Blog

Haz8

Yapay Zeka, Çivi Yazılı Metinleri Okumaya Yardım Ediyor

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  Çivi YazısıGılgamış DestanıMezopotamyaYapay Zeka



Yapay Zeka, Çivi Yazılı Metinleri Okumaya Yardım Ediyor

Orijinal metin, antik Orta Doğu’daki en yaygın ve tarihsel açıdan en önemli yazı sistemi olan çivi yazısıyla yazılmıştı.

Zeynep Şoray - www.arkeofili.com

Kil tabletlere oyulmuş çivi yazılı metinlerin birçoğu deşifre edilmeden kaldı. Şimdi ise yapay zeka, bu eski Mezopotamya yazılarını çözmemize yardım ediyor.


Irak, Süleymaniye Müzesi’nde bulunan Gılgamış Destanı’nın 5. Tableti. C: Osama Shukir Muhammed Amin

Derinleri gören […], […] ülkeyi gören,

[bilen […], […] tüm […]

Derinleri gören […], […] ülkeyi gören,

[bilen […], […] tüm […]

Bu ilk alıntı, 19. yüzyıldan itibaren bilinen haliyle Gılgamış Destanı’nın başlangıcını temsil ediyor. Aşağıdaki alıntı ise, 100 yıldan fazla bir süre sonra, metnin tamamen restore edilmiş halini, 2007 yılında yeni bir parçasının yayınlanmasıyla ulaştığı halini gösteriyor.

Derinleri gören kişi, ülkenin temeli,

Doğru yolları bilen, her konuda bilge olan!

Gılgamış, ülkenin temeli olan derinleri gördü,

Doğru yolları bilen, her konuda bilge olan!

20. yüzyıl boyunca, destanın başlangıcının sadece parçalı versiyonu biliniyordu. Eski Mezopotamya edebiyatının en önde gelen klasiğiyle ilk kez karşılaşan kuşaklar boyunca okurlar, parçalı bir metin okumanın, Babillilerin dünyasına yalnızca sınırlı bir bakış atmalarına izin verilmesinin hayal kırıklığını yaşadılar.

Orijinal metin, antik Orta Doğu’daki en yaygın ve tarihsel açıdan en önemli yazı sistemi olan çivi yazısıyla yazılmıştı. Çivi yazısı adı, Latince’de işaretlerini oluşturan kama şeklindeki izlerden, cuneus’tan geliyor.

Prens’e Öğütler elyazması. C: Electronic Babylonian Library

Şiirin tamamını okumanın imkansızlığına ilişkin olarak, bir çivi yazısı uzmanı hayal kırıklığı içinde şunları ifade etmişti: “Gılgamış Destanı’nın açılış dizeleri, ne yazık ki, hayal gücünden bolca yararlanmadan hala tam olarak okunamıyor.”

Bu hayal kırıklığı, bugün bile her çivi yazıcısının yaşadığı bir şeydir ve “British Müzesi’nin Öğrenci Odası’nda parça parça bir metinle boğuşurken ve az ya da çok haklı olarak tanımlanamayan parçaların birkaç metre ötedeki çekmecelerde durduğundan şüphelenirken” sıklıkla yaşanır.

Babil Edebiyatına Ulaşmak

Elektronik Babil Kütüphanesi projesinin birincil amacı, Babil edebiyatını mümkün olan en geniş ölçüde yeniden inşa ederek anlaşılmasını sağlamak. Buna ek olarak proje, Mezopotamya edebiyatının parçalanmış doğası sorununu ele almak için sağlam bir arama aracıyla birlikte çivi yazılı tablet parçalarının kapsamlı çevirilerini içeren kullanıcı dostu bir platform sağlamayı amaçlıyor.

Projenin belkemiğini, çivi yazılı tablet parçalarının transliterasyonlarını dijital olarak bir araya getiren Fragmentarium oluşturuyor. Bu çivi yazılı tabletler çoğunlukla 19. yüzyılda bulundu ve o zamandan beri çeşitli müzelerin çekmecelerinde saklanıyor.

Özellikle British MÜzesi, birçoğu antik çağlardan bu yana okunmamış yüz binlerce çivi yazılı tablete sahip. Araştırmacıların British Müzesi ile yaptığı işbirliği sayesinde bu tabletlerin on binlercesi dijital ortama aktarıldı ve Fragmentarium’da transliterasyonları yapıldı.

Fragmentarium projenin belkemiği ise, vitrini de Elektronik Babil Kütüphanesi Corpus. Bu külliyat, Yaratılış Destanı’ndan Dürüst Acı Çekenin Şiiri’ne kadar, Babil edebiyatının MÖ birinci binyılda kopyalanmış tüm klasiklerinin edisyonlarını içerecek şekilde tasarlandı.

Elektronik Babil Kütüphanesi edisyonları, genellikle proje üyeleri tarafından tespit edilen, daha önce yayınlanmamış veya düzenlenmemiş birçok parçayı kullanıyor ve bu nedenle metinlerin en yeni versiyonlarını temsil ediyor.

Veri Tabanlarının İlişkilendirilmesi

Araştırmacıların proje kapsamında karşılaştığı temel sorun, bu iki büyük metin veritabanının Fragmentarium ve Corpus’un birbiriyle ilişki kurmasını sağlamaktı. Eski Mezopotamya edebiyatı hala metinsel boşluklarla dolu ve bu boşlukları doldurmak için parçaların belirlenmesi, çivi yazısının belirsizlikleri nedeniyle geleneksel olarak yavaş ve zahmetli.

Gerçekten de çivi yazısında bir kelimeyi yazmanın tek ve standart bir yolu yok. Katipler geleneksel metinleri kopyalarken bunları kendi lehçelerine ya da yazım tercihlerine göre uyarlamışlardı. Sonuç olarak, bir parçada bulunan işaretler diğerinde bulunanlardan farklı olabileceğinden, parça tanımlama görevi zorlaşıyor.

Fragmentarium’da daha önce transliterasyonu yapılmış dokuz ayrı parçadan K.4981+ elyazmasının rekonstrüksiyonu.

Birçok eski ve modern yazı sisteminde olduğu gibi, aynı çivi yazısı karakteri birden fazla fonetik okumayı ve tüm kelimeleri temsil edebilir. Yeterli bağlam olduğunda, çoklu anlam bir sorun değildir: genellikle her işaret için yalnızca bir doğru okuma vardır.

Araştırmacılar yakın tarihli bir projede, bu çoklu anlamı netleştirmek için bir yapay zeka modelini 20.000 satırdan az nispeten küçük bir külliyatla ve bir işaret listesi kullanmadan eğitti… Bilgisayar yüzde 98’lik bir başarı oranı elde etti.

Ancak izole parçalarda bir karakterin doğru okunması söz konusu değil. Okuma ancak parçanın nereden geldiği tespit edilirse mümkün oluyor.

Ayrıca, Gılgamış gibi bir eserin başlangıcını yeniden inşa etmek için araştırmacıların ellerinde tek bir eksiksiz çivi yazılı tablet yok. Bunun yerine, bazıları birbiriyle örtüşen çok sayıda yazıt mevcut. Tipik olarak, her el yazmasından sadece birkaç parça günümüze ulaştı.

Ek parçaları tanımlamanın ve böylece yeniden yapılandırmayı ilerletmenin anahtarı, parçalar arasındaki örtüşmeleri keşfetmekte yatıyor, bu da diğer parçalarla daha fazla örtüşmenin keşfedilmesini sağlıyor ve bu böyle devam ediyor.

Tarihsel DNA’mız Olarak Kelimeler

İlginç bir şekilde, çivi yazılı metinlerde karşılaşılan yer değiştirmeler, DNA’da bulunan genetik varyasyonlara benzerlik gösteriyor. Bu tür varyasyonları hesaba katmak, biyoinformatikte temel bir endişe kaynağı ve bu da çok sayıda dizi hizalama algoritmasının geliştirilmesine yol açtı.

Elektronik Babil Kütüphane projesi, çivi yazısı için özel olarak uyarlanmış benzer bir dizi hizalama algoritması uygulayarak tanımlama sürecini kolaylaştırdı ve ilerlemeyi önemli ölçüde hızlandırdı.

Bu algoritmayı ve Elektronik Babil Kütüphane projesinin araştırmacıların kullanımına sunduğu diğer çeşitli araçları kullanan Münih Ludwig Maximilian Üniversitesi’ndeki bu işe adanmış ekip, binlerce yeni parçayı tanımlamayı başardı ve Babil edebiyatının yeniden inşasını önemli ölçüde ilerletti.

Projeden önce Assuroloji’nin 150 yıllık varlığında, halihazırda bilinen parçalarla birleştirilebilecek 5.000 çivi yazısı parçası bulunduysa, Elektronik Babil Kütüphane projesinin beş yılında bu sayıya 1.500 tane daha eklendi ve birkaç bin tanesi de doğrudan birleştirilemedi.

Hız giderek artıyor ve Elektronik Babil Kütüphanesi portalının Şubat ayında yayınlanmasının ardından diğer araştırmacıların ve amatörlerin de bu araçları kullanarak kısmen kayıp antik metinleri yeniden inşa etmeleri umuluyor.


The Conversation. Enrique Jiménez. 25 Mayıs 2023.

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için