Blog

May11


 

Çenelerimiz Sosyal İlişkiler Kurmaya Başladıktan Sonra Gelişti

 Neandertaller’den ve ilk insanlardan ayrılan bir özelliğimiz var, onların çenesi yok. Iowa Üniversitesi’nde çalışmalar yapan Nathan Holton “Çeneyi ilginç kılan şey, ona sahip olan tek canlının modern insan olmasıdır.” diyor

Hormon Düzeylerindeki Değişikliklerle İlgili Olabilir

Holton ve meslektaşları tarafından yürütülen çalışma, çenemizin, çiğnemek gibi mekanik hareketler nedeni ile oluşmadığını, büyük olasılıkla bizler daha çok evcilleşip sosyalleştikçe hormon düzeyimizde meydana gelen değişikliklerden kaynaklanan yüz şekli ve büyüklüğü gibi faktörlere bağlı olarak oluştuğunu varsayıyor. Eğer bu doğru ise elde edilen bulgular, modern insanların neden çenesi olduğuna dair yüz yıldan uzun süredir aralıklarla devam eden tartışmaya bir son vermeye yardım edebilir.

Çiğneme Elendi

Çocuklardan yetişkin bireylere kadar yaklaşık 40 kişi ile gelişmiş yüz ve kraniyal biyomekanik analizler kullanılarak yapılan ölçümler ile araştırma ekibi çiğneme gibi mekanik kuvvetlerin çene ve alt çene bölgesinde yeni bir kemik oluşması için gerekli dirence neden olmaya yeterli olmadığı sonucuna ulaştılar. Bunun yanı sıra çevrim içi yayınlanan bir dergide yer alan makalede modern insanlarda çenenin ortaya çıkışının basit bir geometriden kaynaklandığı belirttiler.

Çocukluktan yetişkinliğe geçerken kafa boyumuz büyüdükçe çenemiz de büyür, biz yaklaşık 4 yaşındayken(solda) küçük bir çeneye sahipken, 20 li yaşlarımızda yüzümüzün alt kısmında bir çıkıntıya sahip oluruz. Fotoğraf: Iowa Üniversitesi

İlk insandan günümüze kadar geçirdiğimiz evrimde yüzlerimiz küçüldüğü için (Neandertaller’e kıyasla yüzümüz yaklaşık %15 oranında küçüldü) çenemiz yüzümüzün en altında sembol halini alan bir kemik çıkıntısına dönüştü.

Iowa Üniversitesi Dişçilik Yüksek Okulu Ortodonti Bölümünde Antropolog olarak çalışan Holton “Kısacası, çenenin mekanik bir fonksiyonla ilişkisine dair bir bağlantı bulamadık, hatta bazı durumlarda biz büyüdükçe çenenin mekanik kuvvetlere direnç göstermekte başarısız olduğunu da tespit ettik” dedi. “Genel anlamda, bu durum çenenin stresi ve gerilimi dağıtmak ihtiyacı ile bir ilişkisi olmadığını ve diğer açıklamaların doğru olma ihtimalinin varlığını öne sürer” diye ekledi.

80,000 Yıl Önce Yaşam Biçimi Değişti

Daha ilgi çekici olarak, Robert Franciscus’in liderlik ettiği Iowa Üniversitesi antropologları, insan çenesinin, günümüzden yaklaşık 80,000 yıl önce başlayan ve 20,000 yıl sonra modern insanın Afrika’dan göçü ile hız kazanan yaşam biçimlerimizdeki değişikliklerin ikincil bir sonucu olduğunu düşünüyor. Bu değişiklik şuydu: Modern insanlar tabiatta birbirinden çok uzakta yaşayan avcı toplayıcı insan gruplarından, birbiri ile sosyal ağlar kuran işbirliği içerisinde olan gruplara doğru evrimleşmişlerdir. Birbirine daha bağlı bu gruplar kendilerini sanat ve diğer sembolik vesileler ile ifade etmek konusunda gelişmiş gruplardı.

Bu dönemde erkekler daha sessizdi, alan ve mülkiyet için daha az savaşıyorlardı ve mal ve fikir değişimi ilişkileri kurmak konusunda daha istekliydiler.

Azalan Hormon Seviyeleri

Bu tutum değişiklikleri, erkeği yüz bölgesinde göze çarpan değişikliklere yol açan, testosteron hormonu düzeyindeki azalma ile ilişkiliydi. En büyük değişiklik ise yüzlerinin küçülmesi oldu. Bu değişiklik insan çenesinin ortaya çıkması için doğal bir fırsattı.

Teoriyi ilk oluşturan ekipte yer alan ve ilgili makaleye katkıda bulunan Franciscus, “Tartıştığımız konu modern insanın bir noktada, daha kolaylıkla bilgi ve arkadaş değiş tokuşu yapabildiği, birbirine bağlı sosyal ağlar kurma avantajına sahip olmuş olduğudur ve burada yenilik vardır. Bunun olması için, erkek bireylerin birbirlerini tolare etmesi gerekiyordu. Daha çok meraklı olmak ve soru sormak ve daha az saldırgan olmak gerekiyordu ve bunun kanıtı da yüz mimarisinde saklıydı”

İki Kuvvetin Reaksiyonunun İncelenmesi

Yeni çalışma çenenin çiğneme gibi mekanik kuvvetler tarafından ortaya çıkma ihtimalinin olmadığı fikrini destekliyor.

Araştırmacılar çene bölgesinin dikey bükülme ve lades kemiği kuvvetine karşı nasıl reaksiyon verdiklerini araştırdı. Lades kemiği kuvveti, çenenin bir tarafının dışarıya çekilmesi ile çenenin dış kısmında bir baskıya yol açar. Dikey bükülmede, çıkıntı-alt çenenin her iki tarafında yer alan daha az ya da çok dikey kısmını- çeneyi gerginleştirecek şekilde dışarıya doğru yayılmasına neden olur. Her iki durumda da, çene bölgesi mekanik olarak gerilir: mikroskobik bir düzeyde, kaldırılan ağırlıklar yeni kasların oluşmasına imkan sağlayan yırtıklar oluşturur ve yeni bir kemik ortaya çıkar. Böylelikle çenemizin oluşmasına çiğneme gibi mekanik kuvvetlerin neden olduğuna dair teori ortaya çıkar.

Fakat 3 yaşındaki çocuklardan 20 yaşından büyük yetişkin insanlara kadar katılımcıların kafalarının incelendiği düzenli ölçümlerde, Iowa Üniversitesi araştırmacıları bu görünmez kuvvetlerin çene bölgesinde yeni bir kemik oluşmasına neden olduğuna dair bir kanıt bulamadı. Bunun yerine, neredeyse bunun tam zıttı bir sonuca ulaştılar: En çok mekanik dirence sahip bireylerin 3 ya 4 yaşındaki insanların çenelerine benzer çenelere sahip olduğu yani aslında pek de büyük çenelere sahip olmadıklarını buldular.

Yüz, Kafa Boyutuna Adapte Oluyor

Araştırmacılar çene “büyümesinin”, yüzümüzdeki diğer her bir özelliği genişleyen ve biçim değiştiren üç boyutlu bir bulmacada bir araya getiriyormuşsunuz gibi, kafa boyumuzun büyümesine adapte olduğunu fark ettiler.

Örnek olarak çocukların çenesi, tıpkı Neandertaller’de olduğu gibi düz ve neredeyse belli belirsizdir. Bu kemik çıkıntı ancak yetişkinliğe doğru ilerlerken başımız ve yüzümüz büyüdükçe görünür hale gelir.

Holton “Bizim çalışmamız çene çıkıntısının işlevi ile ilişkili olmadığını öne sürüyor. Ve büyük ihtimalle gelişimindeki boyutsal dinamikler ile daha çok ilişkilidir” dedi.

pasthorizonspr

Kaynak: http://arkeofili.com/?p=4139

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için