Blog

Kas14


Zangger: Ayn Samiya Kadehi'nin sırrını Anadolu'daki arkeoloji kazıları çözdü

Makalede savunulan teze göre; sağdaki sahnede iki tanrının kaldırdığı hilal tarihi gizemin kilidini aça bir anahtar ve bu hilal, Güneş ve Ayı göklerde taşıyan araç olan Göksel Tekne'de yer alıyor.

 

www.arkeolojikhaber.com

 

Türkiye’nin arkeolojik zenginliğine dikkat çekerek "Anadolu’nun insanlık tarihindeki rolünün henüz tam anlaşılmadı" diyen Luvi Araştırmaları Vakfı Başkanı Jeoarkeolog Eberhard Zangger, Filistin'de bulunan 4200 yıllık gümüş Ayn Samiya Kadehi'nin evrenin en eski tasvirini içerdiğini ve bu tasvirlerin Göbeklitepe’den Truva’ya uzanan kültürel ve düşünsel sürekliliğin izlerini taşıdığını iddia etti. Söz konusu teze göre Ortadoğu'nun kültürel ve inançsal sembollerinin kaynağı Anadolu.

İlk Kozmos Tasviri: Ayn Samiya Kadehi'nin Sırrı

Luwian Studies (Luvi Araştırmaları) Vakfının yayımladığı "4200 Yıllık Gümüş Kadeh Dünyanın Bilinen En Eski Kozmos Tasvirini Gösteriyor" başlıklı rapor, arkeoloji dünyasında yeni bir tartışmanın kapılarını araladı. Söz konusu rapor; Journal of the Ancient Near Eastern Society “Ex Oriente Lux? (Antik Yakın Doğu Topluluğu Dergisi, “Ex Oriente Lux”un 2025 tarihli  49. ciltinin 49 ve 84. sayfalarında Eberhard Zangger, Daniel Sarlo ve Fabienne Haas Dantes imzaları ile yayınlanan “The Earliest Cosmological Depictions: Reconsidering the Imagery on the ‘ain Samiya Goblet”, (En Eski Kozmolojik Tasvirler: ?Ain Samiya Kadehi Üzerindeki İmgelerin Yeniden Değerlendirilmesi) başlıklı makaleye dayanıyor.

Söz konusu makaleye göre; bugüne dek Mezopotamya kökenli mitolojik imgeler ve  muhtemelen Babil Yaratılış Destanı Enuma Eliş'ten kesitler ile Marduk'un Zaferi olarak yorumlanan iki mitolojik sahne aslında bir evren tasviri ve bu tasvirde yer alan bazı semboller Göbeklitepe'de başlayan ve bir düzineye yakın neolitik alanı içeren Taş Tepeler arkeoloji kazılarından bulunan sembollerle benzerlikler içeriyor.


Ayn Samiya Kadehi nedir?

Ayn Samiya Kadehi (Ein Samia Kadehi): Günümüzde Filistin sınırları içinde yer alan Batı Şeria'daki Kafr Malik köyünün doğusundaki Ayn Samiya (Ein Samiya, Ain Samia: ??? ?????) Türkçe'de Yüce göz (veya Yüce'nin gözü) anlamına gelen önemli bir arkeolojik kazı alanıdır. Kenanlılar dönemine denk gelen Tunç Çağı, Roma devri ve İslam döneme ait önemli kalıntılarının bulunduğu Ayn Samiya arkeoloji kazılarında 1970 yılında, Khirbet el-'Aqibat açmasında Gümüş bir kap keşfedilmişti.  Gümüş Kupa, mühürlü bir mezar odasında on altı seramik kap, üç dört ağızlı kandil, bir mızrak sapı, bir ok ucu ve kehribar boncuklarla birlikte bulunmuştu. Ayn Samiya Kadehi olarak adlandırılan yaklaşık 8 santimetre genişliğindeki gümüş kabın üzerindeki semboller uzun yıllar araştırmalara konu oldu. Repoussé (karşı taraftan bastırma veya çekiçleme) tekniğiyle işlenmiş kabartmalar içermekte. Kabartma resimlerin soluna, Janus benzeri, çift yüzlü bir figür her iki elinde bir bitki tutmakta ki bu Mitolojide Kimera olarak adlandırılan yaratık olarak yorumlanmaktadır. Yaratığın alt uzuvları, aralarında sekiz segmentli bir disk bulunan iki hayvanın (muhtemelen boğa) arka kısımlarından oluşmaktadır. Sağındaki çift yüzlü figürün karşısında ve muhtemelen kırık sol tarafında da, bir büyücünün hayvanı gibi dikelen dalgalı bir yılan bulunmakta. Figürün sağında, püsküllü etekler giymiş ve aralarında bir bant tutan iki figürü (biri neredeyse yok olmuş) betimleyen başka bir sahne bulunmaktadır. Bant, 12 segmenti ve ortasında bir yüzü olan, güneş diski olarak yorumlanan bir diski tutuyor gibi görünmektedir. Bandın altında ise uzanmış kalın gövdeli başka bir yılan tasviri yer almakta..

Aynı zamanda asker ve politikacı olan İsrailli arkeolog Yigael Yadin, o yıllarda bu tasvirlerin Marduk'un Tiamat'la dövüşmeye hazırlandığı sırada kimera Enuma Eliš'i yansıttığını öne sürdü : "Elinde zehiri söndürecek bir bitki tutuyordu." Bu yoruma göre, karşı karşıya duran sahne Marduk'un Tiamat'a karşı zaferinden sonra canavarın bedenini ikiye böldüğü eylemlerini anlatıyordu: "Onu bir kabuklu deniz hayvanı gibi ikiye böldü: Yarısını gökyüzü olarak kurdu ve tavana astı, çubuğu indirdi ve muhafızlar dikti." Yadin, tartışmayı teşvik etmeyi amaçlayan notunun ön hazırlık niteliğini bizzat vurguladı. Ancak zamanla bu öneri, kabul görmüş bir okumaya dönüştü.

Ancak Eberhard Zangger, Daniel Sarlo ve Fabienne Haas Dantes  "En Eski Kozmolojik Tasvirler: ?Ain Samiya Kadehi Üzerindeki İmgelerin Yeniden Değerlendirilmesi" makalelerinde bu yorumun doğru olamayacağını savunuyor. Onlara göre kadeh, Enuma Eliš'in ikinci binyıl sonlarındaki redaksiyonundan bin yıldan daha öncesine ait ve kadehteki figürler savaşçı olmaktan ziyade görkemli kişileri Yazarlara göre bazı ayrıntılar da söz konusu destanın şiirsel anlatısı ile uyuşmuyor. Yazarlar, "Asuroloji ve Levant arkeolojisi uzmanları, kronolojik ve ikonografik uyumsuzluğu defalarca dile getirmiş ve figürlerin bir savaş sahnesindeki "aktörler" olmadığını vurgulamışlardır." diyor. 

Makalede, kadehteki tasvirlerin, efsanenin en eski çizgi çizimi ile İsrail Müzesi'nde muhafaza edilen çizim versiyonu arasında da tutarsızlık içerdiği savunuluyor: Hilalin üzerindeki "güneş" rozeti, nesnenin kendisinde on bir taç yaprağı taşırken, yaygın olarak çoğaltılan ilk yayında on iki taç yaprağı tasvir edilmiş. Benzer şekilde, kimeranın "Janus başı"nın sol yarısı bugün artık seçilememekted; ancak günümüze ulaşan çizimler, kabartmanın bu kısmının bir zamanlar daha belirgin olduğunu düşündürecek kadar ayrıntıyı korumakta.,

Gökyüzünde Bir Gemi tasviri: Göksel Tekne

Makalede savunulan teze göre; sağdaki sahnede iki tanrının kaldırdığı hilal tarihi gizemin kilidini aça bir anahtar ve bu hilal, Güneş ve Ayı göklerde taşıyan araç olan Göksel Tekne'de yer alıyor. Yazarlar, bu işaretin derin kökleri olduğunu savunuyor: "Basit, yatay tekne biçimli bir hilal, Çanak Çömlek Öncesi Neolitik Göbekli Tepe'de (D, sütun 18) zaten görülmektedir. Yeni Krallık Mısır'ında "cennet teknesi", şafak vakti yeniden doğabilmesi için güneşi gece boyunca taşır; Seti I'in alçıtaşı lahitindeki son sahne, Nun'un güneş kayığını fiziksel olarak gök tanrıçasına doğru kaldırdığını ve Osiris'in aşağıda olduğunu gösterir; yenilenme mekaniğini açıkça ortaya koyan detaylı bir kompozisyon. Hitit Anadolu'sunda iki boğa adam, Yazılıkaya kaya tapınağında hilal biçimli bir tekneyi havada tutar; burada düzen, dolunay gecesini işaret eden daha büyük bir ay-güneş şemasına katılır.  Ain Samiya Kadehi bu uzun ikonografik sohbetin sonunda değil, başlangıcında yer almaktadır"

Rapora göre, Filistin topraklarında bulunan ve MÖ 23. yüzyıla tarihlenen gümüş kadeh üzerindeki semboller; insanlık tarihinin bilinen en eski “evren tasviri”ni barındırdığı gibi  Mezopotamya’dan Ege’ye uzanan kültürel aktarım zincirini yeniden yorumlama fırsatı da sağlıyor.  

Vakıf Başkanı Eberhard Zangger'e göre bu semboller içeren tasvir hem eşsiz bir sanatsal öneme sahip hem  de düşünsel bir dönüm noktasını teşkil ediyor, uzun süredir birbirinden kopuk değerlendirilen mitolojik ve ikonografik motiflerin, ortak bir evren anlayışının ürünü olduğunu kanıtlıyor.

Popüler söylemleri ile gündem oluşturmayı başaran Jeoarkeolog Zangger, "Böylece insanın göğü ve yeri ayırarak kozmosu anlamlandırma çabası, geniş bir coğrafyada izlenebilir hale geliyor" diyor. 

Göbeklitepe ile Tunç Çağı Arasındaki “Kayıp Halkalar”

Ayn Samiya kadehi üzerindeki bazı sembollerin, Göbeklitepe’deki ikonografik öğelerle benzerlik göstermesinin arkeoloji açısından son derece çarpıcı bir tespit olduğunu savunan Zangger'e göre; "Bu paralellik, 11.600 yıl öncesine ait Neolitik dönemle Tunç Çağı arasında hâlâ büyük bir kronolojik boşluk bulunduğunu da açıkça gösteriyor. Bu boşluğu yeni keşiflerle ve daha derin bağlamsal kavrayışla doldurmamız gerekiyor. Göbeklitepe, Çatalhöyük ve Hacılar gibi erken yerleşimler, fikirlerin ve sembollerin uzun süreli aktarımına ışık tutsa da henüz bu aktarımı kesintisiz biçimde izlemeye yetecek arkeolojik veri mevcut değil. Bu nedenle Anadolu, yalnızca yerleşim tarihinin değil, insan düşüncesinin gelişim kronolojisinin de merkezinde yer alıyor. Göksel simgecilik, dini sembolizm ve kozmolojik düşüncenin kökenleri, Anadolu platosu üzerinden Akdeniz dünyasına taşınmış olabilir."

"Lidar Höyük Prizması, Ortadoğu'nun kültürel ve dinsel motiflerinin kaynağının Anadolu olduğunu kanıtlıyor"

Lidar Höyük Prizması.  İlk kez makalede yayımlanan, Şanlıurfa'da bulunmuş Tunç Çağı eseri. Araştırmacıların iddiasına göre; üzerine kazınmış semboller, Ayn Samiya kadehinin kozmolojik temalarını yansıtıyor (Görsel Kaynağı: Şanlıurfa Müzesi Müdürlüğü'nün izniyle; Luwian Studies #5076).

Vakıfın raporu 1979 yılında Aşağı Fırat Havzası Yüzey Araştırması Projesi kapsamında keşfedilen Lidar Höyük arkeoloji alaında ortaya çıkarılan bir bulgunun görselin ilk kez yayınlaması açısından da dikkat çekiyor.

Atatürk Baraj Gölü suları altında kalan Şanlıurfa'nın Bozova ilçesinin 23 km kuzeyindeki Lidar Köyündeki höyükte 1979 yılında başlayan arkeoloji kazıları, Alman Arkeoloji Enstitüsü İstanbul Şubesi ve Heidelberg Üniversitesi adına Prof. Dr. Harald Hauptmann başkanlığında gerçekleştirilmiş ve yaklaşık 8 sene sürmüştü.

Makalenin yazarları tezlerini Türkiye'deki Şanlıurfa ilinin kuzeybatısındaki Lidar Höyük arkeoloji kazılarında bulunan ve  MÖ 2000i ile M.Ö. 1600 yılları arasına tarihlenen tasvirlerle destekliyor. Ayn samiya kadehi ile ilişkili olduğu savunulan kozmolojik tasvirler taşıdığı ifade edilen, "Lidar Höyük prizması"  Mezopotamya’dan Güneydoğu Anadolu ve Levant’a doğru yayılan sembolik fikirlerin kanıtı niteliğinde.

Bu iki eser birlikte ele alındıklarında, kaostan evrenin/kozmosun düzenlenişine dair sistematik kozmolojik düşüncenin ve görsel ifadenin daha önce varsayılandan çok daha erken, MÖ üçüncü binyılın başlarında zaten mevcut olduğunu göstermekte.

Eberhard Zangger bu tezlerini şöyle açıklıyor: “Yorumumuzun merkezindeki sembol ilk kez 11,500 yıl önce Göbekli Tepe'de ortaya çıktı. Yakınlardaki Lidar Höyük'te, Nebra Gökyüzü Diski'nden daha eski ve onu doğruluk açısından aşan bir kozmolojik tasvir bulundu. Gümüş kadehi anlamanın anahtarı Yazılıkaya'daki Hitit açık hava tapınağından geldi. Birlikte ele alındığında bu keşifler, Anadolu'nun Mezopotamya ile Yunan ikonografileri arasında kilit bir köprü olduğunu göstermektedir.? 

 Zangger’e göre bu eser, kültürel ve dinsel motiflerin Anadolu üzerinden geçişini belgeleyen kritik öneme sahip bir "kayıp halka" oluşturuyor.

 Zangger, Anadolu Ajansı muhabiri Muhammet İkbal Arslan'a konuyla ilgili verdiği demeçte,  Anadolu’nun erken Neolitik yerleşimlerinden başlayarak tarım, hayvancılık ve köy yaşamı gibi temel insan başarılarının doğduğu bir merkez olduğuna dikkat çekerek “Bu topraklar yalnızca maddi kültürün değil, düşünsel evrimin de doğum yeri” ifadelerini kullanıyor ve "arkeoastronomi ve ikonografi araştırmaları Anadolu’nun bu konudaki eksik temsilini gidermeye başlamış durumda" diyor.

Anadolu’nun Düşünce Tarihindeki Yeri ve Keşif Potansiyeli

 

Zangger, AA'nın haberinde son 20 yılda Doğu Akdeniz ülkelerinde yürüttüğü çalışmalar sonrasında Türkiye’nin arkeolojik zenginliğini yerinde gözlemlediğini belirtiyor ve “Türkiye’deki arkeolojik alanların sayısı, büyüklüğü ve korunmuşluk düzeyi beni derinden etkiledi; burası arkeoloji için gerçek bir cennet. Bu zenginliğin yalnızca Yunan ve Roma dönemleriyle sınırlı değil, Tunç Çağı Anadolu kültürleri de büyük bir potansiyele sahip" şeklinde konuşuyor. 

Bugün, Anadolu arkeolojisinin henüz “boşluklarla dolu bir harita” olduğunu söyleyen Zangger, mevcut ders kitaplarının Hitit ve Miken uygarlıklarına odaklanan dar bakış açısını eleştiriyor. Ona göre, Anadolu’nun erken dönem kültürleri, Akdeniz arkeolojisinin büyük sorularına yanıt verebilecek nitelikte. Ancak bu potansiyelin açığa çıkarılması, disiplinler arası uzun soluklu projelerle mümkün olabilecek.

Luvi Vakfı’ son bulguları, Anadolu’nun yalnızca arkeolojik değil, düşünsel bir merkez olarak da yeniden değerleAraştırmaları ndirilmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Göksel simgecilikten toplumsal organizasyona kadar uzanan bu miras, insanlığın evreni anlama çabasının köklerini Anadolu coğrafyasında bulduğunu gösteriyor.

Yaşar İliksiz - Arkeolojikhaber.com

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için