Blog

May20

Volkanik Kül İçinde 30.000 Yıllık Fosilleşmiş Akbaba Bulundu

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  AkbabaColli AlbaniTüyVolkanZeolit



Volkanik Kül İçinde 30.000 Yıllık Fosilleşmiş Akbaba Bulundu

Keşfedildiğinden bu yana araştırmacılar, kuşun nasıl bu kadar iyi korunduğunu merak ediyordu.

 

www.arkeofili.com

 

Bilim insanları, 30.000 yıl önce yaşamış bir akbabanın fosilleşmiş tüylerinin tüm ayrıntılarıyla nasıl korunduğuna dair gizemi nihayet çözdü.

30.000 yıllık akbabanın fosilleşmiş tüylerinden biri. Bu tüylerin zeolit ??mineralleri tarafından korunduğu bulundu. C: Edoardo Terranova

İtalya’nın Roma kentinin güneydoğusundaki Colli Albani volkanik kompleksinde 1889 yılında keşfedilen kızıl akbabaya (Gyps fulvus) ait fosil, olağanüstü bir şekilde korunmuştu — öyle ki narin kanat tüylerinin ve göz kapaklarının bile izleri mevcuttu.

Keşfedildiğinden bu yana araştırmacılar, kuşun nasıl bu kadar iyi korunduğunu merak ediyordu. Geology dergisinde yayımlanan yeni bir çalışmada bilim insanları, bu nadir korunmanın, kuşun kalıntıları patlayan bir volkandan çıkan külle gömüldüğünde oluşan, silisyum açısından zengin mikroskobik kristaller olan zeolitler sayesinde gerçekleşmiş olabileceğini öne sürüyor.

Bilim insanlarına göre bu, yumuşak dokuların — özellikle tüylerin — volkanik kül içinde fosilleşmiş olarak bulunduğu ilk örnek.

 “Fosil tüyler genellikle göl veya lagünlerde biriken eski çamurtaşlarında korunur. Bu fosil akbaba ise kül birikintileri içinde korunmuş — bu son derece sıra dışı” diyor çalışmanın baş yazarı ve paleobiyolog Valentina Rossi.

“Fosil akbabanın tüylerini analiz ederken alışılmadık bir durumla karşılaştık. Bu tüyler, diğer fosillerde genellikle gördüğümüz şeylere hiç benzemiyor” diye ekliyor.

Nadir Korunma Durumu

Bu fosil ilk olarak 1889’da, İtalya’daki Tuscolo Dağı eteklerinde bir arazi sahibinin bulduğu kaya içinde keşfedildi. O dönemdeki paleontologlar, volkanik kaya içinde tüylerin nadir şekilde korunmuş olduğunu not ettiler. Ancak yıllar içinde fosilin büyük bir kısmı kayboldu; bugün yalnızca bir kanadın tüyleriyle kuşun başı ve boynu kalmış durumda. Son yıllarda bilim insanları bu fosili yeniden analiz etti ve akbabanın göz kapakları ile derisinin ayrıntılarını ortaya çıkardı.

Yeni çalışmada araştırmacılar, fosilleşmiş tüyleri elektron mikroskopları ve kimyasal testlerle inceledi. Bu sayede tüylerin üç boyutlu olarak korunduğu anlaşıldı. Bu, oldukça nadir bir durum, çünkü tüyler genellikle sadece iki boyutlu karbon izleri şeklinde fosilleşir. Daha önce yalnızca kehribar içinde üç boyutlu tüyler bulunabilmişti.


Akbaba ölüsünün volkanik kül bulutu altında gömülmesinden önceki olası senaryonun dijital bir resmi. C: Dawid A. Iurino

Araştırmacılar, tüylerin bir mikron (0.001 mm) kadar küçük yapısal ayrıntılarını görebildiler ve fosillerin zeolit adı verilen bir mineralle kaplandığını tespit ettiler. Bu mineral genellikle volkanik ortamlarda bulunur.

“Zeolitler, silisyum ve alüminyum açısından zengin minerallerdir ve genellikle volkanik ve hidrotermal jeolojik ortamlarda görülür” diyor Rossi. “Zeolitler, ya doğrudan kristaller şeklinde oluşurlar ya da volkanik camın ve külün doğal dönüşümü sırasında ikincil olarak meydana gelirler.”

Bu keşif, tüylerin bu şekilde ve bu düzeyde ayrıntıyla korunduğu ilk örnek olma özelliğini taşıyor. Ayrıca daha önce hiçbir fosil, zeolit içinde bu şekilde korunmuş olarak bulunmamıştı.

Düşük Sıcaklıklı Küle Gömülmek

Tüylerin zeolit içinde korunmuş olması, eski akbabanın muhtemelen büyük bir volkanik kül bulutu altında gömüldüğünü gösteriyor. Bu kül bulutu, Pompeii’yi yakan Vezüv Yanardağı’nın püskürttüğü piroklastik akıntılardan çok daha düşük sıcaklıkta olmalıydı.

“Tüy yapılarının böylesine iyi korunmuş olması, akbaba cesedinin düşük sıcaklıklı bir piroklastik tabaka içinde gömüldüğünü gösteriyor” diyor Rossi.

Bu kül tabakası, suyla tepkimeye girerek birkaç gün içinde zeolitle kristalleşmiş olabilir. Bu süreçte mineraller, kuşun hücreleri ve dokularını yavaş yavaş birebir taklit ederek yerlerini almış.

“Volkanik çökeltiler genellikle sıcak, hızlı hareket eden piroklastik akıntılarla ilişkilendirilir ve bunlar yumuşak dokuları yok eder” diyor çalışmanın ortak yazarı ve Milano Üniversitesi’nde omurgalı paleontolojisi doçenti olan Dawid Iurino. “Ancak bu jeolojik ortamlar karmaşık ve bazen hücresel düzeyde yumuşak dokuları koruyabilecek düşük sıcaklıklı birikintiler de içerebilir.”

Araştırmacılar, bu eşsiz keşfin volkanik kayaçlar içinde gizli kalmış başka fosillerin bulunmasına da kapı aralayabileceğini umuyor.

“Fosil kayıtları, yeni fosil türleri, garip yeni vücut şekilleri veya bu durumda yeni fosil koruma stilleri olsun, bizi sürekli şaşırtıyor” diyor çalışmanın ortak yazarı ve paleontoloji profesörü Maria McNamara. “Böylesi keşifler, hassas yumuşak dokuları bile koruyabilecek fosilleri bulabileceğimiz kayaç türleri yelpazesini genişletiyor.”


Live Science. 20 Mart 2025.

Makale: Rossi, V., Slater, T., Unitt, R., Carazo del Hoyo, B., Terranova, E., Gaeta, M., … & Iurino, D. A. (2025).

 

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için