Blog

Þžu2

Neandertal Göðüs Kafesi, Anatomileri Hakkýnda Bilgi Veriyor

 |  Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  AKçiðerDik YürümeGöðüsGöðüs KafesiKebara 2Neandertal

Neandertal Göðüs Kafesi, Anatomileri Hakkýnda Bilgi Veriyor

Bilim insanlarý, bugüne kadar ortaya çýkarýlmýþ en bütün haldeki Neandertal iskeletine ait bir göðüs kafesinin üç boyutlu tasarýmýný yaptý.

Bir Neandertal canlandýrmasý.

Bilim insanlarý, ilk üç boyutlu sanal göðüs kafesinin tasarýmýný bitirdi. Bu göðüs kafesinin en önemli özelliði, bugüne kadar ortaya çýkarýlmýþ en bütün haldeki Neandertal iskeletine ait olmasý. Yaklaþýk 60.000 yýllýk erkek bir iskelete ait fosillerin tomografisini çeken araþtýrmacýlar, göðsün 3 boyutlu modelini yaratmayý baþardýlar. Ayrýca bu model, kambur duran ‘maðara adamý’nýn yuvarlak göðüs kafesi imajýndan oldukça farklý. 

Birçok bilim insanýndan oluþan uluslararasý bir ekip, bugüne kadar gün yüzüne çýkmýþ ve en bütüne yakýn Neandertal iskeletinde gözlemlenen göðüs kafesinin ilk üç boyutlu sanal görüntüsünü elde etti. Bu görüntü, antik insanlarýn nasýl hareket ettiði ve nefes aldýðýyla ilgili sorulara alternatif cevaplar saðlýyor.

Araþtýrma ekibi, üst omurgayý ve kaburga kemiklerini içeren, kalp ve akciðerler için gerekli alaný saðlayan göðüs bölgesine odaklandý. Araþtýrmacýlar, Kebara 2 olarak da bilinen yaklaþýk 60.000 yýllýk erkek iskeletin fosillerine uygulanan tomografi sayesinde  göðüs kafesinin üç boyutlu modelini elde edebildi.

Bu sonuçlar, modern insanlarla karþýlaþtýrýldýðýnda hem daha büyük akciðer kapasitesine, hem de daha düz bir omurgaya sahip olduðu anlaþýlan ve dimdik durabilen bireylerin göðüs kafesinin ne þekilde olduðunu gösteriyor.

Çalýþmanýn baþ yazarý ve Bask Bölgesi Üniversitesi’nden Asier Gomez- Olivencia: “Göðsün þekli, Neandertallerin nasýl hareket ettiklerini anlamamýzý saðlayacak bir kilit nokta çünkü bu göðüs, onlarýn nefes alýp vermeleri ve dengede durmalarý ile ilgili bilgiler sunuyor.” diyor

Washington Üniversitesi, Antropoloji Bölümü’nde profesör Patricia Kramer’e göre, Neandertallerin hareket etme þekli ile kullanabilecekleri kaynaklarla hayatta kalabilme yetilerinin doðrudan bir iliþkisi vardý.

Kramer, “Karmaþýk kültürel adaptasyon söz konusu olduðunda, Neandertaller ile modern insanlar arasýndaki ortak nokta çok fazla. Neandertallerin adaptasyon sürecini anlamak, kendi evrim sürecimize yönelik yetkinliðimizi arttýracak.” diyor.

Sanal bir biçimde düzenlenen bu görüntü, içe doðru ilerleyen kaburga kemiklerinin omurgada nasýl birleþtiðini gösteriyor. Modern insanýn duruþu ile karþýlaþtýrýldýðýnda, böylesi kemiklere sahip olanlarýn daha dik durmasý gerekmekte. C: Gomez-Olivencia, et al

Bugünkü Batý Avrupa ile Orta Asya arasýnda yaþamýþ olan Neandertaller, 400.000 yýl önce ortaya çýkan bir insan türüydü. Yaklaþýk 40.000 yýl önce soylarý tükenen Neandertaller, farklý buzul çaðlarýný deneyimleyen ve belli bölgelerdeki maðaralarda yaþamýþ avcý toplayýcý insanlardý. Günümüzde farklý birçok toplulukta Neandertal DNA’sýna rastlanýldýðýndan, son zamanlarda gerçekleþtirilen çalýþmalar, Neandertaller ile ilk Homo sapiens’lerin çiftleþtiðini öne sürüyor.

Neandertal kalýntýlarý, Avrupa’nýn, Asya’nýn ve Orta Doðu’nun farklý bölgelerinde son 150 yýl içerisinde bulundu. Ayný ekip, Kuzey Ýsrail’in Carmel sýradaðlarýndaki Kebara maðarasýnda bulunan, diðer adý “Moshe” olan ve Kebara 2 olarak da bilinen iskelet ile ilgili çalýþmalarýný 1983 yýlýnda sürdürdü. Bugüne kadar bulunmuþ Neandertal iskeletleriyle karþýlaþtýrýldýðýnda, kafatasý kemiði eksik olan bu yetiþkin erkek iskeletin kalýntýlarý oldukça tüm halde. Bu iskeletin ne zamana ait olduðunun anlaþýlmasý için, termolüminesans ve elektron spin rezonans yöntemleriyle çevresindeki topraðýn yaþýnýn 59.000 ile 64.000 yýl aralýðýnda olduðu tespit edildi.

19. yüzyýlda ve 20. yüzyýlýn baþýnda diðer Neandertal kalýntýlarý ile ilgili gerçekleþtirilen çalýþmalar ve keþifler, kambur duran maðara adamýna iliþkin teorilere ve basmakalýp fikirlerin oluþmasýna yol açtý. Zaman içerisinde Neandertallere özgü özellikleri bilimin ýþýðýnda açýklayan baþka araþtýrmalar ortaya konsa da göðüslerinin yapýsý, akciðerlerin kapasitesi ve Neandertallerin adapte olabildiði ya da olamadýðý durumlara yönelik tartýþmalar uzadýkça uzadý.

Kramer, biyolojik antropoloji alanýnda sanal bir biçimde yeniden oluþturma tekniðinin son on yýlda ivme kazandýðýný söylüyor. Göðüs bölgesindeki kýrýlgan kemikler, fiziksel bir yeniden oluþturmayý riskli hale getirdiðinden, fosiller ile kullanýlan bu teknik çok yararlý.

Ayný araþtýrma ekibi, Kebara 2’ye ait omurganýn sanal görüntüsünü yaklaþýk iki yýl önce elde etmiþti. Bu iþlem, Neandertal biyomekaniðine iliþkin teorileri yenilemek için atýlan ilk adýmdý.

“Ýnsan Paleontolojisi ve Tarih Öncesi” adlý kitapta yayýmlanan ekibin çalýþmasý, Neandertallerin dik bir duruþa ve modern insan omurgasýna göre çok daha düz bir omurgaya sahip olma ihtimalini teyit ediyor.

Bilim insanlarý, göðsün bu modelini yapabilmek için hem halen Tel Aviv Üniversitesi’nde bulunan Kebara 2 iskeletini birebir incelediler hem de omurun, kaburga ve pelvik kemiklerin týbbi tomografisini alýp bilimsel araþtýrmalar için tasarlanan üç boyutlu yazýlýmý kullandýlar.

Ýsrail’deki Bar Ilan Üniversitesi’nde öðretim görevlisi olan Alon Barash, bu çalýþmanýn çok titiz bir þekilde yürütüldüðünü; her bir omurun ve kaburga kemiðinin tek tek tomografisinin çekildiðini, daha sonra üç boyutlu düzlemde hepsinin tekrar birleþtirildiðini belirtiyor.

Bu aþamalardan sonra, bilim insanlarý, Neandertal kemiklerinin görüntüsü ile günümüzde yaþayan yetiþkin erkeklerden elde edilen ve tomografisi çekilen kemikleri karþýlaþtýrabilmek adýna morfometrik analiz olarak adlandýrýlan bir yöntemi kullandýlar.

Gomez- Olivencia, yeniden yapýlandýrma sürecinde tam bir göðüs örneðine ulaþabilmek için, hem deformasyona maruz kalan parçalarýn bazýlarýný hem de iyi bir biçimde korunmamýþ olan akis görüntülerin birkaçýný sanal düzlemde kesip uyarlamak zorunda kaldýklarýný söylüyor.

Toraks görüntüsü, ekibin bir önceki bulgularý ile birlikte deðerlendirildiðinde, içe doðru ilerleyen kaburga kemiklerinin omurgada birleþmesi, göðüs boþluðunun dýþarý doðru sýkýþtýrýlmasý ve modern insan iskelet yapýsýnýn bir parçasý olan bel kývrýmýyla beraber omurganýn da arkaya doðru hafifçe eðilmesi anlam kazanacak.

Ýspanya’daki Doða Tarihi Ulusal Müzesi’nin Sanal Antropoloji Laboratuvarý’nda kýdemli bir araþtýrmacý olan Markus Bastir’e göre, Neandertallere ve modern insanlara ait göðüslerin farklýlýðý oldukça þaþýrtýcý.

Gomez- Olivencia, “Neandertallerin omurgasý, göðüs bölgesinin daha iç kýsmýnda konumlanmýþ. Dolayýsýyla, bu durum, onlarýn daha dengeli olmasýný saðlýyor. Ayný zamanda göðüs, alt kýsýmýna göre daha geniþ.” diyor.

Böylesi bir göðüs kafesinde daha büyük bir diyaframýn yer almasý, akciðer kapasitesinin de daha geniþ olmasý kuvvetle muhtemel.

Ono Akademik Koleji’nde kýdemli bir yazar olan Ella Been, Neandertallerin nefes alýrken diyaframlarýný niçin kullandýklarýný açýklarken, onlarýn daha geniþ olan alt göðüs ve yatay yönelime sahip kaburga kemiklerini kanýt olarak sunuyor.

“Öte yandan, modern insanlar nefes alýrken hem diyaframa hem de geniþleyen göðüs kafesine tabi. Fosil kalýntýlarýna yönelik araþtýrmalarda kullanýlan yeni teknolojilerin, nesli tükenmiþ türleri anlamamýzda bizlere yeni bilgiler sunduðunu görüyoruz.”

Kramer’e göre, tüm bu bahsedilenlerin Kebara 2 için ne anlam ifade ettiði ve onun nasýl yaþadýðý, bir baþka araþtýrmanýn konusunu teþkil ediyor.

Neandertaller, nasýl nefes alýp veriyorlardý? Güçlü akciðerlere, hangi fiziksel ihtiyaçlarý söz konusu olduðunda gereksinim duyuyorlardý? Bütün bunlar, onlarýn nasýl bir çevrede yaþadýðý ve nasýl hareket ettiði ile ilgili bilgiler sunar mý? Fiziksel özelliklerinden herhangi biri, Neandertallerin iklim deðiþikliklerine karþý daha hazýrlýklý olmalarýný mý saðlar, yoksa iklim deðiþiklikleri karþýsýnda daha hassas olmalarýna mý sebebiyet verir?

Kramer’e göre, Neanderatl göðsünü yeniden oluþturmanýn ilk basamaðý, Neandertallerin nasýl göründüðü ya da yaþadýðý ile ilgili modasý geçmiþ tüm teorilerin etkisi altýnda kalma fikri, bilinçli bir þekilde reddedildiðinde gerçekleþecek.

“Eksik parçalarý olan bir yapbozu yapmaya çalýþtýðýnýzý hayal edin. Farklý parçalar söz konusu olduðunda da tüm olasýlýklar iþte bu þekilde düþünülmeli. Mevcut parçalar bize neyi gösterir? Ýnsanlar, belirli bir gidiþatýn olmasý gerektiðini söyleyebilir. Öte yandan, kendi kurguladýðýmýz þeyi tekrar tekrar yapma gafletine düþmemeliyiz. Bu süreç içerisinde, tam anlamýyla nötr bir tavýr takýnmalýyýz.”


ScienceDaily. 30 Ekim 2018.

Arkeofili

Bu yazý hakkýnda yorum bulunamamýþtýr. Ýlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazýya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayýr* Her defasýnda yeniden girmemeniz için