Blog
Avrupa Hunlarının Antik Sibirya Kökenleri Olduğu Ortaya Çıktı

Araştırmalar Hunların İç Asya’dan geldiğini göstermiş olsa da, etnik ve dilsel kökenleri bugüne kadar tartışmalıydı; çünkü kendi dillerinde yazılı hiçbir belge günümüze ulaşmamıştı.
www.arkeofili.com
Bulgular, Avrupa Hunlarının Paleo-Sibirya kökenli atalara sahip olduğunu ve varsayıldığı gibi Türk dilli gruplardan gelmediğini gösteriyor.
Sibirya’daki Yelogui Nehri üzerinde, Yenisey’in bir kolu. Yenisey dili olan Ket’i konuşan az sayıda kişi hâlâ bu bölgede yaşamaktadır. Avrupa Hunlarının dili de aynı dil ailesine aitti. C: Edward Vajda
Bu ortak çalışma, Köln Üniversitesi Dilbilim Bölümü’nden Dr. Svenja Bonmann ile Oxford Üniversitesi Klasikler ve Dilbilim, Filoloji ve Fonetik Fakülteleri’nden Dr. Simon Fries tarafından yürütüldü.
“Dilsel kanıtlar, Xiongnu ve Hunların aynı Paleo-Sibirya dilini konuştuklarını gösteriyor” başlıklı araştırma, Transactions of the Philological Society dergisinde yayımlandı.
Araştırmacılar, çeşitli dilsel kaynaklara dayanarak Hunların—Attila ve Avrupa’daki yönetici hanedanı dahil—etnik çekirdeği ile onların Asyalı ataları olan Xiongnu’nun ortak bir dili paylaştıklarını yeniden yapılandırdı. Bu dil, Paleo-Sibirya dilleri olarak adlandırılan dil ailesinin bir alt grubu olan Yenisey dilleri ailesine ait. Bu diller, Ural, Türk ve Tunguz halklarının bölgeye gelmesinden önce Sibirya’da konuşuluyordu. Günümüzde bile, Yenisey Nehri kıyılarında Yenisey dili konuşan küçük topluluklar varlığını sürdürüyor.
MÖ 3. yüzyıldan MS 2. yüzyıla kadar, Xiongnu İç Asya’da gevşek yapılı bir kabile konfederasyonu oluşturdu. Birkaç yıl önce Moğolistan’da yapılan arkeolojik kazılarda, Xiongnu İmparatorluğu’nun başkenti olduğu düşünülen Long Cheng adlı bir kent keşfedildi. Hunlar ise, MS 4. ila 5. yüzyıllarda Güneydoğu Avrupa’da nispeten kısa ömürlü fakat etkili, çok etnikli bir imparatorluk kurdu.
Araştırmalar Hunların İç Asya’dan geldiğini göstermiş olsa da, etnik ve dilsel kökenleri bugüne kadar tartışmalıydı; çünkü kendi dillerinde yazılı hiçbir belge günümüze ulaşmamıştı. Hunlar ve Xiongnu hakkında bildiklerimizin büyük bir kısmı, diğer dillerde onlar hakkında yazılmış belgelere dayanıyor; örneğin “Xiongnu” terimi Çince kökenli.
Tarihöncesi göçleri yansıtan Yenisey kökenli yer adları ve su adları. C: Transactions of the Philological Society (2025)
MS 7. yüzyıldan itibaren Türk halkları batıya doğru yayıldı. Bu nedenle, Xiongnu ve MS 4. yüzyılda batıya göç eden Hunların da Türk dili konuştukları varsayılmıştı. Ancak Bonmann ve Fries, bu grupların milat civarında İç Asya’da Yenisey dillerinden Arin’in erken bir biçimini konuştuklarına dair çeşitli dilsel göstergeler buldu.
Bonmann şöyle diyor: “Bu, Türk halklarının İç Asya’ya göç etmesinden ve Eski Türkçenin çeşitli lehçelere ayrılmasından çok daha önceydi. Antik Arin dili, erken Türk dillerini dahi etkilemiş ve İç Asya’da belli bir prestij kazanmış gibi görünüyor. Bu da Eski Arin dilinin muhtemelen Xiongnu hanedanının ana dili olduğunu gösteriyor.”
Bonmann ve Fries, ödünç kelimelere, Çince metinlerdeki açıklamalara, Hun hanedanının özel isimlerine ve yer ve su isimlerine dayalı dil verilerini analiz ettiler. Bu unsurların her biri tek başına sınırlı önemde olsa da, birlikte ele alındıklarında, Xiongnu hanedanı ile Hunların etnik çekirdeğinin Eski Arin dili konuştukları sonucuna güçlü biçimde işaret ediyor.
Çalışmanın bulguları, Hunların Avrupa’ya nasıl ulaştığını da ilk kez yeniden yapılandırma imkânı sundu. İki araştırmacıya göre, yer ve su adları bugün bile Arince konuşan bir halkın bir zamanlar İç Asya’dan Altay-Sayan bölgesinden batıya göç ettiğini gösteriyor. Attila’nın ismi bile muhtemelen antik Arin kökenli: Bugüne kadar “Attila” ismi Cermen kökenli bir lakap (“küçük baba”) olarak yorumlanıyordu. Ancak yeni çalışmaya göre bu ad, “hızlı, çevik” anlamına gelen Yenisey dillerine ait bir unvan olarak da yorumlanabilir.
Bu yeni dilbilimsel bulgular, Avrupa Hunlarının Xiongnu’nun torunları olduğuna işaret eden önceki genetik ve arkeolojik bulguları da destekliyor. Fries şöyle diyor: “Çalışmamız, arkeoloji ve genetiğe ek olarak karşılaştırmalı filolojinin insanlık tarihinin araştırılmasında temel bir rol oynadığını gösteriyor. Umuyoruz ki bu bulgular, az bilinen dillerin tarihine dair yeni araştırmaları teşvik eder ve insanlığın dilsel evrimini anlamamıza katkı sunar.”
University of Cologne. 17 Haziran 2025.
Makale: Svenja Bonmann et al. (2025).
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >