Blog

Eki11

Vikingler Cam Boncukları, Mozaikleri Eriterek Yapıyordu

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  BoncukMozaikRibeVikingZanaat



Vikingler Cam Boncukları, Mozaikleri Eriterek Yapıyordu

Ribe’daki boncuk üreticisi, cam karışımını, yine atölyede bulunan huni beherlerinden gelen eski kırıklarla seyreltmeyi seçebilirdi.

www.arkeofili.com

Vikingler, Roma mozaiklerinden çıkarılan yaldızlı cam tesseralar üzerindeki altınları kurtarıyor ve ardından camı düşük sıcaklıkta eritiyordu.

Altın kalıntıları içeren eritilmiş Roma cam tesseraları.

Ribe, Viking Çağında önemli bir ticaret şehriydi. 8. yüzyılın başlarında, Ribe nehrinin kuzey yakasında, tüccar ve zanaatkarların, broş, toka, tarak ve renkli cam boncuk gibi mallar üretmek ve satmak için farklı yerlerden akın ettiği bir ticaret yeri kuruldu.

Erken Orta Çağ’da cam kıt bir meta haline geldiğinde, terk edilmiş Roma ve Bizans tapınaklarında, saraylarında ve hamamlarında mozaiklerden renkli cam küpler (tesseralar) söküldü, kuzeye taşındı ve Ribe gibi ticaret kasabalarında ticareti yapıldı. Daha sonra boncuk yapımcıları onları büyük kaplarda eritip boncuk haline getirdiler.

Şimdiye kadar arkeologlar, inci yapımcılarının opak beyaz tesseraları; beyaz, opak boncukların üretimi için hammadde olarak kullandıklarını varsaydılar.

Akıllı ve sürdürülebilir üretim

Şimdi ise, Aarhus Üniversitesi’nden bir jeokimyacı ve bir arkeolog, Ribe’den bir müze küratörü ile birlikte şaşırtıcı bir keşif yaptılar.

İlk atölyelerden birindeki beyaz Viking boncuklarının kimyasal bileşimi, cam üreticilerinin fırınları için zamandan ve odundan tasarruf etmenin daha sürdürülebilir bir yolunu bulduklarını gösterdi: altın yaldızlı, şeffaf cam küpleri ezmek, düşük sıcaklıkta yeniden eritmek, havayı kabarcıklar şeklinde hapsetmek için karıştırmak ve son olarak camı boncuklar oluşturmak için demir bir mandrel etrafına sarmak. Bu sayede minimum kaynak kullanılarak kısa sürede opak beyaz boncuklar oluşturuluyordu.

Altın mozaik taşının yüzeyine yapışan değerli ultra ince altın tabakaları, elbette, cam üreticisi tarafından camı yeniden eritmeden önce kurtarıldı, ancak yeni bulgular, bir miktar altının kaçınılmaz olarak eritme potasına girdiğini gösteriyor.

Beyaz boncuklardaki minik altın damlaları, çok sayıda hava deliği (bu yüzden boncuklar opak) ve ayrıca kimyasal renk izleyicilerinin bulunmaması, boncukların hammaddesinin aslında altın mozaik taşları olduğunu gösteriyor.

Bu tür altın izleri sadece beyazlarda değil, aynı atölyedeki mavi boncuklarda da bulundu. Burada kimya, camcının tarifinin mavi ve altın mozaik taşlarının karışımından oluştuğunu gösteriyor. Bunları karıştırmak gerekliydi çünkü Roma mavi mozaik taşları, onları opak yapan yüksek konsantrasyonlarda kimyasal maddeler içeriyordu ve bu nedenle mozaikler için ideal, ancak mavi boncuklar için ideal değildi.

Kimyasal maddeleri bu şekilde seyrelterek, Viking Çağı boncuklarından bildiğimiz koyu mavi, şeffaf cam ortaya çıktı.

Uzman işçilik

Ribe’daki boncuk üreticisi, cam karışımını, yine atölyede bulunan huni beherlerinden gelen eski kırıklarla seyreltmeyi seçebilirdi. Ancak bunların tekrar tekrar eritilmiş eski, kontamine olmuş Roma camları olduğu ortaya çıktı.

Aarhus Üniversitesi Yerbilimleri Bölümü’nden Gry Hoffmann Barfod, “Ve Ribe’deki cam üreticileri, ellerine geçen en berrak camı tercih eden uzmanlardı.” diyor. “Bir jeokimyacı için, fantastik malzemeyle çalışmak ve burada depolanan bilginin günümüz toplumu için ne kadar alakalı olduğunu keşfetmek bir ayrıcalıktı.”

Disiplinler arası araştırma

Profesör Søren Sindbæk, “Ribe ticaret sitesindeki en göze çarpan başarılar sadece ürünler değil, aynı zamanda döngüsel ekonomi ve sınırlı kaynakları koruma konusundaki farkındalıklarıydı.” diyor.

Müze küratörü Claus Feveile, “Bu heyecan verici sonuçlar, Vikingler hakkında yeni gerçekleri açıklama potansiyelini açıkça gösteriyor. Yüksek çözünürlüklü kazılarımızı bu tür kimyasal analizlerle birleştirerek yakın gelecekte çok daha fazla bulgu öngörüyorum.” diyor.


Aarhus University. 3 Ekim 2022.

Makale: Barfod, G. H., Feveile, C., & Sindbæk, S. M. (2022).

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için