Blog

Kas3


Define Çukurundan Kültürel Hazineye: Van'da Urartu Freskleri Koruma Altında

Van’ın Tuşba ilçesinde 2022 yılında definecilerin açtığı kaçak kazı çukuru, Urartu tarihine dair son yılların en çarpıcı arkeolojik bulgularından birine kapı araladı.

 

www.arkeolojihaber.com

Van’ın Tuşba ilçesinde Garibin Tepe’de kaçak kazı sonucunda tesadüfen ortaya çıkan ve yaklaşık 3 bin yıl öncesine tarihlenen Urartu duvar resimleri, özel koruma önlemleriyle bilim dünyasının gündemine oturdu. Tünel formundaki anıtsal yapı grubunda bulunan figürlü resimler, Türkiye’nin Urartu mirasına yeni bir boyut kazandırarak bölgedeki arkeolojik araştırmaları stratejik bir aşamaya taşıyor.

Tesadüfi Bir Keşiften Bilimsel Koruma Sürecine
Van’ın Tuşba ilçesinde 2022 yılında definecilerin açtığı kaçak kazı çukuru, Urartu tarihine dair son yılların en çarpıcı arkeolojik bulgularından birine kapı araladı. Garibin Tepe olarak bilinen bölgede yürütülen çalışmalar, yerin 6–7 metre altında koridorlarla birbirine bağlanan çok odalı bir tünel kompleksi ortaya çıkardı. Atatürk Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mehmet Işıklı başkanlığında yürütülen bilimsel kazılarda, Urartu Krallığı’na ait olduğu değerlendirilen, organik boyalarla yapılmış üç sıra figürlü duvar resimleri tespit edildi.

Kazı alanı, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izniyle hızla koruma statüsüne alındı; bölge jandarma tarafından korunmaya başladı ve güvenlik sistemleri devreye sokuldu. İlk andan itibaren amaç, definecilik tehdidinin gölgesinde kalan bu benzersiz kültürel varlığın tahrip olmadan bilimsel sistematik çerçevesinde incelenmesi oldu.

Prof. Dr. Mehmet Işıklı

Yapısal Güçlendirme ve Kontrollü Koruma
Tünel geçişleri ve odaları içeren anıtsal yapı grubunda hem kerpiç hem organik boya kullanılmış olması, koruma sürecini son derece hassas hale getiriyor. Bu nedenle alan, demir sütunlarla güçlendirilerek desteklendi; iç ortam sıcaklık ve nem dengesinin korunması amacıyla düzenli ölçümler başlatıldı. İstanbul Restorasyon ve Konservasyon Merkez Laboratuvarı’ndan uzmanların da dahil olduğu süreçte, duvar resimlerinin yüzeyindeki bakteriyel etkiler takip ediliyor, periyodik temizlik ve koruma işlemleri yürütülüyor.

Tepenin üzerine dev bir çadır kurulmasına yönelik proje tamamlandı ve uygulama aşamasına geçti. Bu kapalı koruma sistemi ile havayla temas minimuma indirilerek, sürecin kontrollü bir şekilde ilerlemesi hedefleniyor. Prof. Işıklı'nın ifadesiyle, “böylesi kırılgan bir kültürel mirasın korunması ancak bilimsel disiplin ve sürekli izleme ile mümkün.”

Urartu Sanatında Yeni Ufuklar
Urartu coğrafyasında figürlü duvar resimleri son derece nadir görülen bir buluntu grubu olarak biliniyor. Türkiye’de bu alandaki en iyi örnekler daha önce Erzincan Altıntepe kazılarında elde edilmiş; bu fresklerin bir kısmı 1950’lerde müze koleksiyonlarına alınmıştı. Garibin Tepe buluntuları ise, hem korunmuşluk düzeyi hem de bulunduğu mimari bağlam itibarıyla Urartu görsel kültürü üzerine yeni bir okuma imkânı sunuyor.

Yaklaşık bin metrekarelik çadırın tamamlanmasının ardından kazıların yeniden başlaması ve alanın aşamalı olarak açığa çıkarılması planlanıyor. Altıntepe ile yapılan karşılaştırmalar, bu mekânın kraliyet işlevli bir tören salonu veya merkezi yönetim alanına ait olabileceğini düşündürüyor. Prof. Işıklı, ortaya çıkan erken verilerin “Urartu devlet mimarisinin henüz tam olarak çözülmemiş tören boyutuna” ışık tutabileceğini vurguluyor.

Urartu Mirasının Küresel Perspektifi
Bölgedeki buluntular yalnızca Van ve Urartu araştırmaları açısından değil, Doğu Anadolu'nun Geç Demir Çağı siyasi ve estetik dünyasının anlaşılması açısından da uluslararası öneme sahip. Duvar resimlerinin ikonografik çözümlemeleri, Urartu elit kültürüne ilişkin ritüel temsil, kutsal figür ve hayvan sembolizmi gibi alanlarda yeni tartışmalar başlatabilir. Ayrıca buluntular, Urartu’nun mimari planlama anlayışının yeraltı yapı sistemleriyle ilişkilendirilmesini sağlayarak kültürel mühendislik bilgisini de yeniden değerlendirmeye açmaktadır.

Önümüzdeki süreçte, alanın koruma çalışmaları tamamlandıktan sonra bilimsel yayınların ve uluslararası iş birliklerinin artması; buluntuların, UNESCO düzeyinde tescil girişimlerine zemin oluşturması beklenmektedir.

Mesut Varol aa

 

 

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için