi dikkatlice incelemek için bir dizi açık kaynaklı uydu görüntüsü kullandı.

The Holosen dergisinde yayımlanan şaşırtıcı sonuçlar, Orta Doğu’daki tarih öncesi bağlantılar ve iklim değişikliği konusundaki anlayışımızı değiştirme potansiyeline sahip.

İlk uçak pilotları tarafından “çöl uçurtmaları” olarak adlandırılan bu yapılar, bir uçta birleşen alçak taş duvarlardan ve bazen kilometrelerce uzunluğunda bir dizi duvardan oluşuyor. Bunların, ceylan gibi avları, yakalanabilecekleri veya öldürülebilecekleri bir alana yönlendirmek için kullanıldığına inanılıyor. Bu yapıların Neolitik döneme, MÖ 8.000’e kadar uzanabileceğine dair kanıtlar var.

Bu çöl tuzakları yerden kolayca gözlemlenemiyor, ancak ticari uydu görüntülerinin ve Google Earth gibi platformların ortaya çıkması, bu tuzakların son keşiflerini mümkün kılıyor.

Bu yapılar, Doğu Ürdün’den ve güney Suriye’deki bitişik bölgelerden zaten iyi biliniyor olsa da, bu son sonuçlar kuzey Suudi Arabistan’da 400 km daha doğuda bilinen yapıları kapsıyor ve ilk kez güney Irak’ta da tanımlandı.

Dr. Fradley, “Bulduğumuz yapılar oldukça karmaşık ve dikkatli tasarımın kanıtlarını sergiliyor. Boyut olarak uçurtmaların ‘başları’ 100 metreden geniş olabiliyor, ancak şu anda ceylan ve diğer avların uçurtma başlarına kadar takip edeceğini düşündüğümüz kılavuz duvarlar inanılmaz uzun olabiliyor.” diyor.

“Bu yeni örneklerin bazılarında, duvarların ayakta kalan kısmı, genellikle çok çeşitli topografya üzerinde 4 kilometreden fazla neredeyse düz çizgiler halinde uzanıyor. Bu durum, bu yapıların nasıl tasarlandığı ve inşa edildiği konusunda inanılmaz bir yetenek seviyesi gösteriyor.”

Kanıtlar, söz konusu tuzakların nesiller boyunca inşa edilmesi, bakımı ve yeniden inşası için önemli kaynakların koordine edilmesi gerektiğini ve daha fazla koruma için parçalanmış av kalıntılarının yerleşim yerlerine veya kamplara teslim edilmesi gerektiğini gösteriyor.

Araştırmacılar, tuzakların abartılı ölçek ve biçimlerinin; statü, kimlik ve bölgeselliğin bir ifadesi olabileceğini öne sürüyorlar. Tuzakların Ürdün’de bulunan kaya sanatlarındaki görünümleri, bölgedeki Neolitik halkların sembolik ve ritüel alanlarında önemli bir yere sahip olduklarını gösteriyor.

Tuzakların baş kısımlarının tasarımından, uzun mesafeler boyunca kılavuz duvar geçişlerine kadar, bu yapılar, erken Holosen dönemine ait diğer mimari kanıtlarla ölçek olarak belirgin bir tezat oluşturuyor. Araştırmacılar, bu devasa tuzakları yapanların, mevcut uydu görüntü verilerinde hiçbir iz bırakmayan organik malzemelerden yapılmış geçici yapılarda yaşadıklarını öne sürüyorlar.

Bu yapılar, inşa edildikleri dönemde, kuzey Arabistan boyunca daha önce bilinmeyen bir sosyal ağ düzenine işaret ediyor. Bu yapıları kimin inşa ettiği, avlanan avların kimi beslemeyi amaçladığı ve insanların sadece hayatta kalmayıp aynı zamanda bu anıtsal yapılara nasıl yatırım yapabildikleri hakkında heyecan verici sorular ortaya koyuyorlar.

Bu yeni sosyal ağ bağlamında, yıldız şeklindeki tuzakların dağılımı, şimdi Nefud Çölü’nde dolaylı olmaktan ziyade doğrudan temasın ilk kanıtını sağlıyor. Bu durum, günümüzde çöl olan alanların daha uygun iklim koşulları altında insanların ve vahşi yaşamın hareketini sağlamadaki önemini vurguluyor. Tuzakların, Holosen Nemli Dönemi (MÖ 9.000 ile 4.000  arasında) olarak bilinen daha yağışlı, daha yeşil bir iklim döneminde yapıldığı düşünülüyor.

En fazla sayıda çöl tuzağı, Nefud Çölü’ndeki Al Labbah platosunda inşa edilmişti; burada daha sonraki Tunç Çağı mezar anıtlarının yokluğu, daha kurak bir döneme geçişin, bu alanlardan bazılarının, bu doğal ortamı bir kez kullanan toplulukları desteklemek için çok marjinal hale dönüştüğü anlamına geldiğini gösteriyor. (Av türleri, muhtemelen iklim değişikliğinden dolayı yer değiştirmişti.)

Çöl tuzaklarının dağılımı ve zamansal farklılıkları, fikirlerin veya insanların hareketini mi, yoksa bu hareketin yönünü mi temsil ettiği, cevaplanması gereken sorular olarak kalıyor.

Proje şimdi, bu arazilere ve iklim değişikliğinin etkisine ilişkin anlayışımızı daha da geliştirmek için artık bu kurak bölgelerdeki yüzey çalışmalarını genişletiyor.


University of Oxford. 6 Eylül 2022.

Makale: Fradley, M., Simi, F., & Guagnin, M. (2022).

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için