Blog

Ara10

Amasra'daki Amastris Kalıntılarında Gülümseyen Medusa Figürü Ortaya Çıkarıldı

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  AmastrisAnastylosisBartınKorint DüzeniMedusaMimari MirasRoma DönemiStoa



Amasra'daki Amastris Kalıntılarında Gülümseyen Medusa Figürü Ortaya Çıkarıldı

Bu bulgular Amastris'in sadece bir liman kenti değil, aynı zamanda Roma döneminde kamusal yaşamın ve ticaretin merkezlerinden biri olduğunu doğruluyor.

 

www.arkeolojikhaber.com

 

Bartın’ın Amasra ilçesinde yürütülen kurtarma kazılarında, Roma dönemine ait anıtsal bir stoa yapısı gün yüzüne çıkarılırken, tavan kasetlerinde yer alan ender bir gülümseyen Medusa betimi bilim dünyasında büyük heyecan yarattı. Anastylosis yöntemiyle ayağa kaldırılan sütunlar, Amastris Antik Kenti’nin mimari ihtişamını ve bölgenin antik dönemdeki sosyo-kültürel yaşam standartlarını ortaya koyuyor.

Amastris Antik Kenti’nde Anıtsal Bir Keşif
Bartın Üniversitesi tarafından üç yıl önce başlatılan kurtarma kazıları, Amastris Antik Kenti’nin Roma dönemindeki görkemli mimari dokusuna yönelik önemli ipuçları sunmaya devam ediyor. Kum Mahallesi’nde 2017’de modern bir inşaat sırasında tespit edilen kalıntıların ardından koruma altına alınan alan, 2022’den bu yana bilimsel kazı çalışmalarına sahne oluyor. BARÜ Arkeoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Fatma Bağdatlı Çam’ın bilimsel başkanlığında yürütülen araştırmalar, yaklaşık 2 bin yıllık bir stoa (sütunlu galeri) yapısını tüm ayrıntılarıyla ortaya çıkarmış durumda.

İnşa tekniği ve boyutlarıyla dikkat çeken yapı, Korint düzenine ait yaklaşık 9 metre yüksekliğinde mermer sütunları, özenli işçilikli mimari blokları ve tavan kasetleriyle bölgenin antik dünyadaki önemini gözler önüne seriyor. Bu bulgular Amastris'in sadece bir liman kenti değil, aynı zamanda Roma döneminde kamusal yaşamın ve ticaretin merkezlerinden biri olduğunu doğruluyor.

Anastylosis ile Yeniden Doğuş: Bilimsel Restorasyon Süreci
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izniyle ve Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının destekleriyle sürdürülen çalışmalar, arkeolojik restorasyonun en titiz yöntemlerinden biri olan anastylosis tekniğini temel alıyor. Yapının ayakta kalabilen orijinal blokları, devrilmiş sütun tamburları ve tavan kasetleri tek tek analiz edilerek, yapı bilimsel verilere uygun şekilde yeniden inşa ediliyor.

Geçen yıl üç sütunun ayağa kaldırılmasının ardından, yıl sonuna kadar dört sütunun daha dikilmesi hedefleniyor. Böylece hem yapının özgün ritmi hem de stoa mimarisinin anıtsal etkisi yeniden hissedilebilir olacak. Uzman ekipler ve üniversite öğrencilerinin de katkı sunduğu çalışmalar, yapının tamamlanmasıyla bölgenin turistik ve kültürel potansiyelinde önemli bir artış yaratacak.

Prof. Dr. Fatma Bağdatlı Çam

Ender Bir İkonografi: Gülümseyen Medusa Figürü
Kazının en dikkat çekici bulgusu, tavan kasetlerinden birinde yer alan gülümseyen Medusa betimi oldu. Yunan mitolojisinde düşmanlarını taşa çeviren, yılan saçlı ve korkutucu yüzlü bir dişi canavar olarak tasvir edilen Medusa’nın bu örnekte olağan dışı bir ifade ile betimlenmiş olması arkeolojik literatürde önemli bir tartışma alanı açıyor.

Prof. Dr. Çam’ın aktardığına göre bu Medusa, alışıldık vahşi yüzün aksine, Eros’u andıran çocuk yüzlü, yumuşak ve gülümseyen bir ifadeye sahip. Bu durum, betimin apotropaik (kötülük savar) işlevinin yanı sıra kentin refahını, huzurunu ve koruyucu niteliğini vurgulayan ince bir ikonografik tercih olarak değerlendiriliyor. Bölgede daha önce Büyük İskender başı, Nymphe, Lares ve çeşitli dönemlere ait sikkeler bulunmuş olsa da bu nitelikte bir Medusa’nın ortaya çıkışı Amastris için özgün bir keşif niteliği taşıyor.


Antik Amastris’in Sosyal ve Kültürel Yapısına Yeni Bakış
Stoa yapısının konumu ve mimari nitelikleri, kentin agora ya da forum olarak tanımlanan sosyal çekirdeğini temsil ettiğine işaret ediyor. Bu alan, Roma döneminde ticaretin, kamusal tartışmaların, siyasal toplantıların ve sosyal etkileşimin gerçekleştiği merkezlerden biriydi. Yapının yeniden ayağa kaldırılması, sadece arkeolojik mirasın korunması açısından değil, antik Amastris’in toplumsal yaşamına dair yeni değerlendirmelerin yapılabilmesi açısından da büyük önem taşıyor.

Prof. Çam, alanın 2026 sonunda veya en geç 2027 başında kısmi ziyarete açılmasının planlandığını belirterek, hem bilimsel araştırmalar hem de kültür turizmi açısından Amasra için yeni bir dönemin başladığını vurguluyor. Gülümseyen Medusa’nın da içinde yer aldığı bu mimari bütünlük, bölgenin antik dönemdeki estetik anlayışı ve zengin kültürel kimliğine dair güçlü kanıtlar sunuyor.

 

Selim Bostancı aa

 

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için