Blog

Ağu23

Karia, Karialılar ve Mylasa Sempozyumları ve Olcay Akdeniz

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  arkeologarkeolojiKariaKaria Karialılar ve Mylasa SempozyumuMilasMylasaNezih BaşgelenOlcay AkdenizSempozyum



Karia, Karialılar ve Mylasa Sempozyumları ve Olcay Akdeniz

 
 

12. Karia, Karialılar ve Mylasa Sempozyumu 23 - 24 Ağustos tarihlerinde Milas'ta Karia'nın Kültleri temasıyla toplanacak. Arkeoloji tarihine damga vurmayı başaran sempozyumların nasıl başladığını ve sempozyumlarda neler olduğunu editör Arkeolog Nezih Başgelen, arkeolojikhaber okurları için kaleme aldı:

‘Karia, Karialılar ve Mylasa Sempozyumu’ Düzenleme Kurulu adına Olcay Akdeniz,  “11 yıldır hevesle ve heyecanla yapmakta olduğumuz sempozyum bu yıl 23-24 Ağustos Cuma-Cumartesi günleri Milas’ta yapılacak. Milashan’daki sempozyumu, yıllarca Karia arkeolojisine emek vermiş, bilgileri ve bulgularla Karia tarihine çok değerli katkılar sağlamış olan Prof. Dr. Numan Tuna ile Prof. Dr. Poul Pedersen’in onuruna düzenleyeceğiz. Sempozyumun ana teması Karia’nın kutsal değerlerini tanımak ve anlamak için ‘Karia’nın Kültleri’ olacak. Bölgede kazı ve arkeolojik araştırmalarını sürdürmekte olan Türk ve diğer ülkelerden kazı başkanları eldeki bilgi ve bulgularını bizlerle paylaşacaklar.” açıklamasında bulunmuştu.

Açıklamaya göre Karia, Karialılar ve Mylasa Sempozyumu 23 - 24 Ağustos tarihleri arasında Milas'ta Karia'nın Kültleri temasıyla 12. kez gerçekleştirilecek.

Peki bu önemli sempozyumlar serisi nasıl başladı ve bugüne nasıl geldi?

Sempozyumda, "Karia'daki Kültürel ve Doğal Mirasın bir bütün olarak korunması" konulu bir sunum gerçekleştirek olan  Arkeoloji ve Sanat Yayınları Genel Yayın Yönetmeni ve Türkiye Arkeoloji tarihinin duayen isimlerinden Editör Arkeolog Nezih Başgelen anlattı:

KARİA, KARİALILAR, MYLASA SEMPOZYUMLARI ve OLCAY AKDENİZ ÜZERİNE

“Doğru bir yerde, doğru zamanda, doğru kişi veya kişilerden doğru bir şekilde, doğru istekte bulunursanız, Türkiye’de bile yaşıyor olsanız, pek çok işi başarabilirsiniz” diye çıkmıştı yola.

Özellikle bu ülkede aydın olmanın bilinci ve sorumluluğuyla “meslek yorgunu, görev yılgını rotasız kalmışlara inat, pek çok şeyin yapılabileceğine inanıyordu. Hem de sembolik bütçelerle, gönüllü dayanışmalarla… O da onu yaptı.

1981 yılından bu yana sürdürmekte olduğu gazetecilik mesleğinde tanıdığı, tanıştığı, dost olduğu arkeologları yaşamakta olduğu şehir olan Milas’ta toplamak, buluşturmak istedi. İstedi ki; antik çağda Karia diye anılan Güneybatı Anadolu’da kazı yapmakta olan arkeologlar bir araya gelsinler, kazılarda edindikleri bilgileri, bulguları paylaşsınlar. Görüşler, düşünceler sunulsun, tartışmalar yapılsın. Meslekten olmayan izleyenler de bilgilensin, bilinçlensin. Tarihi eserlerin korunmasına gönüllensin…

İstedi ki; bilinçlenen yöre insanı, yıllardır süren kaçak kazılarda yağmalanan ülkesinin değerlerine sahip çıksın. İstedi ki; ülkesinin bir karış toprağı ile o topraklardan bulunup götürülmüş arkeolojik değere sahip bir taş parçasının hiçbir farkının olmadığını bu insanlar algılasın. Yurdunu seven, bilgiyi ve bilimi seven, tarihe ve arkeolojiye tutkun yürekleri kanatan tarihi eser soygunları dursun, durdurulsun.

Prof. Dr. Fahri Işık teklif üzerine sadece 3 dakika düşünmüştü

Milas Belediyesi’ne konuk olarak gelmiş olan Akdeniz Üniversitesi’nden bir grup arkeolog ve arkeoloji öğrencisini Milas ve yöresinde gezdirmesi istendiğinde o nicedir beklemekte olduğu “doğru bir yer, doğru bir zaman, doğru bir mekan, doğru kişiler…” üzerine kurgulamaya çalıştığı denklemin çoktan kurulmuş olduğunu algıladı. O günlerin Belediye Başkanı Hürol Önder’e sordu; böyle, böyle bir sempozyum düzenlesem, Karia bölgesinde araştırma yapmakta olan arkeologları davet etsem, destekler misiniz?.. Akdeniz Üniversitesi’nden gelen Prof. Dr. Fahri Işık’a sordu; böyle böyle bir sempozyum düzenlesek gelir, konuşur musunuz? Tüm görüşme yalnızca üç dakika sürmüştü ve yanıtlar “evet” olmuştu.

İlk “Karia, Karialılar ve Mylasa Sempozyumu” 3 – 4 Eylül 2008 tarihinde yapıldı

Ve iş artık ona düşmüştü. Hemen kolları sıvadı. Yıllardır gazeteci olarak haber yapmak amacıyla gidip görüştüğü, dost olduğu arkeologlara ulaştı. Onları davet etti. Tam da kazı döneminin ortasında kazıyı bırakıp da nasıl sempozyuma geliriz, diye olmazlananların gönüllerini aldı, ikna etti.

Ve ilk “Karia, Karialılar ve Mylasa Sempozyumu” 3 – 4 Eylül 2008 tarihinde yapıldı.

Yıllardır Karia bölgesindeki yazıtlar üzerine çalışmakta olan Alman Epigraf Prof. Dr. Wolfgan Blümel, Milas’ta 4 yıl boyunca 6’şar hafta 8 – 12 kişilik ekipleriyle yüzey araştırması yapan Priene kazı ekibinden Prof. Dr. Frank Rumscheid, İasos antik kentinde yıllardır kazıların sürdürmekte olan İtalyan kazı ekibinin başkanı Prof. Dr. Fede Berti birbirinden ilginç sunumlarda bulundular.

Yine Karia bölgesinde yıllarca yüzey araştırmaları yapmış ve Stratonikeia kazılaranı katılmış olan eski Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürü Prof. Dr. Ender Varinlioğlu, Pedasa Kazısı Başkanı Prof. Dr. Adnan Diler ve Prof. Dr. Fahri Işık da ilgiyle izlenen sunumlarını yaptılar. Doç. Dr. Gül Işın ve Stratonikeia Kazısı Başkanı Doç. Dr. Bilal Söğüt’ün sunumları da beğeniyle dinlendi. Sunumların ilk gününün akşamında otelde düzenlenen Seza Kırgız – Tolga Çandar konseri ise katılımcıları çokça mutlu etmişti.

İkinci sempozyum, 3 – 4 Eylül 2009'da gerçekleşti

İlk sempozyumun ulaştığı başarı çizgisi ve özellikle katılımcı yerli ve yabancı arkeologlardan almış olduğu övgü ikinci sempozyumun da önünü açmıştı. Ancak yapılan yerel seçimlerde belediye başkanı değişmiş, yerine seçilen yeni başkan Muhammet Tokat da yine üç dakikalık bir tanıtımdan sonra sempozyuma destek vereceğini bildirmişti.

İkinci sempozyum, 3 – 4 Eylül 2009’da gerçekleştirildi. İlkinden daha başarılı geçen 2. Karia, Karialılar ve Mylasa Sempozyumu, 3. sempozyumun yapılmasının da garantisi oldu.

Üçücncü sempozyum Milas Belediye'sinin çekilmesine rağmen 3 – 4 Eylül 2010 tarihinde yapıldı

Fakat Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat, sempozyumun başlayacağı zamana tam 15 gün, Olcay Akdeniz’e gönderdiği bir mektupla desteğini çektiğini bildirdiğinde Mimarlar Odası Milas Temsilciliği sempozyumun ev sahipliğini üstlenmesi sempozyumun tam planlandığı gibi 3 – 4 Eylül 2010 tarihinde gerçekleştirilmesini sağladı.

Üstelik 2010 yılı, İasos’taki İtalyan kazılarının başlamasının 50. yılı olduğu için ayrıca özel bir kutlama programı da oluşturuldu. İasos İtalyan Kazı Başkanı Prof. Dr. Fede Berti, İtalyan Mimar – Arkeolog Dr. Alessandro Viscogliosi, İasos kazılarının 50 yıllık sürecini anlattılar.

Prof. W. Blümel, İngiliz Prof. Malcolm Errington, Prof. Ender Varinlioğlu ve Labranda’nın İsveç Kazı Ekibi Başkanı Lars Karlsson ile Prof. Adnan Diler’in sunumlarının ardından Güllük’ten tekne ile İasos’a geçildi. İasos’ta, Prof. Fede Berti’nin rehberliğinde yapılan antik kent gezisinin ardından İasos’in halen olanca görkemiyle ayakta durmakta olan boluteriumunda düzenlenen Seza Kırgız – Tolga Çandar konseri, sempozyuma harika bir renk daha kattı. Sempozyum katılımcılarının yanı sıra yöre köylerinden de akın akın konsere gelen köylülerle oluşan büyülü ortam, birbirinden hoş Anadolu ezgileriyle karanlık çökene dek sürdü…

Arkeolojide yüz yılın buluşu

Bu sempozyumun diğer ilginç bir sunumu Milas’taki Uzunyuva sit alanında definecilerin yaptıkları kaçak kazıyla ortaya çıkartılan ve “arkeolojide yüz yılın buluşu” olarak adlandırılan anıtmezar hakkında Prof. Dr. Frank Rumscheid’in konuşması idi. 2006 yılında Oxford’daki sempozyumda Rumscheid, Uzunyuva’nın sanılanın aksine bir kutsal alan olmayıp Halikarnassos Mousoleumu’nun yarım kalmış ilk yapım girişimi olduğunu ileri sürmüştü. Herkesin itirazsız dinlediği bu sunumun önemi ne yazık ki, üç yıl sonra definecilerin yaptığı talan, Jandarma ekiplerinin büyük bir başarısıyla ortaya çıkartılınca anlaşılmıştı. Prof. Dr. Rumscheid, sunumunda iddiasını yineledi; “Uzunyuva anıtmezarı, Mousolos tarafından Mylasa’da yaptırılmaya başlanmış, ancak başkent Halikarnassos’a taşınınca yarım bırakılmış bir anıtmezardır”.

Milas Belediyesi’nin desteğini çekmesiyle çok zor bir ortamda Mimarlar Odası Milas Temsilciliği’nin kıt olanaklarıyla gerçekleştirilen sempozyum çok büyük bir beğeni kazanmıştı.

Sempozyumun düzenleyicisi Olcay Akdeniz kapanış konuşmasında bir vecizeyi aktararak “Hiç kimse sizin hangi denizlerde hangi büyük dalgalarla, hangi büyük fırtınalarla boğuştuğunuza bakmaz. Herkes sizin gemiyi limana sağ salim getirip getiremediğinize bakar” demiş ve eklemişti “Bu gemi, olanca fırtınalara rağmen sağ salim kıyıya yanaştırılmış yolcuları esenlikle ve güvenlikle kıyıya çıkarılmıştır. Böylece 3. Karia, Karialılar ve Mylasa Sempozyumu başarıyla tamamlanmıştır” diyerek sempozyumu kapatmıştı.

4. Karia, Karialılar ve Mylasa Sempozyumu ilk kez temalı olarak gerçekleştirildi

9 – 10 Eylül 2010 'da yapılan 4. Karia, Karialılar ve Mylasa Sempozyumu ise Milaslı hocamız sevgilli Aşkıdil Akarca’nın anısına gerçekleştirildi.

Ayrıca bu sempozyum ilk kez temalı olarak “Karia’nın Kutsal Kentleri ve Labranda’ konusuyla düzenlenen sempozyumda, Yard. Doç. Dr. Veysel Tolun ve Prof. Dr. Mustafa Sayar ve bendeniz Nezih Başgelen; Prof. Dr. Aşkıdil Akarca’nın yaşamını ve onunla ilgili anılarını anlattık.

Labranda Kazı Başkanı Lars Karlsson, Labranda kazı ekibinden Doç. Dr. Oliver Henry ve aynı ekipten Jesper Bild, Labranda üzerine sunumda bulundular. Prof. Mustafa Sayar, Prof. W. Blümel ve Fransız Doç. Dr. Damien Aubriet’in sunumlarının ardından Labranda’ya bir gezi düzenlendi. Gezi sırasında Prof. Lars Karlsson, Labranda hakkında yerinde, çok değerli bilgiler sundu. Labranda’nın “erkekler evi” Andron A’nın önünde Milaslı İTÜ Konservatuar öğrencisi Ezgi ve arkadaşlarının türküleri herkesi adeta mest etmişti.

Artık bu yasaya dayanarak Ayasofya’nın, Topkapı Sarayı’nın altında bile maden aranabilir demiştim

Sempozyumun ikinci günü ise Lagina Kazı Ekibi Başkanı Prof. Dr. Ahmet Tırpan, İasos’un yeni Kazı Ekibi Başkanı Prof. Dr. Marcello Spanu ve Alabanda Kazı Ekibi Başkanı Doç. Dr. Suat Ateşlier kazılarıyla ilgili çalışmalarını aktardılar. Daha sonra Prof. Dr. Ahmet Tırpan’ın yönetiminde yapılan tartışmalarda ise konuşmacılar kendilerine yöneltilen soruları yanıtladılar.  Ben de daha o yıl maden yasasının yeni düzenlemesine dikkat çekerek “Artık bu yasaya dayanarak Ayasofya’nın, Topkapı Sarayı’nın altında bile maden aranabilir” deyince salondaki herkesin adeta kanı donmuştu. Etkilerini ve yarattığı çevre felaketlerini , kayıpları bugün her boyutuyla yaşıyoruz. Arkeologların, aydınların gönüllü birlikteliği ve örgütlü birliği ile bu tür yasalara karşı çıkılması gerektiği vurgulamıştım.  ( Bu yılki sempozyumun son konuşmasında da Karia'daki Kültürel ve Doğal Mirasın bir bütün olarak korunması konusunda bir sunumum olacak.)

Sempozyum 4'üncüden itibaren hem temalı hem de bir kadirbilirlik örneği Karia'ya hizmeti olmuş ve olan kişileri anma onurlardırma ile her yıl aksamadan yapılarak başarıyla bugünlere ulaştı.

Ben de elimden geldiğinde bize ihtiyaç duyduğu alanlarda o günlerden bugüne Olcay'ın yanında olmaya karınca kararınca destek olmaya çalıştım. Bu değerlendirmede de sürdürebilirdik adına 12 yıllık bu başarılı organizasyonun başlangıcı, ilk dönemi ve gerçekleştiren sevgili Olcay Akdeniz'in yaklaşımı konusunda hatırladıklarımla tarihe kısa bir not düşürmek istedim.

Darısı daha nicelerinin başına…

Arkeolog Nezih Başgelen - Arkeolojikhaber.com

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için