Blog
Kazakistan’da Erken Oğuzlara Ait Türk Yazısı Bulundu
“Kültöbe Yazıtı” adı verilen bu buluntu, Oğuzların İslamiyet öncesinde ve 13. yüzyıldan çok daha önce de yazı kültürüne sahip olduğunu kanıtlayan nadir belgelerden biri olabilir.
Erman Ertuğrul - www.arkeofili.com
Kazakistan’da Türk tarihi için heyecan verici bir keşif yapıldı ve Erken Oğuzlara ait “Kültöbe Yazıtı” gün yüzüne çıkarıldı.

Kültöbe Yazıtı, 9. ila 10. yüzyıla tarihleniyor. C: Hayrettin İhsan Erkoç
9. veya 10. yüzyıla tarihlendirilen Kültöbe Yazıtı, Türkistan coğrafyasındaki Oğuz tarihine dair arkeolojik verilerin ne kadar hayati olduğunu bir kez daha kanıtladı. Oğuzcanın yazı dili haline gelmesinin, 13. yüzyılda Arap alfabesinin kullanımıyla başladığı düşünülüyordu. Ancak yeni bulgu, Oğuzların henüz İslamlaşmadan veya Arap alfabesine geçmeden çok önce kendi dillerini kullandığını gösteriyor.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nden Doç. Dr. Hayrettin İhsan Erkoç, bulgu üzerine yayımladığı makalesini böyle duyurdu:
“Kazakistan’ın Türkistan şehri yakınlarındaki Orañğay köyünde bulunan Oğuz yerleşimi Kültöbe’de kaçak bir kazıda çıkan ve 6 Ağustos 2025 tarihinde değerli rehberim Alparslan Kavaklı’yla köyün ortaokulundaki müzeye yaptığımız ziyaret sırasında tespit ettiğimiz, Oğuzlara ait olup 9.-10. yüzyıllardan kaldığını düşündüğümüz Kültöbe Yazıtı’yla ilgili makalemiz bugün yayımlanmıştır. Türkoloji camiasına hayırlı uğurlu olması dileğiyle.”
Oğuzlar Kendi Yazısını Kullanıyordu
Kazakistan’ın bir köy okulundaki küçük müzede tesadüfen fark edilen tek satırlık bir yazıt, Oğuz Türklerinin tarihi hakkında bildiklerimizi değiştirmeye hazırlanıyor. “Kültöbe Yazıtı” adı verilen bu buluntu, Oğuzların İslamiyet öncesinde ve 13. yüzyıldan çok daha önce de yazı kültürüne sahip olduğunu kanıtlayan nadir belgelerden biri olabilir.
Türk tarihinin en önemli boy birliklerinden biri olan ve hem Selçuklu hem de Osmanlı hanedanlarının kökenini oluşturan Oğuzların erken dönem tarihi, yazılı kaynakların azlığı nedeniyle karanlık noktalar barındırıyor. Ancak Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nden Doç. Dr. Hayrettin İhsan Erkoç ve Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi’nden Alparslan Kavaklı’nın gerçekleştirdiği yeni bir keşif, bu karanlığa ışık tutuyor.
Bir Köy Okulunda Ortaya Çıkan Tarih
Bilim dünyasını heyecanlandıran bu keşfin hikayesi, araştırmacıların 2025 yılının Ağustos ayında Kazakistan’ın Türkistan eyaletine bağlı Orañğay köyüne yaptıkları bir saha gezisiyle başladı. Araştırmacılar, köydeki “Muhtar Auezov Ortaokulu”nun arka bahçesindeki küçük müzeyi gezerken, herhangi bir etiketi olmayan ve bir sehpa üzerinde duran kireçtaşı bir blok fark ettiler.
Okulun tarih öğretmeni Ahmetjon Rasuloviç Ahmetov’dan alınan bilgilere göre taş, 1990-2000 yılları arasında köydeki “Kültöbe” (Kül Tepe) ören yerinde yapılan kaçak bir kazı sonrası öğrenciler tarafından bulunup okula getirilmişti. Daha önce üzerine hiçbir bilimsel yayın yapılmayan bu taşın üzerindeki işaretlerin, aslında Göktürk alfabesi olarak da bilinen “Türk Yazısı” ile yazılmış bir metin olduğu tespit edildi.

Kültöbe Yazıtı’nı bulan ve makalesini yayımlayan Hayrettin İhsan Erkoç ve Alparslan Kavaklı. C: Hayrettin İhsan Erkoç
“Hazar Hanı’nın Kulu” mu?
25×25 santimetre boyutlarındaki kireçtaşı blok üzerinde yapılan incelemeler, yazıtın tek bir satırdan ve yedi harften oluştuğunu ortaya koydu. Yazıtın kısa olması ve bazı harflerin alışılmadık formlarda yazılması okumayı zorlaştırsa da araştırmacılar güçlü bir teori üzerinde duruyor.
Yazıttaki harfler yazı çevrimine tabi tutulduğunda, “kazar kan kul” (Kazar Han Kul) ifadesi ortaya çıkıyor. Araştırmacılar bu ifadenin, “Hazar Hanı’nın kulu” (kölesi/askeri) anlamına gelebileceğini belirtiyor.
Bölgenin tarihsel bağlamı bu okumayı destekler nitelikte. Yazıtın bulunduğu coğrafya, 9. ve 10. yüzyıllarda Oğuz Yabguluğu’nun sınırları içindeydi ve Hazar Kağanlığı, Oğuzların batı komşusuydu. Tarihsel kaynaklar, Hazar hükümdarlarının “Kağan” unvanını kullandığını doğruluyor. Dolayısıyla yazıttaki “Kan” (Han) ifadesi buna işaret ediyor olabilir.
Ezber Bozan Bir Bulgu: “Oğuzlar Yazı Yazıyordu”
Kültöbe Yazıtı’nın en büyük önemi, içerdiği mesajdan ziyade varlığıyla ilgili. Genel kabul gören tarih görüşüne göre Oğuzcanın yazı dili haline gelmesi, 13. yüzyılda Arap alfabesinin kullanımıyla başlamıştı. Ancak Kültöbe Yazıtı, Oğuzların henüz İslamlaşmadan veya Arap alfabesine geçmeden önce, 9. ila 10. yüzyıllarda kendi dillerini “Türk Yazısı” (Runik alfabe) ile taşa kazıdıklarını gösteriyor.
Bu buluntu, erken dönem Oğuzlarının sadece sözlü geleneğe sahip göçebe bir toplum olduğu algısını yıkarak, onların yerleşik kültür ve yazı kullanımıyla olan bağlarını güçlendiriyor.
Gizemli Damga: Su mu, Boy İşareti mi?
Yazıtın hemen altında yer alan ve dalgalı üç çizgiden oluşan sembol ise gizemini koruyor. Araştırmacılar bu işaretin bir “boy damgası” olabileceği ihtimali üzerinde duruyor. Kazakların “Üysin” boyunun damgasıyla büyük benzerlik gösterse de tarihsel uyumsuzluklar nedeniyle bu kesinleştirilemiyor.
Yerel halk arasında bu işaretin “yılan” olduğu ve “Kayı” boyunu temsil ettiği yönünde bir inanış olsa da, Kayı boyunun damgasının tek bir yılan figürü olması, bu teoriyi zayıflatıyor. Bir diğer güçlü ihtimal ise, yazıtın bulunduğu Kültöbe yerleşiminin hemen yanından akan çaya atıfla, bu işaretin basitçe bir “akarsu” simgesi olabileceği yönünde.
Makale: Erkoç, H. İ., & Kavaklı, A. (2025).


Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >