Blog

Ağu22


Ölü Deniz Parşömenlerini Kim Yazdı?

Metinler ayrıca daha önce bilinmeyen dualar, ilahiler, mistik formüller ile birlikte On Emir’in en erken versiyonunu da içeriyor.

Yaren Kırdök - www.arkeofili.com

2.000 yıl önce gizemli yazarlar, bu ölü deniz parşömenlerini kaleme aldılar. Şimdi modern arkeologlar, bu yazarların kim olabileceği sorusuna ışık tutuyor.


Kasım 1946’da güneş Yahudiye Çölü üzerinde yavaş yavaş yükselirken üç Bedevi kuzen, Ölü Deniz yakınlarındaki uçurumlarda kaybolmuş keçilerini aramaya gittiler. Hayvanı bulma niyetiyle hareket eden kuzenler, bunun yerine antik dünyanın en önemli dini metinlerinden bazılarını buldular: Ölü Deniz Parşömenleri. Bugüne dek 11 mağarada 900 kadar el yazmasına ait 100.000 civarı parça keşfedildi ve günümüzde de yeni parşömen parçaları bulunmaya devam ediliyor.
Hayvan parşömeni ve papirüslere yazılan el yazmalarının büyük bir kısmı mezhepsel metinler içerse de yaklaşık 100 tanesi İncil’i açıklayan ve Yahudilik ile Hristiyanlığa ışık tutan incilsel metinlerden oluşuyor. Metinler arasında İbrani Kanonu’na (kutsal kitaplar) yani Eski Ahit’e ait tüm metinler bulunuyor. Metinler ayrıca daha önce bilinmeyen dualar, ilahiler, mistik formüller ile birlikte On Emir’in en erken versiyonunu da içeriyor.

1954 yılında Kumran yerleşimi yakınlarında kazı yapan bir bedevi, bir kabı gün ışığına çıkarıyor.

Ölü Deniz Parşömenlerinin 2.000 yıllık olduğu düşünülüyor. Gerçeklikleri konusunda şüphe olmasa da bu el yazmaları hakkında gizemini korumaya devam eden bir şey var: yazarları. Bu antik polisiye romanında yazarın kim olduğu sorusunu cevaplayan birkaç ihtimal var.

İlk Teoriler

Arapça’da Khirbet Qumran (Kumran Harabeleri) adıyla bilinen bir çöl kompleksi yakınlarında yaşayan Yahudi keşişlerin oluşturduğu bir tarikat olan Esseniler, bilim insanları arasında sorumuza verilen en yaygın cevap. Bu fikir, 1952 ve 1957 yılları arasında Kumran’da uluslararası bir arkeoloji ekibi ile birlikte kazı yapan Fransız Arkeolog Roland de Vaux tarafından ileri sürüldü. Vaux bu sonuca birkaç farklı yoldan vardı.

1. yüzyıl Roma-Yahudi tarihçisi olan ve Esseniler hakkında bilgi sahibi olduğu düşünülen Flavius Josephus, The History of the Jews adlı kitabında bu tarikat hakkında yazmıştı. Bin yıl sonra De Vaux, Josephus’un betimlemelerini yeni keşfedilen parşömenlerde yazılı olan bölge sakinleri tasvirleri ile karşılaştırdı. Toplumsal yaşamları, keten gömlek giymeleri ve ritüel amaçlı yıkanmaları benziyordu.

Örneğin Josephus, “beşinci saatte, beyaz örtüler ile örtündükten sonra soğuk su ile yıkandıklarını” söylüyordu. Gerçekten de de Vaux ve ekibi, alanda bir dizi mikva’ot (İbranice mikve kelimesinin çoğulu) keşfetti. Bu ritüel havuzları yaklaşık 300 litre “yaşayan su” -herhangi bir şekilde depolanmamış yağmur suyu veya deniz suyu- içeriyordu. Bu ortak ritüeller kesin bir şekilde Esseniler ile yerlilerin aynı kişiler olduğunu kanıtlıyor, değil mi?


Bazı kişiler, Kumran yerleşiminde açığa çıkarılan bu mikvenin (ritüel yıkanma havuzu), Ölü Deniz Parşömenlerinin yazarının Esseniler olduğuna dair bir kanıt olduğunu düşünüyor.

Dahası, Josehpus Essenilerin “eskilerin yazıları üzerinde çalışmak için büyük özen gösterdiklerini ve ruhları ile bedenleri için en faydalı olanı seçmeye çalıştıklarını” yazmıştı. Bu da Ölü Deniz Parşömenlerine bir atıf olmalı, değil mi?

De Vaux, 11 adet parşömen bölgeye yakın bir yerde keşfedildiği için parşömenlerin yazarının Kumran’da yaşamış olduğu sonucuna vardı. Ayrıca Esseniler de Kumran’da yaşadıkları için parşömenlerin yazarı ile aynı kişi gibi görünüyorlardı.

Kumran’da açığa çıkarılan odalardan biri, yemekhane olarak kullanılmış olabilir.

Tartışmalı Kimlikler

Yine de bazı bilim insanları, Kumran topluluğunun Esseni olarak tanımlanmasına itiraz ediyor. Örneğin sadece Esseniler değil birçok dindar Yahudi, mikvelerdeki ritüel yıkanmayı uyguluyordu. Ek olarak Josephus Essenileri çöldeki keşişler topluluğu olarak değil kentsel bir fenomen olarak tasvir ediyor. Yahudi filozof Philo, “Essenilerin Yahudiye’nin birçok şehri ve köyünde yaşadığını ve birçok üyesi olan büyük topluluklar şeklinde gruplaştıklarını” söyleyerek Josephus’a katılıyormuş gibi görünüyor.

Bir araştırmacı, Kudüs’teki bir laboratuvarda 2.000 yıllık Ölü Deniz Parşömenlerine ait bir parçayı inceliyor.

Dahası, gittikçe artan sayıda bilim insanı, parşömenleri Khirbet Qumran yakınlarına saklayan insanların parşömenlerin yazarlarıyla aynı kişiler olmayabileceğini düşünüyor. Hatta Ölü Deniz Parşömenlerinin İbranice İncil’in neredeyse tamamını kapsamasını göz önüne alan bazı tarihçiler, böyle izole ve küçük bir katip grubunun böylesine geniş bir külliyatı yazmış olmasının neredeyse imkansız olduğuna inanıyor.

Bu rekonstrüksiyon, Kumran’da açığa çıkarılan masaların katipler tarafından o zamanlar scriptorium adı verilen atölyelerde parşömenleri kopyalamak için kullanılmış olabileceğini gösteriyor.

Kudüs Kökenleri

Bazı bilim insanları, tamamı olmasa da parşömenlerin birçoğunun Kudüs’teki Tapınak’ta çalışan profesyonel katipler tarafından yazılmış olmasının çok daha muhtemel olduğunu düşünüyor. “Kudüs Kökeni Teorisi” adlı bu teori, ilk kez 1960 yılında Alman Teolog Karl Heinrich Rengstorf tarafından geliştirilmişti; Rengstorf, parşömenlerin Tapınak içindeki geniş kapsamlı kütüphanenin bir parçası olarak oluşturulmuş olması gerektiğini düşünüyordu.

Amerikan Bilim İnsanı Norman Golb, bu adımı daha da ileriye götürdü ve parşömenlerin General Titus komutasındaki Roma ordusu MS 70 civarında Kudüs’e yaklaşırken büyük oranda Kudüs ve Yahudiye’deki bir dizi kütüphaneden yağmalandığını ileri sürdü.

Hollanda’daki Groningen Üniversitesinde uygulanan ve yapay zeka tabanlı el yazısı analizinin de dahil olduğu yeni teknoloji, bu teoriyi destekliyor. Örneğin araştırma, farklı el yazısı biçimlerinin ve kalem kullanırken gerçekleştirilen değişik biyomekanik davranışların aynı Büyük Yeşaya Parşömeni üzerinde birden fazla katibin çalışmış olabileceğini gösterdiğini ortaya çıkardı. Metnin dikkatlice yapılan analizi, diğer dökümanlar içinden İbranice, Aramice, Yunanca ve hatta Nebati Aramicesi ile yazılan metinlerin stilinde ince değişiklikler tespit etti.


İkinci Tapınak Kompleksi’nin güneybatı köşesinde merdivenin günümüzde Robinson’un Kemeri olarak da bilinen baş kemeri hala görülebiliyor.

Diğer bir soru ise bazı İncilsel kitapların birden fazla kopyasının olmasında ortaya çıkıyor: Parşömen yalnızca yerel kullanım için ise neden birden fazla kopya çıkarılma ihtiyacı duyulsun ki? Parşömenlerin İbrani Kutsal Metinlerinin neredeyse eksiksiz bir koleksiyonunu temsil ediyor olması da ayrıca izole bir tarikattan ziyade seçkin bir kaynağı işaret ediyor.

Uzlaşmaya Varmak

Hepsi olmasa da modern arkeologların bazıları, Ölü Deniz Parşömenlerini Essenilerin yazdığını düşünüyor. Son kanıtlar, Kudüs’ün Roma kuşatması altındaki döneminde yani Tapınak ile şehrin büyük bir kısmı yerle bir edildiğinde Yahudilerin kanalizasyonları kullanarak güvenli yerlere kaçmış olabileceklerini gösteriyor. Araştırmacılar, Ölü Deniz’e ve Kumran’a kısa mesafede yer alan ve Kidron Vadisi’ne doğru uzanan kanalizasyonlarda, kuşatmanın bu dönemine ait çanak çömlekler ve madeni paralar da dahil olmak üzere birçok eser keşfettiler. Ölü Deniz Parşömenlerinden bazılarının bu yönde seyahat etmiş olması muhtemel.

İlk parşömenlerin keşfedildiği Mağara I’de bulunan Ölü Deniz Parşömenlerini muhafaza eden türden, restore edilmiş bir çömlek ve onun kapağı. C: British Museum

Uzlaşma teorisine dair diğer bir ipucu, Ölü Deniz Parşömenlerini muhafaza eden çömlekte yatıyor. Kudüs’teki İbrani Üniversitesinden Jan Gunneweg’e göre tıpkı DNA gibi yeryüzündeki hiçbir kil de aynı kimyasal yapıya sahip değil, dolayısıyla çömleğin yapıldığı spesifik bölge tespit edilebilir. Gunneweg’in elde ettiği sonuç ise şu: Ölü Deniz Parşömenlerini muhafaza eden çömleklerin yalnızca yarısı Kumran’dan geliyor.

Not 1: Herkes İçin Erişim

Ölü Deniz Parşömenleri ilk keşfedildiklerinde parşömenlere erişim belirli İncil uzmanları ile sınırlıydı. Daha sonra bu durum değişti. Bugün dileyen herkes, bilgisayarda yapacağı birkaç tıklama ile parşömenlere ulaşabilir. Bu konu ile ilgilenenler için iki iyi kaynak bulunuyor.

Kudüs’teki İsrail Müzesinin Kitap Tapınağı adlı bölümünde Ölü Deniz Parşömenleri.

2012 yılında Kudüs’teki İsrail Müzesi, Ölü Deniz Parşömenlerinin yüksek çözünürlüklü resimlerini oluşturmak ve parşömenleri kamuya açık hale getirebilmek için Google ile birlikte çalıştı. Parşömenler şu anda İsrail Müzesinin internet sitesinde paylaşılmış durumda; sitede mevcut parşömenler arasında 1947’de Kumran’da bulunan yedi orijinal parşömenden biri olma özelliğine sahip, diğerleri arasından açık ara en uzun ve en iyi korunmuş parşömen olan Büyük Yeşaya Parşömeni de bulunuyor. Dijital ortama aktarılmış diğer bir metin de “Işığın Oğulları” ile “Karanlığın Oğulları” arasındaki mücadeleyi konu alan Savaş Parşömeni. İnternet sitesindeki diğer üç parşömen ise Kumran Koleksiyonu’nun en ünlü parşömenleri: Habakkuk Yorumu, Tapınak Parşömeni ve Topluluk Kuralları Parşömeni.

Leon Levy Ölü Deniz Parşömenleri İnternet Sitesi de İsrail Eski Eserler Kurumu tarafından 2021 yılında kullanıma açıldı. Bu önemli çevrim içi kütüphane, binlerce parşömen parçasını herkese açık hale getiriyor.

Yeni Anlayışlar Edinme

Modern bilimsel testler, tartışmaya yenilik kazandırdı. Son yıllarda parşömenler, dil bilimi uzmanları tarafından da incelendi; uzmanlar, el yazısının stili ile birlikte yazı karakterlerinin boyutu ve değişkenliğine dayanarak MÖ 225 ila MS 50 arası bir tarih elde ettiler. Bu tarih, gaz lambalarındaki isin zeytinyağı ve bal ya da su ile karıştırılmasıyla elde edilmiş mürekkeplerin karbon tarihlemesi ile de kabaca eşleşti.

İsrail Eski Eserler Kurumunda (IAA) konservatör olan Tatyana Bitler, bu fotoğrafta Ölü Deniz Parşömenlerinin parçalarını elinde tutuyor.

Mürekkep testleri ise MÖ 385 ile MS 80 arasında bir tarih aralığı üretti; bu tarih aralığı, Ölü Deniz Parşömenlerinin kökenlerini Kumran yerleşiminin tahmini işgalinden çok daha ötesine ilerletti.

Sonuç olarak araştırma hala sürüyor ve tartışmalar havada uçuşmaya devam ediyor. Yazarları kim olursa olsun Ölü Deniz Parşömenlerinin 1. yüzyıl Yahudi dünyasına ışık tuttuğu ise şüphesiz bir gerçek.

Not 2: Büyük Bir Aldatmaca

Modern bilimsel yöntemler yalnızca parşömenlerin kökeni veya yazarını belirlemek için kullanılmıyor. Bu yöntemler sayesinde bir dizi karmaşık sahtecilik de tespit edildi.

Washington’daki İncil Müzesi himayesindeki 16 parçalık sözde Ölü Deniz Parşömenlerinin modern bir aldatmacadan ibaret olduğu ortaya çıktı

En büyük taklitlerden biri, Washington’daki İncil Müzesinde yer alıyor. Müze, uzun bir süre boyunca sahip olduğu 16 parça nedeniyle kendisiyle gurur duymuş olsa da bu parçalar müzeye dahil edildiği zaman bazı uzmanlar, parşömenlerin kökenine veya şimdiye dek kimin gözetiminde kaldığına dair ikna edici bir kayıt olmadığını ileri sürdüler. Parşömenlerin gerçekliği hakkındaki şüpheler devam edince müze, Almanya Federal Materyal Araştırma Enstitüsü’nden beş adet parşömen parçasındaki mürekkebi ve tortu tabakalarını dijital mikroskop ve x-ışını floresansı kullanarak incelemesini talep etti. Test sonuçları, parşömenlerin antik kökenlere sahip olmadığını açığa çıkardı.

Mart 2020’de “Art Fraud Insights” adlı kurumdan Araştırmacı Colette Loll liderliğindeki bir uzman grubu, bu parşömenlerin büyük ihtimalle işlenmiş hayvan derisi veya orijinal Ölü Deniz Parşömenlerinde kullanılan papirüs yerine antik deriden yapıldığı ve gerçek parşömenlere benzemeleri amacıyla modern zamanlarda yazıldığı sonucuna vardı. Müzenin kendisinin yetkilendirdiği grubun bulguları, yaygın bir hayal kırıklığına sebep oldu.


National Geographic. 2 Ağustos 2022.

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için