Blog

Ağu23


Goree Adası: İnsanlığın Yüz Karası

Senegal’in başkenti Dakar açıklarında yer alan Goree Adası, Atlantik köle ticaretinin en çarpıcı tanıklarından biri olarak tarihe kazınmıştır.

 

www.arkeolojikhaber.com

 

Senegal’in Dakar açıklarındaki Goree Adası, Atlantik köle ticaretinin en sarsıcı sembollerinden biri olarak hafızalarda yaşıyor. 15. ve 19. yüzyıllar arasında milyonlarca Afrikalının yurtlarından koparılıp Amerika kıtasına zorla gönderildiği bu ada, 1978’de UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alındı. Adada yer alan ve “Geri dönüşü olmayan kapı” ile bilinen Köle Evi, köleleştirilen Afrikalıların kıtalarına son kez baktıkları nokta olarak kabul ediliyor.

Köleliğin Kara İzleri: Goree Adası'nın Tarihsel Önemi
Senegal’in başkenti Dakar açıklarında yer alan Goree Adası, Atlantik köle ticaretinin en çarpıcı tanıklarından biri olarak tarihe kazınmıştır. 15. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar süren bu insanlık dramında milyonlarca Afrikalı, köleleştirilerek Amerika kıtasına gönderildi. Goree Adası, bu sürecin en kritik sevkiyat noktalarından biri olarak işlev gördü ve bugün hala bu karanlık geçmişin simgesi konumundadır. 1978 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınan ada, köleliğin insanlık tarihindeki izlerini silinmez kılmak ve gelecek nesillere aktarmak amacıyla koruma altındadır.

Köle Ticaretinin Kalbi: Köle Evi ve Çelişkiler
1776’da Fransızlar tarafından inşa edilen Köle Evi, Atlantik ötesi köle ticaretinde bir toplama ve sevkiyat merkezi olarak kullanılmıştır. Batı Afrika’nın farklı bölgelerinden getirilen Afrikalılar burada zincirlenmiş halde tutuluyor, gemiler hazır olduğunda sağlık ve güç kontrollerinden geçirilerek Amerika’ya gönderiliyordu. Çalışamayacak durumda olanlar ise ya yerel pazarlarda satılıyor ya da ölüme terk ediliyordu. Yapının üst katında Avrupalı köle tüccarlarının yaşaması, alt katta zincirlenmiş kölelerin hayatta kalma mücadelesi ile keskin bir tezat oluşturuyordu. Bu durum, dönemin sömürgeci zihniyetinin en trajik sembollerinden biri olarak tarihe geçti.

Dönüşü Olmayan Kapı: Bir Kıtanın Son Görüşü
Köle Evi’nin alt katında yer alan ve Atlantik Okyanusu’na açılan dar kapı, “geri dönüşü olmayan kapı” olarak bilinir. Köleleştirilen Afrikalılar, kıtalarına son kez ayak bastıkları bu noktadan gemilere bindirilerek bilinmezliğe sürüklenmiştir. Bugün dünyanın dört bir yanından gelen ziyaretçiler, bu kapının önünde sessizce durarak tarihin en büyük insanlık suçlarından birine tanıklık eden mekânda derin bir saygı ve hüzün hissi yaşıyor. Özellikle ABD, Karayipler ve Brezilya’dan gelen Afrika kökenli ziyaretçiler için bu mekân, atalarıyla bağ kurmanın ve geçmişle yüzleşmenin simgesel adresidir.

Kolektif Hafızada Goree: Mandela ve Obama’nın İzleri
Goree Adası, yalnızca bir tarihi mekân değil, aynı zamanda kolektif hafızanın yeniden inşa edildiği bir alan olarak da önem taşıyor. 1991 yılında Nelson Mandela’nın ve 2013’te dönemin ABD Başkanı Barack Obama’nın adayı ziyaret etmesi, dünya kamuoyunda güçlü bir yankı uyandırdı. Obama’nın ailesiyle birlikte “geri dönüşü olmayan kapı” önünde sessizce durması, Afrika diasporasının atalarının yaşadığı acılarla kurduğu derin bağın bir sembolü olarak hafızalarda yer etti. Bugün, antropoloji öğrencilerinden aileleriyle gelen ziyaretçilere kadar birçok kişi, Goree Adası’nı bir anma ve yüzleşme mekânı olarak görmektedir. ABD’li antropoloji öğrencisi Nick Miller’ın sözleri bu hissi özetler niteliktedir: “Bir zamanlar atalarımın tutulduğu bu hücreleri görmek ve doğdukları kıtaya son kez baktıkları kapıdan geçmek, bana kendimi çaresiz hissettirdi.”

 

AA Fatma Esma Arslan Özde

 

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için