Blog

Nis12

Servet Eşitsizliği, Despotik Yönetimler ile İlişkili Çıktı

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  Antik MayaEkonomiEşitsizlikOtokrasi



Servet Eşitsizliği, Despotik Yönetimler ile İlişkili Çıktı


Servet eşitsizliğini en fazla yaşayan toplumlar, aynı zamanda gücün az sayıdaki bir grup insanın elinde toplandığı yönetimlere sahipti.

 

Araştırmanın baş yazarı A. E. Thompson, Klasik Maya evinin bulunduğu höyüğün kazısını fotoğraflarken görülüyor. C: KM Prufer

İnsanlık tarihi ve kıtalar boyunca her toplumda farklı derecelerde servet eşitsizliği görüldü ve her zaman için birileri diğerlerinden daha fazlasına sahipti. Ancak eşitsizlik miktarı farklıydı – bazı medeniyetlerde, birkaç güçlü insan neredeyse tüm servete sahipken, diğerlerinde biraz daha eşite yakın dağılım vardı.

Arkeologlar, yeni bir çalışmada antik Maya şehirlerindeki ev kalıntılarını incelediler ve bunları diğer Mezoamerika toplumları ile karşılaştırdılar. Buna göre servet eşitsizliğini en fazla yaşayan toplumlar, aynı zamanda gücün az sayıdaki bir grup insanın elinde toplandığı yönetimlere sahip olan toplumlar olduğunu ortaya çıkardılar.

Chicago Field Museum’da araştırmacı olan Amy Thompson “Evlerin boyutlarındaki farklılıklar servet eşitsizliğinin bir yansımasıdır.” diyor. Ayrıca antik şehirlerde yer alan farklı mahallelerde evlerin boyutlarının nasıl değiştiğine bakarak klasik Maya şehirlerindeki servet eşitsizliği hakkında bilgi sahibi olabiliriz.” diye ekliyor. 

Günümüzde Maya kökenli olan milyonlarca insan yaşıyor, fakat arkeologların Klasik Maya Medeniyeti olarak isimlendirdikleri dönem MS 250 ila 900 yılları arasına tarihleniyor. Klasik Maya toplumunun izlerini şu an Meksika, Yucatan Yarımadası, Guatemala, Belize ve Batı El Salvador ile Honduras olarak bilinen coğrafya boyunca sürmek mümkün. Ayrıca burası bağımsız şehirlerden oluşan bir ağı da meydana getiriyordu. Thompson, Klasik Maya Medeniyeti’nin, bugün bütün eyaletlerin tek bir merkezi yönetim tarafından idare edildiği ABD gibi değil de, her biri bağımsız bir yönetici tarafından idare edilen şehirlerden oluştuğunu söylüyor.

 

Klasik Maya evinin bulunduğu höyük kazıları sırasında çıkan arkeolojik buluntular. C: KM Prufer

Mezoamerika coğrafyası boyunca bu politik sistemler çeşitlilik gösterdi. Bazıları gücü daha kolektif olarak paylaşırken, diğerleri daha otokratik ve gücün küçük gruplarda yoğunlaştığı yönetimlerdi.

Arkeologlar, bir devletin ne derece otokratik olduğunu anlamak için çeşitli ipuçlarını kullanıyorlar. New Mexico Üniversitesi’nden yazar Keith Prufer, “Liderlerini nasıl temsil ettiklerine bakıyoruz. Mezarlarda bazı bireyler diğerlerinden farklı bir muamele görüyor mu, yoksa herkes için aynı uygulamalar mı söz konusu?” diyor. “Diğer ipuçları ise saraylara bakılarak görülebilir. Çok merkezi bir yerde inşa edilmiş bir saraya ya da yönetici hanedana adanmış bir tapınağa rastladığımızda buradaki yönetimin daha otokratik olma eğiliminde olduğunu anlıyoruz. Daha az otokratik toplumlarda ise yöneticilerin nerede yaşadığını ya da kim olduklarını belirlemek zordur.” diye ekliyor.

Bu çalışmada araştırmacılar, yönetim şekillerinin insanlar arasındaki servet dağılımını nasıl etkilediğini bilmek istediler. Daha otokratik toplumlardaki servet eşitsizliğinin aynı toplum içerisindeki farklı sosyal gruplar arasında ve aynı mahallelerde yaşayan ve daha önce arkeologlar tarafından ekonomik olarak eşit olduğu varsayılan insanlar arasında belirdiğini ifade ediyorlar. Ayrıca bu eşitsizliğin çoğu, pazar mallarına ya da ticaret ağlarına erişim ile de bağlantılıydı. Bununla birlikte servetin toplumda nasıl dağıldığı hakkında bilgi sahibi olmak için antik ev kalıntılarını incelediler. 

The Field Museum yöneticisi Gary Feinman ise “Evin boyutlarını baz almak, servet ile ilgili kesin bir bilgi vermez. Örneğin Central Park’ın dışındaki tek yatak odalı bir dairenin, Queens’deki iki yatak odalı ya da Kansas kırsalındaki büyük bir evden daha değerli olabileceği gibi, her şey görecelidir.” diyor. Ayrıca bir mahalle içindeki evleri birbiri ile karşılaştırıyoruz ve bu da bir model ortaya çıkarıyor. Kansas’taki bütün evleri karşılaştırırsanız, bazıları Manhattan’daki evlerden büyük olabilir; ancak Kansas’taki bu göreli servet dağılımı modeli, Manhattan ile karşılaştırıldığında her iki bölgedeki servet farklılıklarına dair bir şeyler söyler.” diye ekliyor. 

 

Ix Kuku’il’deki Klasik Maya evi kazısı. C: A. E. Thompson

Araştırmacılar Maya evlerini incelemek için boyutların dışında, çok sayıdaki değişkene de baktılar. Thompson “Ev arkeolojisini kullanarak insanlar arasındaki etkileşimlerin ve iletişimlerin nasıl olduğuna ulaşabiliyoruz. Bununla birlikte evlerin nerede ve ne kadar büyük olduğunu, birbiri ile ilişkili olarak nasıl konumlandırıldıklarını, su ve verimli tarım arazisi gibi yakınında hangi kaynakların bulunduğunu belgeliyoruz.” diyor.

Araştırmacılar, servet dağılımı ile ilgili daha fazla ipucu elde etmek ve insanların kullandığı seramik ve taş alet türleri hakkında bilgi toplamak için evlerde de kazı yaptılar. Ayrıca servet eşitsizliği modellerinin, Güney Belize’deki iki Klasik Maya şehrindeki farklı mahallelerde, biri diğerinden daha zengin olsa bile genel anlamda tutarlı olduğu sonucuna ulaştılar. Yine de her iki yerleşimde de servet farklılıkları, pazar yollarına erişimi olan mahallelerde en çoktu. Prufer, “Zaten onlarca yıldır, Klasik Maya Medeniyeti’nde insanlar arasında eşitsizliğin olduğu biliniyordu. Bu bakımdan ekleyebileceğimiz yeni bir özellik, bu eşitsizliğin mahalleler düzeyinde bile görülmesidir. Bu durum daha önce net bir şekilde belgelendirilmemişti.” diyor.

Araştırmacılar, “Servet eşitsizliği ve otokrasi arasındaki ilişki, Klasik Maya’ya özgü değil” diyor.

Prufer, “Eşitsizliğin nasıl oluştuğu, nasıl sürdüğü ve ilk şehirlerde nasıl ortaya çıktığı ile ilgili temel soruları cevaplamaya çalışıyoruz. Bunun dışında arkeolojinin en önemli hedeflerinden biri de modern ve antik toplumların temel unsurlar bakımından birbirlerinden çok da farklı olmadıklarını göstermeye çalışmak. İnsan davranışını ve becerisini yansıtan birçok benzerliğin yanısıra insanlar arasında yaşanan eşitsizliğin ve zulmün farklı düzeylerde görüntüleri var. Bu bakımdan günümüzde oldukça önemli bir konu olmaya devam eden sosyal eşitsizlik tartışmalarına katkıda bulunduğumuzu düşünüyoruz.” diyor.

Eşitsizlik, binlerce yıldır insanlığı rahatsız ederken, Feinman, bu durumun insanlığın kaderi olmadığını vurguluyor ve gücün nasıl finanse edildiği ile nasıl kullanılıp tekelleştirildiği arasında sıkı bir ilişkinin olduğunu ekliyor.

 

www.arkeofili.com

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için